Politika
20 Şub 2017 20:50 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:26

Bakanlar Kurulu toplantısı

- Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş: (3)- "(İncirlik Üssü'nün olası bir Rakka operasyonunda kullanımı) Bunların hepsi, meselenin teferruatıdır. Önce ortaya Türkiye ve Amerika tarafının, Uluslararası Koalisyonun Rakka ile ilgili bir ortak eylem planı çıkmalıdır. Bunun için de ortak...

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, İncirlik Üssü'nün olası bir Rakka operasyonunda kullanımı konusunda, "Bunların hepsi, meselenin teferruatıdır. Önce ortaya Türkiye ve Amerika tarafının, Uluslararası Koalisyonun Rakka ile ilgili bir ortak eylem planı çıkmalıdır. Bunun için de ortak bir bakış açısı oluşmalıdır. Ortak bakış açısı, ortak bir eylem planını ortaya koyar ve onun sonucu olarak bu planının gerçekleşmesi için nereden, nasıl hareket edeceğiniz ise meselenin sonraki kısmıdır. Şu anda o noktada değil Türkiye." dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları cevapladı.

Rakka'nın temizlenmesi için Amerika'nın, PYD ve YPG'ye verdiği destekten vazgeçip, Türkiye’nin tezleriyle mi hareket edeceğine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, "Söylediklerim çok net. Türkiye’nin pozisyonu da çok net. Türkiye, bu çerçevede gerekli görüşlerini bütün ilgili muhataplarıyla paylaşmıştır. Biz, bir terör örgütünün başka bir terör örgütü vasıtasıyla yer değiştirmesine, onun eliyle başka bir örgüte karşı operasyon yapılmasını doğru bulmayız. Suriye'nin geleceği için doğru bulmayız, Türkiye'nin milli menfaatleri için doğru bulmayız, uluslararası camianın Suriye'deki hedefleri bakımından da doğru bulmayız." karşılığını verdi.

Suriye ve Irak'ın, çok sayıda terör örgütünün cirit attığı bir "Terör örgütleri cenneti" haline dönüştüğünü ifade eden Kurtulmuş, buradaki operasyonların meşru, yerel güçlerle yapılması gerektiği şeklindeki sözlerini yineledi.

- "Türkiye'nin ulusal güvenliğini garanti altına alabilmek için atılan adımlardır"

Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, bir gazetecinin, El Bab'dan sonraki hedefin Münbiç olduğuna yönelik açıklamaların olduğunu aktarmasının ardından, bu konuda bir takvimin belirlenip belirlenmediği yönünde sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Bu operasyonların her birisi, Türkiye'nin kendi sınırlarını korumasına yönelik ulusal güvenlikle ilgili operasyondur. Yani şurayı bitirelim ondan sonra oraya yönelelim şeklinde değil; Türkiye’nin ulusal güvenliğini garanti altına alabilmek için atılan adımlardır. Türkiye'nin herhangi bir şehrini korumakla, Mehmetçiğimizin orada, giderek böylesine cansiperane bir mücadelenin içerisinde girmesi arasında Türkiye'nin güvenliği bakımından bir fark yoktur. Bunlara ilişkin oturup, önünüze bir takvim olarak tabii ki planlamasını yapacaksınız, stratejisini oluşturacaksınız. Ama şu gün şurada şu, bugün burada... Bu dediğiniz şeyler, sahada birebir olmayabilir. Buna göre sahanın gerektirdiği şekilde, bizim hiç kayıp vermemiz; mümkünse, en az şekilde kayıp vermemizi sağlayacak planlamalar yapılıyor, bundan emin olun. Böylece yolumuza devam ediyoruz. İnşallah sonuç alacağız, Türkiye bu bölgedeki bütün terör örgütlerinin, bu bölgeden ayıklanmasını sağlayacaktır, uluslararası camia ile birlikte."

- Öğretmen atamaları

"Bakanlar Kurulu toplantısında öğretmen ataması konusu gündeme geldi mi? 20 bin öğretmenin şubat ayı içerisinde atanacağı açıklanmıştı. Net bir tarih belirlendi mi?" sorusuna Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanlığının, bu çalışmayı yürüttüğünü bildirdi.

20 bin sözleşmeli öğretmen alınacağına ilişkin açıklama yapıldığını anımsatan Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanlığının en kısa sürede takvimi açıklayacağını kaydetti.

- "Ortak bir bakış açısına kavuşmak Türkiye'nin Rakka ile ilgili önceliğidir"

Rakka'ya olası bir operasyonda İncirlik Üssü'nün kullanılıp kullanılmayacağı yönündeki bir soru üzerine Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Bunların hepsi, meselenin teferruatıdır. Önce ortaya Türkiye ve Amerika tarafının, uluslararası koalisyonun Rakka ile ilgili bir ortak eylem planı çıkmalıdır. Bunun için de ortak bir bakış açısı oluşmalıdır. Ortak bakış açısı, ortak bir eylem planını ortaya koyar ve onun sonucu olarak bu planının gerçekleşmesi için nereden, nasıl hareket edeceğiniz ise meselenin sonraki kısmıdır. Şu anda o noktada değil Türkiye. Şu anda ortak bir bakış açısına kavuşmak ve Rakka operasyonunun doğru unsurlarla, doğru bir zamanlamayla ve doğru bir strateji ile yapılmasını sağlamak, Türkiye’nin Rakka ile ilgili önceliğidir."

- "DİTİB'in hiçbir mensubu ajan değildir"

Almanya'da DİTİB imamlarının evinde yapılan aramaların hatırlatılmasının ardından, Türkiye'nin bu konuda atacağı adımların neler olacağının sorulması üzerine Numan Kurtulmuş, bu konunun, Başbakan Binali Yıldırım ile Almanya Başbakanı Angele Merkel arasındaki görüşmede de gündeme geldiğini bildirdi.

"Ümit ediyoruz ki bu görüşmeden sonra Alman makamları, bu yanlış uygulamaları sonlandırır." diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önce şunu tespit etmemiz lazım, Türkiye’nin yurt dışındaki hiçbir din görevlisi, DİTİB'in hiçbir mensubu ajan değildir. Avrupa'da yükselen İslam düşmanlığına, yabancı düşmanlığına ve göçmen düşmanlığına Alman siyasetçilerin de Avrupa siyasetçilerinin de bu düşmanlıklara karşı uyanık olması lazım. Evet, Avrupa'daki birçok ülkede seçim olan bir yıldayız. Seçimin olması, hem yabancı düşmanlığını hem İslamofobyayı hem yabancı düşmanlığı içerisinde, Türk düşmanlığını hem de genel olarak göçmen düşmanlığını artırıyor. Buna karşı Avrupa'nın çok uyanık olması lazım. Avrupa için en büyük tehlike, Avrupa'da artık ayak seslerini duyduğumuz yeni faşizmin yükseliş sesleridir. Buna karşı herkesin uyanık olması lazım.”

- "Avrupa’daki, Almanya'daki Türk vatandaşlarının varlığı önemli bir garantidir"

Kurtulmuş, faşizm, ırkçı dalgasının Avrupa'yı kuşatmaması, yutmaması için Avrupa'nın yabancılarla barış içerisinde yaşayabilmeyi sürdürebilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bunun için de yurt dışındaki milyonlarca Türk vatandaşının varlığı, Avrupa için bir garantidir. Özellikle Avrupa'daki, Almanya'daki Türk vatandaşlarının varlığı önemli bir garantidir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olanlar ya da çifte vatandaş olarak Avrupa’da bulunanlar, onların din hizmetlerini de Diyanet İşleri Başkanlığımız ve farklı yerlerde vakıflar şeklinde örgütlenen DİTİB örgütümüz sürdürmektedir." diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, aşırı akımlara karşı, yabancılarla, gayrimüslimlerle yan yana yaşamak istemeyen, yanlış İslam algılarına karşı en önemli garanti ve en önemli cevabı Türkiye'nin DİTİB ve Diyanet vasıtasıyla verdiği din hizmetleri olduğunu ifade etti.

Diyanet İşleri Başkanlığı da DİTİB'in, sahih bir İslam anlayışının, Avrupa'daki Türk vatandaşları özelde ve Avrupa'daki Müslümanlar nezdinde yayılması için garanti olan kuruluşlar olduğunu aktaran Kurtulmuş, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Biz, ne aşırıcı birtakım teolojilerin dışında, Fergana Vadisi'nden itibaren gelen ılımlı bir Müslümanlık uygulamasını, bin küsür senedir sürdürmüş olan bir milletiz. Hacı Bektaş-ı Veli'nin, Hacı Bayram-ı Veli'nin, Şah-ı Nakşibendilerin Anadolu topraklarında, Rumeli topraklarında Avrupa’nın içlerine kadar sürdürmüş olduğu asırlardır devam eden bu İslam anlayışı, irfan mektebinin İslam geleneği, bugün Türkiye tarafından Avrupa'da yaşatılmaya çalışılıyor. DİTİB’in yaptığı budur. Diyanet İşleri Teşkilatı'nın yapmaya çalıştığı şey budur. Almanlar, birtakım artan ırkçı, milliyetçi siyasetin tesirinde kalmaktan kurtulmalıdırlar. Almanlar, böylesine önemli barış yanlısı bir dini anlayışa ve teolojiye sahip olan DİTİB ve Diyanet İşeri Başkanlığı mensuplarıyla iş birliği yapmalılar, onların hem Türk toplumu nezdinde hem oradaki Müslüman toplulukları nezdindeki faaliyetlerinin daha etkin hale gelmesi için onların önlerini açmalılar. Akıl, mantık, Avrupa için de Almanya için de bunu söyler. İnşallah bundan sonraki süreçte bu yaklaşım içerisinde olacaklardır, orada milyonlarca Türk vatandaşlarımızın dini hizmetlerini sunan, hem de sahih bir İslam inancı çerçevesinde sunan bu kuruluşlarımızın baskı altında tutulmasından vazgeçeceklerdir.”

- İstihdam seferberliği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hafta sonu, istihdam konusunda sözünü tutmayan iş adamlarını açıklayacağı yönündeki sözlerinin hatırlatılmasının ardından, istihdam konusunda somutlaşan bir rakamın olup olmadığı sorusuna Kurtulmuş, kendisinin de bulunduğunu o toplantıda hiç kimseden baskıyla istihdam sözünün alınmadığı karşılığını verdi.

Herkesin kalkıp, kendisinin ticaret odasının, sanayi odasının, hatta bazı kişilerin de kendi şirketlerinin istihdama ne kadar katkı sunabileceğini açıkladığını anlatan Kurtulmuş, bunların her birisi bir deftere not edildiğini belirtti.

Bunun milli bir istihdam seferberliği olduğuna vurgu yapan Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bütün iş adamı arkadaşlarımızın en az bizim kadar, en az Sayın Cumhurbaşkanımız kadar bu konuya hassasiyetle, ciddiyetle, dikkatle eğileceklerini düşünüyorum. Sadece işsiz olan vatandaşlarımıza iş verme meselesi değil, Türkiye'nin ekonomik olarak çok daha güçlenmesini sağlayacak olan bir adımdır. Tabii ki bu adımla ilgili verilen sözler de defterlere yazıldı. Bunlar takip edilecek. Teşvik etmek bakımından bu iş adamları, ilgili birimler tarafından, başta TOBB, valilerimiz, organize sanayi bölgeleri yöneticileri, ticaret ve sanayi odalarımızın başkanları olmak üzere ilgili kişiler tarafından bunlar takip edilecek, teşvik edilecek ve inşallah sonuç alacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız şunu söylüyor, bu odaların daha hızlı bir şekilde yarışa katılmaları için onları teşvik ediyor. Eğer söylediğimiz sözleri yerine getirmezseniz, sizi deşifre ederim sözünü, bir de tersinden okuyun. Sözlerini yerine getirenleri de olumlu bir şekilde kamuoyu ile paylaşırız. Bunların da inşallah Türkiye ekonomisine olumlu katkılarını milletimiz görmüş olur.”

- Türkiye-İran ilişkileri

Bir basın mensubunun Türkiye'nin, İran hakkında yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Büyükelçisinin İran Dışişleri Bakanlığına çağrılmasının Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmediğini sorması üzerine Kurtulmuş, konunun Bakanlar Kurulunda görüşülmediğini bildirdi.

Zaman zaman böyle şeylerin olabileceğini, bunların iki ülke arasındaki ilişkilerin kötüleştiği anlamına da gelmediğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Onlar bizim büyükelçimizi çağırır, biz onların büyükelçilerini çağırırız. Sadece İran için değil, bütün komşu ve ilgili ülkeler için söylüyorum. Nihayetinde İran ve Türkiye, bütün bu bölge ülkeleri, aynı coğrafyanın dost ve kardeş ülkeleridir. Zaman zaman aramızda siyaset farklılıkları olur. Nihayetinde siyasetçiyiz. Siyasetçiler de siyasi görüşleri çerçevesinde birtakım görüşleri dile getirir. Bundan rahatsızlık duyulabilir. Bu rahatsızlıkların boyutları bazen şöyle olur, böyle olur ama bu sözler dolayısıyla ülkeler birbirlerine karşı düşmanlık ilişkisi geliştirmezler. Türkiye ve İran, dost ve kardeş iki ülkedir. Sınır komşusudur. Bunların üzerinden başka bir ilişki ortaya çıkmaz, bunları çok büyütmemek lazım."

(Bitti)