Röportaj
29 Tem 2010 10:51 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:30

AYŞE ÖZYILMAZEL HELLO! DERGİSİ İÇİN ALAÇATI SOKAKLARINDA POZ VERDİ!

Alaçatı aşığı Ayşe Özyılmazel, Hello için poz verdi.Daha sonra da müzikten aşka, aşktan hayata uzanan soruları cevapladı.

Bir Alaçatı aşığı olan Ayşe Özyılmazel, Oye ve Agu’nun tasarımları ile Alaçatı sokaklarında Hello için Ahmet Doğan Ceylan’ın objektifinin karşısına geçti.  Daha sonra da Figen Nalan Özkan’ın müzikten aşka, aşktan hayata uzanan sorularını yanıtladı.

FOTO GALERİ

BİR ÖMÜR ŞARKI YAZABİLMEK VE SÖYLEYEBİLMEK İSTİYORUM
 
 
Müzik, ruhunda nasıl gün ışığına çıktı?

 
Ben herkesin bir müziği olduğuna inanıyorum. Benimkinin sesi biraz kısılmıştı, hep vardı... müzik hep hayatımın en önemli yerindeydi fakat kendi müziğimi duymam için doğru zaman gerekti sanırım. Çok büyük bir sıkıntı yaşamıştım, kimseyi görmek, kimseyle konuşmak istemiyordum, ilk kez hayattan nefret ediyordum işte tam o esnada şarkı yazmaya başladım. Sonra Mert Ekren’le beraber bir sürü şarkılar yazdık ve hala yazıyoruz. 
 
“Birden fazla Ayşe buldum ben Ayşe’nin şarkılarında. Neşeli bir Ayşe. Dalgacı, fırlama bir Ayşe. Bazen küskün, içe dönük bir Ayşe. Kırgın mı kırgın... Ama hep bir ’cesur yürek’. Üretken... Yaratıcı... Dobra... Deli ve dolu.” Öyle mi tüm bu şarkılar. Peki neye kırgın?
 
Bu sözleri, hayran olduğum insan Ajda Pekkan söylemişti.... O kırgınlığın tam karşılığını bulabilsem tamir edeceğim de henüz kazı çalışmalarındayım. Sadece ben değil bir çok insan kırgın. Diyelim çocukluğumuzda bizi kıran şeyleri koca adam olduğumuzda bile cebimizde taşıyoruz. Ben neye kırgın olduğumu bulabilsem keşke. Evet, benim şarkılarımın hepsi yaşanmış, hepsi bir hikayem, hepsi benden.
 
‘İstanbul kızları’ nasıl peki?
Çok çekersin nazından, zordur mutlu etmesi, pabucunu ters giydirir İstanbul’un kızları.... Şarkının kendisi anlatıyor zaten. Ama birşey eklemem lazım; kız arkadaşlarına çok bağlıdır istanbul’un kızları! Önce arkadaşlarını tavlayacaklar sonra kızı J
 
 
Müzikte nasıl bir devam hayal ediyorsun?
 
Konserlerim Volkan Konak’ınkiler gibi geçsin, davetiyeler bile kapıda karaborsa satılsın... Şaka bir yana, bir ömür şarkı yazabilmeyi ve şarkı söyleyebilmeyi isterim. Gerisi zaten gelir.
 
 
İlk aşk?

 
Cevap veriyorum: eşittir ilk karınağrısı, ilk sinir, ilk heyecan, ilk kelebekler, ilk hayal kırıklığı, ilk cevapsız arama, ilk fal, ilk çıkmayan fal, ilk boğazlanmış falcı, ilk tekila.... 
 
O ilk aşk, erkeklerle ilişkinde bir hat/ bir rol belirledi mi?
 
Kendisinin bir rehber olarak değerlendirilmesi gerektiğini çok sonra anladım. Aşkın ilki de üçüncüsü de beşincisi de aynıdır. En azından ana hatlar bellidir. Erkekler bellidir çünkü...
 
 
Taaa en başlarda hayatına giren, senin için önem taşıyan erkek...
 
Michael Jackson!
 
Kolay aşık olur musun?

 
Kolay aşık olmak istiyorum ama kolay kolay aşık olamıyorum. Çoğu zaman birçoğumuz gibi aşık oldum zannediyorum. Olsun, o da güzel değil mi canım.
 
Seni eşekten düşmüşten beter etmiş bir adam var mı?
Var! Şimdi tatlı tatlı röportaj yaparken niye hatırlatıyorsun!
 
Bir adamla bir ilişki yaşarken bir diğeriyle ilişkiye başladığın oldu mu?
 
Bitirmeden başlamam, başlarken ah almam, başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmam.
 
Bir ilişkide seks senin için ne kadar önemli?
 
Aleni cevap veremem annem kızıyor J
 
ÇOK AŞK ACISI ÇEKTİM

Aşk acısı çektin mi?
Çok çektim çok!
 
Karşılıksız aşk peki? Kapıldığın oldu mu?
O da oldu ama lisedeyken... karşılık bulamadım, uzaklardan çocuğa bakıp bakıp durdum, kendimi sahillere vurdum, şiirler yazdım falan....
 
 
Bir ilişkide ne arıyorsun?
 
Listemizin bir numarasında arkadaşlık var. Herşeyin başında çok sıkı arkadaş olmak isterim. Beraber gülmek, eğlenmek, sessizlikte sıkılmadan oturabilmek. Dürüst olabilmek, kavga etmeyi de barışmayı da bilebilmek, birbirimizi neden sevdiğimizi unutmamak, birbirimizi motive edebilmek. Gerisi zaten gelir.
 
 
“Bir kadın, her erkekle farklı” mıdır?
 
Bazen bazı kadınlar ilişkilerine göre değişebiliyorlar. Bir arkadaşım rockçı sevgiliyle rockçı, meyhaneci sevgiliyle Türk Sanat Müziği sevdalısı kesilirdi... Her ilişkinin bize hayatın farklı yönlerini, tatlarını öğrettiği kesin. Zaten öyle de olmalı. Hayatımıza giren her insan bize birşeyler katmalı. Fakat kadında da erkekte de ilişkiye göre 180 derece değişenleri anlayamıyorum. Demek ki kendileri daha ne istediklerine karar verememişler, daha kendi seçimlerini bilememişler. Zamana ihtiyaçları var demek ki...
 
 
Erkeklerden istediğin ne?
 
Erkeklerden istediğim benden korkmamaları J dışarıdan gördükleri Ayşe’yi değil, beni tanımaya çalışmaları...
 
 
Ne bulduğun zaman sevinirsin, ne bulamadığın zaman yoksunluk hissedersin?
 
Cebimde fazladan para bulduğum zaman sevinirim, yer bulamadığım bir konsere bilet çıktığı zaman sevinirim... sevgi bulamadığım zaman yoksunluk hissederim, özlenmediğimi hissettiğim zaman yoksunluk hissederim.
 
 
 
Hangi erkek tipinden ya da kişilikten arkana bakmadan kaçarsın?
 Herşeyi kendinin bildiğini sanan insanlardan, şöhret meraklılarından, dedikoduculardan, göründükleri gibi olmayanlardan, paranın insanı adam ettiğini zannedenlerden, arkadaşlarıma kazık atanlardan kaçarım.     
 
 
Hiç aldatıldın mı ya da sen aldattın mı?
 
Aldatılmak her genç kızın başına gelirmiş J benim de geldi... çok da felaketim olmadı. Keşke aldatacağına ilişkiyi bitirseymiş.
 
Bir kadın neden terkeder? (Gerçi senin böyle bir köşe yazın da vardı: Hayır! Kadın dönek mönek değildir! Ama daha beteridir... Kadın fena halde biriktirir, not alır. Sonra da bir sabah aniden "Günaydın, gittim ben" deyiverir. Üstelik erkeğin ruhu bile duymaz.)
Çok sebebi vardır. Sevilmediğini hissetmiş olabilir, başkasına aşık olmuş olabilir, kadınlığını hissedemiyor olabilir, adamın hayatında ikinci üçüncü planda kaldığını düşünmüş olabilir, aldatılmış olabilir, üretecek projesi kalmamış olabilir, aşkı bitmiş olabilir, olabilir de olabilir...
 
Bedeninle barışık mısın? Çıplak dolaşmayı sever misin?
Bedenimle son yıllarda barıştım. Genç kızken özgüven eksikliği yüzünden hep bir kusur arardım. Artık sağlıklı olmak bana yetiyor. Kendimi seviyorum. Çıplak dolaşma konusuna gelince, bu nasıl soru yahu? J
 
 
Seksi olmayı seviyor musun ya da seksi olmaya mı çalışıyorsun?
Kendine güveni olan ve gülmeyi bilen her kadın seksidir. Seksi olmaya çalışan komik duruma düşer. Leoparlarla, kırmızı rujlarla, mini eteklerle seksi olunmaz. Seksilik bakışlarda ve tavırlardadır.
 
YALIN DA KENAN DA ŞAHAN DA ARKADAŞIM!

 
Peki kiminle birliktesin? (Haşmet Babaoğlu, Okan Bayülgen, Murat Dalkılıç ile sevgiliydin ama Yalın, Kenan Doğulu?)
Yalın kardeşim. Yıllardır bize aşk hikayesi yazmaktan usanmadılar ama biz hiç kafaya takmadık ve asla ayrılmadık. Elli altmış, yetmiş yaşımızda da inşallah hep yanyana olacağız. Yalın sayılı dostlarımdan biridir, candır, müzikte akıl hocamdır. Kenan benim ciğerimi bilir, ben de onun. Küçüklüğümden beri arkadaştır, dosttur, ailemden biri gibidir, çok özeldir. Böyle iki yetenekli, iyi kalpli, adam gibi adamın arkadaşı olduğum için çok şanslıyım. Hayatımızdaki herşey geçebilir, hayat bize oyunlar oynayabilir ama biz hep beraberiz inşallah. Sevgililerin yerine yenisi konabilir ama böyle arkadaşlıkların yeri doldurulamaz. 
 
Ya Şahan Gökbakar? Seni çok mu güldürüyor?
 
Şahan sadece beni değil herkesi güldürüyor fakat Şahan sık sık görüştüğüm bir arkadaşım değil. Murat Boz’la tatildeyken, kırk yılın başı bizi teknesine davet etti gittik, orada da şu meşhur fotoğraflar çıktı. Napalım, gerçeği anlayan anladı, ‘Şahan arkadaşım’ diye tişört bastırıp gezecek halim yok! Zaten olay berraklığa kavuştu değil mi?
 
Ne istiyorsun bu hayattan? Ne arıyorsun peki?

 
Gülmek istiyorum, kendimi çözebilmek istiyorum, daha fazla olumlu düşünmeyi becerebilmek, beni seven insanların hakkını verebilmek istiyorum.
 
“Kimseye güvenmiyorum, kimseye inanmıyorum. Yaşadıklarımdan herhalde. Yaşım 30 ama gördüklerim 50’lik, 70’lik.
Biri ya da bir şey arıyorsun, ona inanayım istiyorsun. Ama hep kazık yiyorsun. Benim dostlarım buralardan değiller” diyorsun. Nedir bu gördüklerin, tanık oldukların?
 
O sözleri söylediğimde bunalımdaydım sanırım, hayata negatif baktığım ve bunaldığım bir dönemimdi ve aslında bahsettiğim müzik ve medya dünyasındaki insanlardı. Erkan Özerman ne demiş; bu alemde dostluk da düşmanlık da kalıcı değildir. Haklı! İşimi yapar bu dünyadan çekilirim, benim dünyam başka, akıl sağlığımı ve mutluluğumu korumak için bunu yapmak zorundayım.
 
Kadere inanır mısın?
 
İnsanların kaderlerini kendilerinin çizdiğine inanırım. İnsanın, kalbin ve düşüncenin gücüne inanırım.
 
“Her şeyi denemeye cesaret eden cesurdur; yeni yolda adım atmaya çekinen korkaktır; zevk ve arzu dalgalarında yüzen aptaldır; her şeyi deneyen, ancak varış noktasından uzaklaşmadan yolda kalan bilgedir.” Siz kendinizi nerede görüyorsunuz? Ne dersin?
 
Bilge olmaya niyetlenmiş aptal bir cesur yüreğim J
 
Ruhunuz size neler fısıldıyor?
 
Beni dinle, beni anla, korkma, herşey çok güzel olacak, güç sende unutma diyor...
 
 
Alaçatı sana neler hissettiriyor? Kendi topraklarına, kendine mi dönüyorsun? Seninki nasıl bir ruh haline dönüşüyor pekiyi?
 
Alaçatı benim uzaktaki yuvam. Anne kucağı gibi, eski bir dost gibi. Çok huzurlu, çok şefkatli, sevecen, terapi merkezim. Yaz kış fark etmez üzüldüğüm, kızdığım, sıkıldığım zaman ilk uçakla Alaçatı’ya giderim. Çok güzel dostlarım var orada. Bol bol kitap okuyorum, bol bol dinleniyorum ve deliksiz uyuabiliyorum. Beni arayan Alaçat Kırevi’nin bahçesinde yazı yazarken ya da uyurken bulabilir