Röportaj
04 Eyl 2010 10:21 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:35

AYŞE ARMAN'I ÇILDIRTACAK RÖPORTAJ! İCLAL AYDIN BAŞBAKAN'A NELER SORDU?

Ayşe Arman önce CHP mitingine katıldı sonra Başbakan'ın mitingine katılamak istediğini köşesinden yazdı. Ama o röportaj ona kısmet olmadı.

‘Allah’a inandığım gibi inanıyorum demokrasi mücadelemize’

Diyarbakır izlenimleri

Ak Parti’nin bir önceki Diyarbakır mitingi protestolara ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt meselesi benim meselemdir” söylemine tanık olmuştu.

Baba topraklarımda olup bitenler beni daima şaşırtmıştır. Nitekim birgün önce Osman Baydemir’in tv ekranlardaki kimilerine göre “ılımlı” kabul edilebilir, kimilerine göre “değişmeyen” konuşmasının ve yasaklı siyasetçi Ahmet Türk’ün “kişisel kanaatim evet yönünde olurdu” açıklamasının etkisi var mıdır bilemem ama pırıl pırıl ve sakin bir Diyarbakır’a indik.

Bizi karşılayan şöförümüz Vahdet Bey de “Her şey yolunda görünüyor şimdilik. Sabah yolları bile yıkadılar” dedi. Ak Partili Elazığ Belediyesi kentin temizliği konusunda endişe duyulduğu için kendi temizlik birimlerini göndermiş, Diyarbakır’da Elazığ Belediyesi temizlik arabaları her yerdeymiş.

Perşembe günü öğleden sonra Başbakana yakın isimlerden birine “Konuşmasının içeriği nedir, yeni bir şey söyleyecek mi” diye sordum.

“Hayır, yeni bir şey söylemeyecek, kendisi de sık sık bunun altını çiziyor. Ama belki bir sürpriz yapabilir. Diyarbakır Cezaevi ile ilgili planlarını açıklarsa ilginç olur aslında. Fakat bu bir ihtimal sadece bir tahmin” dedi.

Sokakta karşılaştığımız birkaç kişiye miting öncesi düşüncelerini sorduk.

Şaşırdığımı itiraf etmeliyim.

Çünkü beklediğimden daha fazla “evet”e yakın yorumla karşılaştım. Mesela elinde Hanefi Avcı’nın bugünlerde çok popüler olan kitabı “Haliç’te Yaşayan Simonlar” olan bir bey ısrarla bizi konuk etmek istedi. Ben de ısrarla bir başka zaman diyerek mitingle ilgili ne düşündüğünü sordum. O da gülerek “Ben Başbakandan yana olduğum için, ne desem bilmem ki” dedi... Sabah sakinliği midir diye düşündüm. Karşılaştıklarımız bizi neşeyle selamlıyor, kucaklıyor, Başbakanımız hoşgelmiş, sefa gelmiş diyordu.

Etrafımızı saran çocuklardan sıyrılarak yolumuza devam ettik. Biraz sonra bir başka genç adama yöneldim “Gönül isterdi ki yüzde yüz evet çıksın. Huzur gelsin,istikrar gelsin... Yorulduk artık” dedi...Arkadaşım İlker’le şaşkınlıkla bakakaldık birbirimize. Bu arada her yanda temizlik görevlilieri vardı ve yaprak uçurmuyorlardı.

Miting öncesi her şey sakindi... Biraz şehrin arka mahallelerini dolaştık.Her yerden fırlayan yüzlerce çocukla sohbet ettik...

Sonra gençten bir delikanlıyla konuşmaya başladık. “Ne diyorsun, ne çıkar Diyarbakır’dan” diye sordum. “Valla ablacım İslam’da Allah’ın dediği olur, burada partinin dediği... O gün kimse çıkmaz evden boşuna yorulma hiç” dedi...

İlker’e baktım, “aha işte şimdi Diyarbakır’dayız” dedim...

MİTİNG ALANI

Ramazan, oruç, sıcak, BDP, Baydemir... Alandaki kalabalığı merak ediyordum. Saat üç buçuk gibi başlayacak olan miting için yola koyulduk. Hava kırk dereceyi, gösteriyordu. Yollar kapandığı için belli bir yerde inip yürümeye başladık. Miting alanına ulaştığımızda kalabalığın çoktan toplandığını gördük. İlker Diyarbakır’da aynı alanda daha önce BDP mitingleri de izlediği için bu kalabalığın onlara göre daha az olduğunu ama yine de fena görünmediğini söyledi.

Diyarbakır’ı daha önceki ziyaretlerimde sokaktaki kalabalığın çocuk ve gençlerden oluşması dikkatimi çekerdi hep. Bu mitingin gözüme çarpan en büyük özelliği dinleyicileri sokaktakinin tersine yaşlıların oluşturmasıydı... Beklemeye başladık.

Basın mensuplarının kameralarını yerleştirdiği kamyonun üzerine çıktım ve etrafı izlemeye koyuldum. Miting alanının hemen arkasındaki caminin minarelerinde ve kubbelerinin kenarında, başbakanın tırının üzerindeki keskin nişancılar, tepede dönen helikopterler, kadınlı erkekli polis zincirleri ve giderek yükselen sıcak, bir an bir filmin içine düştüm duygusu verdi. Derken ilk bayılmalar başladı. Sahne üzerinden başbakanın gelişi için tansiyonu yükseltme çabası devam ederken bir yandan da “Yahu hanımlar az biraz geri gidin, bak bayılmalar başladı, sağlık memurları çok çalışıyor kardeşim” anonsları da yapılıyordu...

Gazetelerin yayın yönetmenleri, yazarları, yıldız muhabirleri, kameramanlar da yerlerini almışlardı... Derken “Geliyor, geliyor....” anonsları içinde Başbakan Erdoğan kürsüye çıktı. Ama yalnız değildi. Yazılı ve görsel basın Diyarbakır mitingini ne kadar önemsemişse hükümet de o kadar önemsemiş olmalı ki bir yıldızlar takımı ile sahne aldılar...

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’ndan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’dan, bölgenin çocuğu Tarım ve Köy işleri Bakanı Mehdi Eker’e uzanan ve bölgenin milltevekilleriyle renklenen dev bir kadro olarak halkı selamladılar...

Başbakan konuşmasında da sık sık “Orada başka burada başka konuşma yok, Konya’da ne söylediysek, burada da onu söyleriz biz” diyerek Diyarbakır mitingine özel bir anlam yüklenmeye çalışılmasını doğru bulmadığını dile getirdi.

“Allah’a inandığım gibi inanıyorum demokrasi mücadelemize” dedi...

‘O ne derse güzel der’

O arada basın mensuplarının mitingi izlediği kamyonun üzerinden atlayıp Başbakanın konuşmasını yaptığı tıra doğru yola koyulduk. Ama ne mümkün! Kalabalığı aşmaya çalışırken pür dikkat başbakanı dinleyen ve kafalarını sallayan ihtiyar amcaların ne düşündüğünü sordum bir yandan da... Biri zaten Türkçe anlamıyordu. Ben de Kürtçe bilmediğim için miting konusunda anlaşamadık. Ama canı gönülden kafa sallaması da “O ne derse güzel der” demekti sanırım... Diğeri ise “Bazen doğru söylüyor, bazen güzel söylüyor. “ şeklinde bir yorum yaptı..

Otobüsün arkasına ulaştık nihayet. Başbakandan yardım, iş, doktor, yol,su isteyenlerin arasına karıştık...

Dinleyenler arasında dolaştık biraz da... Hep aynı soru dilimde elbette. “Ne çıkar Diyarbakır’dan?” Bir amca “Güzel kızım ne diyem? Elimdeki evet bayrağıdır şimdi sana hayır mı diyem?”dedi.

Başbakan yaklaşık bir saati aşkın konuştu. Konuşması bittikten sonra soluklanırken bizi kabul etti. Mitingi değerlendirmesini istedik.

BENDEN ORAN İSTEME!

Konuşması bittikten beş dakika sonra otobüse bindiğimizde sanki az önceki bir saatlik konuşmayı yapan kişi kendisi değilmiş gibi güleryüzlü ve sakin karşıladı bizi. Benden önce o “Eee, nasıl buldun?” diye sordu. Bir iki yorum yaptım ama asıl mesele elbette başbakanın neler düşündüğüydü! Keyfi yerindeydi, yüzü gülüyordu. Demek ki kalabalık onu tatmin etti diye düşündüm ve “Nasıl buldunuz kalabalığı” dedim. “İyi, 28 Mart’dan daha iyi” dedi. “Yüzde kaç alırsanız size yeterli gelir” diye sordum. “Aaa onu bana sorma, bana oran sorma, o senin işin, sen tahminde bulun” dedi. Sonra devam edeceği mitinglerin şehirlerini saydı. “İyi dayanıyorsunuz bu tempoya, sesiniz bile kısılmamış” dedim. “Aman aman, iyi gidiyoruz şimdilik” dedi gülerek... “Sonuç olarak memnunsunuz yani” diye sorduğumda. “Olmamamız için hiçbir sebep yok. Bizim için tatminkar ve başarılı bir miting olmuştur” diye yanıtladı. Osman Baydemir’in CNN’de Cüneyt Özdemir’e verdiği röportajı kasten “Öte yandan sandığa gitmeyen herkesi boykotçu ilan etmeye de kalkmasınlar” dedi. Biz neşeli sohbeti koyulaştırmışken programının yoğunluğunu anımsatan kibar bir uyarı geldi yardımcılarından...

‘Yüzde 35 iyi oran olur’

Yanından ayrıldıktan sonra Başbakana yakın yetkili isimlerden biri “Diyarbakır’dan alınacak yüzde 35 bizim için kabul edilir ve iyi bir oran olur” dedi.. ve “Bu hakikaten iyi bir miting oldu. Ramazan olmamasına rağmen bunun kadar başarılı olmadığımız mitingler de vardı ki biz bu konuda iddialıyız bilirsiniz”diye ekledi...
Kamyonlara tırmandık, çayır çimen atladık, çamurlara battık, kalabalığı omuzladık,zamana karşı yarışarak ben bu yazıyı yazdım; İlker fotoğrafları geçti...
Ben Vatan’dan İclal Aydın ve arkadaşım İker Akgüngör Diyarbakır’dan bildirdik..

İclal Aydın/Vatan