Medya
11 Ağu 2019 14:55 Son Güncelleme: 11 Ağu 2019 15:30

Aydınlık'ta Kaz Dağları depremi! Hangi yazar veda etti?

Aydınlık yazarı Mecit Ünal, yaptığı yazılı açıklamayla, gazetesinden zehir zemberek sözlerle ayrıldı.

Türkiye günlerde Çanakkale’nin Kirazlı bölgesindeki altın madenciliğini tartışıyor. Kaz Dağları’ndaki doğa katliamına tepkiler de sürüyor. Bölgedeki madencilik firması Alamos Gold da tartışılmaya devam ediyor.

Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan, dün yaptığı açıklamada, Çanakkale'deki altın madeni aramalarına karşı yapılan eylemleri düzenleyen derneğin AB'den para aldığını iddia etmişti. Reyhan, paranın Türkiye'de maden çıkarılmaması, ekonomiye katkı sağlanmaması için verildiğini ileri sürmüştü.

Yine Aydınlık gazetesinde de, Kaz Dağları’ndaki protestoları eleştiren yazı ve haberler yer almıştı.

ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER

Aydınlık yazarı Mecit Ünal ise, konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamayla, gazetesinden zehir zemberek sözlerle ayrıldı.

Utku Reyhan'ın sözlerini sert bir şekilde eleştiren Ünal, Reyhan'ın, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği suçlamasını, "ibret verici" olarak niteledi.

Mecit Ünal, "Vatan Partisi işi gücü bırakmış doğa mücadelesi yürüten bir derneği hedef alıyor. Hem de Kazdağları’nın altı üstüne getirilirken. Hem de bir gecede binlerce ağacın kesilebildiği bir Türkiye’de doğa katliamlarının hayatı tehdit eder bir hal kazandığı zamanda" diye ifade ederken, "Dün Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel ile Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan’a yazdığım mektupla kendileriyle fikri hiçbir bağımın kalmadığını bildirdim" dedi.

"Kazdağları vatandır!" diyen Ünal, "Topraklarımız üzerinde nerede dikili bir ağaç, bir çiçek, bir ot, börtü böcek, bir hayat varsa orasıdır vatan" dedi.

Öte yandan, Aydınlık gazetesi yazarı Yavuz Alogan da, bugün yaptığı açıklamada, isim vermeden Aydınlık gazetesine çatmıştı.

Mecit Ünal'ın "Zorunlu bir açıklama" başlığıyla yaptığı zehir zemberek açıklama şu şekilde:

Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan ile Balıkesir İl Başkanı Emre Albayrak’ın ayrı ayrı yaptıkları basın açıklaması ile Kazdağları’nı daha şimdiden 195 bin ağacı katlederek yağma ve talan edecek emperyalist maden şirketlerinden Alamos Gold’un iddialarını tekrarlayarak Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’ni suçlaması bu partinin geldiği yeri göstermesi açısından ibret vericidir.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nin sıradan bir üyesi olsaydım bu suçlamalara –belki de- gülüp geçerdim. Ancak aynı zamanda Vatan Partisi’nin İşçi Partisi dönemi bakiyelerinden biri ve -2018 Aralık’ından beri fiilen yazmamakla birlikte- bir Aydınlık gazetesi yazarı olarak bu suçlamaya sessiz kalmam düşünülemez.

Vatan Partisi işi gücü bırakmış doğa mücadelesi yürüten bir derneği hedef alıyor. Hem de Kazdağları’nın altı üstüne getirilirken. Hem de bir gecede binlerce ağacın kesilebildiği bir Türkiye’de doğa katliamlarının hayatı tehdit eder bir hal kazandığı zamanda.

Şöyle etraflarına baksalar görecekler durumun vahametini; ama onlar kurulacak bir “milli hükümet”te yer alacakları hayali içinde her fırsatta karşı olduklarını söyledikleri emperyalizmin yanında saf tutarak eğrisi ve doğrusuyla vatan topraklarını savunan bir dernekle uğraşmayı seçiyor ve suçluyorlar. Üstelik konuya duyarlı Vatan Partisi tabanı hilafına. Geçen yıl bu zamanki günlerde gazetede yaşadığımız Aziz Nesin tartışmasında olduğu gibi bu olayda da duyarlı Vatan Partililerin doğa ve yaşam mücadelesi yürütenlerden yana oldukları açıktır. Nitekim basın açıklamasında belirtilen istifa eden 7 kişinin dışında da dernekten istifa etmeyen Vatan Partili arkadaşlar bulunmakta ve derneğin üyeleri arasında, yıllardır ekoloji mücadelesi yürüten bir Aydınlık yazarı daha yer almaktadır.

Benim Aydınlık gazetesi yazarı olduğumu bilen, ama, ancak geçen yılın temmuz ayında gazete ile arama koyduğum mesafeyi bilmeyenlerin tavrımı merak etmeleri doğaldır. O günlerde Aziz Nesin’le ilgili bir tartışmayla başlayan süreçte, Aralık ayında yazılarıma “kitap çalışmalarım nedeniyle” bir süre ara verme gereği duydum. Süreçte o tartışmada bana karşı alınan tavrın -benden önce de Ender Helvacıoğlu, Mehmet Ali Güller, Haldun Çubukçu, Ali rıza Özkan, Sadık Usta gibi yazarlara karşı alınmıştı,- bugün halen yazmakta olan bazı yazarlara karşı da sürdürülmekte olduğunu gördüm. Şimdi bu mesafe dünkü basın açıklamasıyla birlikte aşılmaz, üstünden atlanılmaz bir uçurum derinliği kazanmıştır.

Dün Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel ile Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan’a yazdığım mektupla kendileriyle fikri hiçbir bağımın kalmadığını bildirdim.

1993’ten bugüne yaklaşık 26 yıldır muhabir, düzeltmen, editör, program yapımcısı, yayın yönetmeni ve yazar olarak hep “makine dairesi”nde bulunduğum ve çok şey öğrendiğim ama çok şey de kattığım, kültür-sanat ve edebiyat alanında kimsenin el atmadığı konulara uzandığım, kimsenin girmediği mücadelelere girdiğim, yazarken her sözcüğü özenle seçip her cümle üzerinde kırk kere düşündüğüm, şiirden esirgediğimi düzyazıya verdiğim, boş laf etmediğim, sade suya tirit yazmadığım, kapısından tek bir eğri sözün dahi girmeyeceğine inandığım ve sokmadığım Aydınlık’tan bu şekilde ayrılmak hüzün verici, ama gerekli.

Ortada daha bu basın açıklaması yokken iki gün önce paylaştığım notta dediğim gibi…

Kazdağları vatandır!

Topraklarımız üzerinde nerede dikili bir ağaç, bir çiçek, bir ot, börtü böcek, bir hayat varsa orasıdır vatan! 

Başta Kazdağları olmak üzere tüm dağlarımızı, akan akmayan tüm sularımızı, havamızı ve toprağımızı, yeraltı ve yer üstü tüm varlıklarımızı emperyalist şirketlerle ve onların yerli taşeronlarının yağma ve talanına karşı savunmaktır asıl vatan mücadelesi. Bu mücadeleye Alamos Gold'un, Newmont'un, Teck Cominco'nun, milletin anasını sinkaf eden Mehmet Cengiz'in ağzıyla karşı çıkmak ise tanımını yapmakta güçlük çektiğim bir tavırdır, ihanettir! Ve ben “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim” bunu söylemek görevimdir."