UYUŞTURUCU BARONLARININ HİÇ BİLİNMEYEN YÜZLERİ!

Uyuşturucu dünyasının en tepesindeki baronların hiç bilinmeyen yüzleri bu akşam TRT Haber'de&...

Güvenlik güçleri son yıllarda yaptığı başarılı operasyonlarla uyuşturucu dünyasında büyük bir temizlik yaptı. Uyuşturucu satıcısı torbacılardan işin en başındaki baronlara kadar bir çok kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. İstanbul Narkotik Şube ekipleri, İngiltere’nin 15 yıldır izini dahi bulamadığı Michael Alexander Showers’ı kıskıvrak yakaladı. Hatta polisin bu başarısından dolayı İngiltere İçişleri Bakanı Theresa May, Türkiye’ye teşekkür ziyaretinde bulunarak, Showers’ın yakalanmasından sonra İngiltere’ye A sınıfı uyuşturucunun girmediğini söyledi.
Narkotik ekiplerinin bu başarılı çalışmalarından hareketle bir araştırma yapan TRT Haber’de yayınlanan Büyük Takip programı, bu akşam yayınlanacak bölümde Uyuşturucu Baronlarının hayatlarıyla ilgili hazırlanmış çok özel bir rapora ulaştı. Raporda bu karanlık dünya ile ilgili çok çarpıcı bilgiler yer alıyor.

İşte o çarpıcı tespitlerden bazıları…

Uyuşturucu baronları genel olarak uyuşturucu kaçakçılığını iş olarak benimsediklerinden dolayı iş ciddiyetini kaçakçılığa yansıtmaktadırlar. Hatta bazıları ifadelerinde meslekleri sorulduğunda “benim mesleğim kaçakçılık başka bir iş yapmam” diye cevap verebilmektedirler. Yani bu işin alışkanlık olduğunu ve profesyonelce yapılması gerektiğini savunmaktadırlar.

Genelde baronların tüm çevreleri, irtibatları, buluşmaları, planları, akrabalık ilişkileri, sevinçleri, üzüntüleri, ihanetleri, kavgaları bile tamamen uyuşturucu kaçakçılığı üzerine kurulmaktadır.
Eski baronların kaçakçılık alemine 70’li yıllarda sigara kaçakçılığı ile bazılarının ise elektronik kaçakçılığı ile başladıkları bilinmektedir. Bazılarının yurtdışında küçük miktarları pazarlarken bu aleme girdiği elde edilen bilgiler arasındadır.

Baronların genelde sahte kimlik kullandıkları, kendi adlarına hiçbir resmi kaydın bulunmadığı, sürekli imaj değiştirdikleri ve aksesuar kullandıkları bilinmektedir.
Firar eden ya da aranan kaçakçılar genelde yurtdışında yaşamayı tercih etmektedirler.

Örgüt içerisinde ve örgütler arasındaki çatışmaların başında; uyuşturucu ticaretinden dolayı alacak verecek meseleleri, polis yakalamalarından doğan maddi zarar, anlaşmayı bozma, aldatma, uyuşturucu çalma ve ihbar edilme zannı bulunmaktadır. Ticaret sonucu söz verilen uyuşturucu parasının alınamaması durumunda Türkiye’de ve yurtdışında sadece tahsilat işleriyle uğraşan gruplara başvurulmaktadır. Bazı durumlarda ise infazlarla karşı karşıya kalınmaktadır.
Baronların lüksü sevdikleri ve lüks bir hayat sürdürdükleri bilinse de istisnalar da mevcuttur. Bazı baronların dikkat çekmemek ve nerede olduklarının bilinmesini engellemek amacıyla sıradan apartmanlarda oturdukları ve sıradan arabalar kullandıkları bilinmektedir(Örneğin; 2005 yılında ele geçirilen rekor 1 ton 51 kilo eroin operasyonunda yakalanan Ali Rıza ŞEN Toros marka araç kullanıyordu, Hurşit YAVAŞ sıradan bir dairede oturuyordu ve sıradan küçük bir arabaya biniyordu).

Kaçakçılık aleminde ismin ve referansın büyük önemi vardır. Özellikler baronlar tanımadıkları kişilerle asla çalışmaz ve yeni maceralara atılmazlar. Türkiye’de ve yurtdışında cezaevinde birlikte yatmış olmak ve orada kurulan bağlar en sağlam ilişkiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu haricinde akrabalık bağları en sık rastlanılan uyuşturucu örgütü profiline uymaktadır.

Baronlar genelde namları ile yaşarlar ve yakalanmadan efsane olmak, namlarını yürütmek isterler. Başarısızlıkları kabullenmek istemezler ve genelde en büyüğün kendileri olduklarını savunurlar.

Para transferlerinde dövizcileri kullanmaktadırlar. Kendi üzerlerine banka hesabı, tapu, araç, ev ve arazi yoktur. Yakalandıklarında, uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirlerine el konulacağını bildiklerinden para işlerini de aynen uyuşturucu işi gibi büyük gizlilik içerisinde yürütürler.
Bu gizemli dünya ile ilgili hepsi ve daha fazlası bugün 21.05’de TRT Haber’de…