REHA MUHTAR İLE İBRAHİM TATLISES ARASINDAKİ BÜYÜK SIR NE?

Vatan yazarı Reha Muhtar, İbrahim Tatlıses ile bir teknede yaptıkları "sır" sohbeti köşesine taşıdı..

İbrahim Tatlıses’le aramızdaki sır...

Hastane önündeki bekleşen “hayatının önemli kadınlar”ına bakıyorum İbrahim Tatlıses’in...

Ağlıyorlar, hıçkırıyorlar, mendille gözyaşlarını siliyorlar...

Bazıları yan yana oturuyor...

Bazıları biraz oturup, fazla spekülasyona neden olmadan saygıyla evine dönüyor...

Orada oturan ünlü kadınların içinde hangilerinin “İbrahim Tatlıses’in bir dönem büyük aşklar yaşadığı kadınları” olduğunu adım gibi biliyorum...

Yıllar yıllar öncesine gidiyorum...

İstinye’de duran teknesinde bir akşam vakti, hava yavaştan kararırken yaptığımız “denizci sohbeti” geliyor aklıma...

***

En gizli sırlarını, en bilinmedik aşklarını ne kadar samimi ne kadar şeffaf anlatmıştı bana...

Öyle şeyler anlatmıştı ki, anlatımındaki samimiyet bozulmasın, rahatsız olmasın diye “hayret nidası” bile göstermekten çekinmiştim...

Gazeteciliği en şaşaalı yaptığım günlerdi...

Bir gün bile, “bir tekne sohbetinde iki denizcinin yaptığı o sohbeti” haber yapmayı aklımdan geçirmemiştim...

Sormamıştım bile bunları haber yapabilir miyim diye...

Konuşurken söylememişti bile “Aman bunlar aramızda kalsın” sözünü...

İki dost teknede sohbet ediyordu, o öyle kalacaktı...

Rakı koymuştu kendisine ince belli çay bardağına, akşam 7 sularında...

Şimdi o kadınları görüyorum hastanede...

***

Metanetle bekliyorlar...

Bir zamanlar sevmiş oldukları erkeğin iyileşmesi için dua ediyorlar...

Şu anda bulundukları konumu bozmamaya özen göstererek...

Yaşamı karıştırmadan, yaşama saygı göstererek...

Halihazırdaki birlikteliklerini yıkmadan, geçmişi yad ederek...

Cesur ve vakur kadınlar onlar...

Tanıyorum onları...

Kendi geçmişlerine ihanet etmeyecek kadar cesurlar...

O geçmişten utanmayacak kadar vakurlar...

Ne ki bugüne taşıyıp, ne kendi erkeklerine ne de İbrahim’in yanındaki kadına saygısızlık etmeyecek kadar duyarlılar onlar...

***

Oysa ne büyük aşklar yaşamışlardı onlar...

Ne gizli aşklar, ne ülke duysa Türkiye’yi sarsacak spekülasyonlar...

Bir çocuk gibi anlatmıştı bana İbrahim onların hepsini...

Muzip muzip gülerek, ergenlik çocuğu coşkusuyla...

Her erkek yaşamla ölüm arasında gidip geldiği o sırat köprüsünde, yaşamındaki hangi kadınların o hastane avlusunda olacağını merak eder...

Erkeksi, karmaşık ve gizemli bir duygudur o...

“Kimin kendisini gerçekten sevdiğini” belki de kendisine bir kez daha teyid ettirecektir erkek...

Mutlu olacaktır, yaşamına anlam kazandıracaktır...

Benim de gözlerimin önünden zaman zaman o sırat köprüsü geçer...

Bir erkeğin egosu taşkındır...

Yalan yok, bir tanesi hariç yaşamımdan geçen bu kadınların sırat köprüsünde benden bir dualarını esirgememiş olmalarını dilerim...

İbrahim’i hastane terasında bekleyen, ondan dualarını esirgemeyen kadınlara bakıyorum...

Bazıları İbrahim’in kamuoyuna malolmuş sevgilileri, kadınları, eşleri...

Bazıları ise hiç kimse tarafından bilinmiyorlar...

Hepsi ünlüler, ancak İbrahim’in hayatının meçhul sevgilileri onlar...

Çocuksu bir muziplikle anlattığı bir İstinye akşamının “sırdanlığında” meçhul sevgililere ve vakur duran güzel kadınlara bakıyorum...

İbrahim’in kalbine en içten dualarımı gönderiyorum...

İbrahim’i kıskanıyorum...

Reha Muhtar / VATAN