RADİKAL 16 YAŞINDA! RADİKAL'İN 'EN İYİ' MANŞETLERİ HANGİLERİYDİ?

Radikal, bugün 16 yaşına girdi. Radikal'in eski yayın yönetmenleri Yılmaz ve Berkan, Radikal'i ve "en iyi" manşetlerini yazdılar.

Türkiye Susurluk’u Radikal’den öğrendi

Mehmet Yılmaz

Radikal’in ilk yayın yönetmeni (1996 - 2000), Hürriyet yazarı

Radikal’i kurarken aklımda olan gazete her görüşe eşit mesafede duran, bundan aldığı güç ile de yazılamayanları yazabilen bir gazete çıkarmaktı. Görselliğinden çok haberlerinin öne çıkacağı, o güne kadar kendini ifade olanağı fazlaca bulamamış fikirlerin dile getirilebileceği bir platform gibi düşünmüştük. Türk basınında bir referans gazetesinin yokluğunun da farkındaydık, tarihe tanıklık edecek bir gazete olsun istiyorduk. İlk günler her yeni yayının hazırlanmasında olduğu gibi heyecanlıydı. Kafamızdakilerin kâğıda nasıl döküleceğini hayalimizde canlandırabiliyorduk ama bunu başarıp başaramayacağımız bir soru işareti olarak bir kenarda duruyordu. Aradan geçen zaman bunu başardığımızı düşündürtüyor.
Radikal’in kuruluşunun üzerinden kısa bir süre geçmişti ki Susurluk’taki malum kaza oldu. Bütün gazeteler bunu ‘trafik kazasında ölen polis şefi ve yaralanan milletvekili’ şeklinde küçük haberlerle değerlendirirken bizim sürmanşetimiz ‘Gladio kamyona çarptı’ idi. Radikal’in farkını kısa sürede gösterme olanağını bu sayede bulduğumuzu düşünüyordum, aksi takdirde yolumuz daha engebeli olabilirdi. Susurluk’ta ortaya çıkan çetenin marifetlerini uzun süre Türkiye Radikal’i takip ederek öğrendi, bununla gurur duyuyorum.
İyi ki yaptık dediğim manşet ise Manisalı çocuklara işkence yapan polislerin serbest kalması üzerine attığımız ‘Bu cop hepimize’ manşetiydi. O manşet toplumu sarstı ve işkence üzerine yeniden konuşulmasını, suçluların cezasız kalmamasını sağladı.

‘Bütün manşetler çocuğum gibi’

İsmet Berkan

Yayın yönetmeni (2000-2010)
On beş yılın on dördünde Radikal’de yönetici olarak çalışmış biri için bir veya on tane ‘En iyisi buydu’ diyerek manşet seçmek imkansız bir şey. O manşetlerin ezici bir çoğunluğu atılırken orada, o masadaydım. Benimle birlikte o masada oturan bütün arkadaşlarım gibi ben de o manşetleri bir nevi ‘çocuğum’ olarak görüyorum ve evlatlarım arasında da ayrım yapamıyorum maalesef. Ama arada öyle dediğimiz için çok gurur duyduğumuz, o sebeple de her durumda diğer manşetlerden ayrı düşündüğümüz manşetlerimiz oldu. Bunlardan biri, mahkemede işkencecilerinin ona bir copla nasıl tecavüz ettiğini anlatırken düşüp bayılan Manisalı gençler için attığımız ‘Bu cop hepimize’ manşetidir. Bir başkası, Susurluk kazasından bir gün sonra attığımız ‘Devlet çetesi’ manşetidir. Daha sayayım mı bilmiyorum ama Radikal’in böyle toplumsal hafızada yer bırakmış çok sayıda manşeti vardır