Zaman kimsenin önüne bir bent kuramadığı sakin ama kararlı bir ırmak gibi akarak geçip gidiyor. 2012 Şubat’ında Medyaradar okurlarına ¨merhaba¨ dediğim o ilk yazımı sanki birkaç saat önce yazmış gibiyim. Oysa yüzlerce yazı yazdığım bir 5 sene ve hiç yazmadığım 1.5 seneden sonra buradayım ama klavyeye dokunan parmaklarımda aynı heyecan var!
Zehir zemberek bir tarzım olacağını sanırım o ilk yazıda bile belli etmişim ama Medyaradar’da yazdığım 5 yıl hiç de fena geçmedi. Yazdığım yazılardan daha da güzel geri dönüşlere ve bu sayede bir sürü dosta sahip oldum. Sinema yazarı Ali Murat Güven’in şahsımı tavsiyesiyle, film eleştirileri yazarak başladığım, bir süre sonra da, bundan keyif aldığımı fark ederek, televizyon eleştirilerine yoğunlaştığım Medyaradar benim için eleştiri yazdığım dijital bir platformdan öte, dostlarla dolu sıcak bir ev gibiydi. İyi günlerimizi, kötü günlerimizi birlikte paylaştık.
Ve yeniden buradayım, sizlerle birlikte... 2017 yılında Medyaradar’a ve TV eleştirilerine verdiğim aranın benim için çok tatsız bir deneyim olduğunu itiraf etmeliyim. Bu platformdaki yazma disiplini ve dinamiği meğer beni ne çok besleyen ve motive eden bir duygu üretiyormuş, anlamak için yeterli zamanım oldu. Başka şeyler de var; çok yakın zamanda acı bir tecrübe yaşadım, beklemediğim bir anda çok sevgili annemi kaybettim. Annem sinema yazılarımla hiç ilgilenmez, Medyaradar’da yazdığım TV eleştirilerini ise merakla takip eder ve hatta ne yazacağım konusunda akıllar verirdi. Birkaç kez onun aklıyla yola çıkarak epey okunan yazılara imza attım. Biraz da bu yüzden, yeniden burada olduğum için çok mutluyum. Yazılarımı yine onun okuduğunu hayal ederek yazacağım.
Peki, bizi ne bekliyor? Gözetleme Kulesi, izleme alanını genişleterek hiçbir yerde okuyamayacağınız dürüstlükte ve cesarette yazıları size sunmaya devam edecek. İzleme alanı genişleyecek diyorum çünkü medya form değiştiriyor. TV kanalları kadar önemli Youtube kanallarımız da var artık. Sanırım Youtube’un yükselişine ilk dikkat çeken kalemlerden biri bendim ve o devrim gerçekleşti. Siyasiler artık televizyona değil Youtube’a çıkıyor, Youtube fenomenleri gişe rekortmeni filmler çekiyor. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı bu kanallar artık küçümsenmemesi, aksine özellikle ilgi gösterilmesi gereken yerler haline geldiler.
Bu yeni dönemde daha sektör içi bir duruş ve inceleme kaygısında olacağımı da bilmenizi isterim. TV sektöründe dinamikler çok hızlı değişiyor. Olaya kanallar ve seyirci açısından yaklaşmak çok önemli ancak sektör insanlarının hikayeleri, yapım firmalarının olası projeleri de işin bugününü ve geleceğini haritalamak adına mutlak gerekli bir şey. Basit bir benzetme yapacak olursam; eskiden masasında oturmuş yemeğin gelmesini bekleyen ve ağzına attığı lokmalardan sonra kararını veren bir eleştirmenken artık mutfağa gidip şefin ve çalışanların halini-hatırını soran, malzemeyi nereden aldıklarını merak eden birine dönüşeceğim. Yazacaklarımdan yine keyif alacağınızı umuyor, sizlerle yeni yazılarda buluşmak için sabırsızlanıyorum.
Yeni sezonda hep birlikte aynı ekrana/perdeye bakmaya devam edeceğiz. Sevgiyle ve muhabbetle...
Murat Tolga Şen –