"MİLLİYET'İN SANTRALİNİ DİNLEMEK SİZE YAKIŞTI MI?" SEDAT ERGİN HÜKÜMETE SESLENDİ!

Milliyet'in dinlendiği ileri sürülen 2007 yılında gazetenin genel yayın yönetmeni olan Sedat Ergin, köşesinde hükümete seslendi.

Milliyet'in santralını dinlemek size yakıştı mı?

Uyuşturucu kaçakçılarına yardımcı olduğu iddiasıyla yargılanan eski Emniyet yöneticilerinden Emin Aslan'ın geçen cuma günkü duruşmada Milliyet Gazetesi'nin mobil telefon santralının dinlendiğine ilişkin yaptığı açıklamaların bir benzeri aynı kurguda herhangi bir Batı ülkesinde dile getirilmiş olsaydı muhtemelen kıyamet kopmuştu.

Oysa Türkiye'de yaprak bile kımıldamıyor.
Bu sessizliği değerlendirmeden önce kısaca Aslan'ı tanıtalım ve açıklamalarını hatırlayalım.

MİLLİYET, POSTA RADİKAL VE FANATİK DE DİNLENMİŞ
Emin Aslan, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde herhangi biri değil. Uzun yıllar Emniyet'in İstihbarat Dairesi Başkanlığı (1993/97), daha sonra Organize Suçlar ve Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığı (1997-2001) ve sonrasında da geçen yıla kadar Genel Müdür Yardımcılığı gibi kilit görevlerde bulunmuş bir isim.
Emniyet'in İstihbarat Dairesi'nin teknik altyapısının yenilenmesine bayağı mesai harcamış olan, teşkilatın içini de çok yakından tanıyan biri. Dolayısıyla söylediklerini altını çizerek okumakta yarar var.

Aslan, mahkeme tutanaklarına da geçen ifadesinde, 2007 yılında Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olduğu dönemde, kendisine teşkilat içinden gelen bilgilere göre, Milliyet mobil santralının dinlendiğini söylüyor. Aslan'ın iddiasına göre, dinleme mobil santralın IEMI numarası üzerinden yapılmış. Milliyet santralının Doğan Gazetecilik A.Ş. çerçevesinde aynı binada bulunan Radikal, Posta ve Fanatik gazetelerine de hizmet veren ortak bir sistem olduğu dikkate alındığında, dinleme faaliyetinin Milliyet'le sınırlı kalamayacağı gerçeği de ortaya çıkıyor.

SANTRAL DİNLEMESİ YASAYA GÖRE SUÇ
Aslan'ın ifadesi doğruysa, karşımızda pek çok açıdan problemli bir durum var demektir.
İşyeri santralından geçen bütün konuşmaların dinlenmesi hukuken çok sorunlu bir durum. Nitekim, yasal dinlemeleri koordine eden Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanı Fethi Şimşek Milliyet'e yaptığı açıklamada, "Genel olarak konuşmak gerekirse, mevzuata göre birden çok kişinin kullandığı santralların dinlenmesi gibi bir şey söz konusu değil" diye konuşarak bu görüşü destekliyor.

Hukuki durumu şöyle açıklayabiliriz: Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, savcı hâkimden hedef kişinin adını, telefon numarasını ya da telefonunun IEME numarasını belirterek dinleme izni talep ediyor.

Hâkimin spesifik bir vatandaş için verdiği izinle şüpheli konumda olmayan başka vatandaşların sistematik bir şekilde dinlenmesi, bu iznin alanı dışına çıktığı için Anayasa'da güvence altına alınmış olan haberleşme hürriyetinin de açık bir ihlalini oluşturuyor.
Bir ihtimal de dinlemenin IEME numarası üzerinden tümüyle yasadışı yöntemlerle yapıldığı.

SUSKUNLUK KAYITSIZLIKTAN MI?
Aradan geçen bir haftaya yakın süre içinde bir tekzip gelmediği dikkate alınırsa, Türkiye'de demokrasi, basın özgürlüğü ve vatandaşların haberleşme özgürlüğü açısından çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız.

Dikkatimizi çeken bir nokta, kamu otoritesinin, bu çerçevede İçişleri Bakanı Prof. Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal'ın bu haberler karşısındaki suskunluklarıdır.

Bunun "Sükût ikrardan gelir" deyişini haklı çıkaracak türde bir suskunluk olabileceğine inanmak istemeyiz. Yoksa bu suskunluk kamuoyunda hassasiyet yaratan konular karşısındaki genel bir kayıtsızlığın, umursamazlığın ifadesi midir?
Birinci şıktaki ihtimal geçerliyse hukuk devletiyle, yok ikinci şık geçerli ise o da demokrasinin hesap verilebilirlik ölçüleri ile bağdaşan bir durum değildir. Her halükârda kamu otoritesi bu iddiaların üzerine gitmekle yükümlüdür.

İÇİŞLERİ VE ADALET BAKANLARINA DÜŞEN GÖREV
Bu ülkede yasadışı telefon dinleme suçunu işleyenler ve yayanlar hakkında işlem yapılabilmesi için dinlenen mağdur kişinin illa Başbakan mı olması gerekiyor?
Başbakan dışında kalanlar bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşları değil midir? Bu temel hakları ihlal edilirse, onların hukukuna sahip çıkmak, haberleşme hürriyetlerini güvence altına almak bu hükümetin İçişleri ve Adalet bakanlarının görevi değil midir? Yoksa harekete geçmeniz için Milliyet santralı üzerinden yapılan konuşmaların illa günün birinde internet sitelerine düşmesini mi beklememiz gerekiyor Sayın Atalay ve Sayın Ergin?
Santralının dinlendiği ileri sürülen 2007 yılında Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni bendim. Her ikinizi de vatandaş olarak kuşkularımı gidermeye davet ediyorum.

Sedat Ergin/Hürriyet