MEMATİ'DEN ÇARPICI YORUM; GEZİCİLERE PİYONMUŞ GİBİ DAVRANMAK BİR TAKTİK!

Memati rolü ile akıllara kazınan Gürkan Uygun, Radikal'e verdiği röportajda Gezi eylemleri ve sonrası için çarpıcı yorumlarda bulundu...

Kurtlar Vadisi’ndeki Memati rolüyle büyük üne kavuşan ve 10 yıl sonra diziden ayrılarak şaşırtan Gürkan Uygun Radikal’e verdiği röportajda Gezi süreci siyasal gündeme dair çapıcı mesajlar verdi.

SİYASİ DEĞİL İNSANİ KİMLİĞİMLE GEZİ’DEYDİM

Gezi eylemlerine katılım gösteren sanatçılar arasında olan Uygun, eylemlere neden destek verdiğini anlattı. Radikal’den İpek İzci’nin sorularını yanıtlayan Uygun, Gezi sonrası oluşan tabloyu yorumladı. Siyasetin insanları insanlıktan çıkardığını kaydeden Uygun, eylemlere siyasal bir kimlikten dolayı değil adalet inancı ve insani kimliği ile katıldığını vurguladı.

GEZİCİLERE PİYONMUŞ GİBİ DAVRANMAK BİR TAKTİK

Hükümetin "dış mihrak" temelli söylemini dolaylı olarak yorumlayan Uygun "Yani hâlâ siyasi bir grubun piyonuymuşuz gibi yaklaşılması bence taktik, yönlendirmeye çalışmak gibi bir şey. Siyasetin insanı insanlıktan çıkardığını düşünüyorum." dedi.

İşte röportajdaki ilgili bölüm:

Sohbetimiz başındaki toplumsal kısma gelirsek…

İnsanların birbirlerini ısrarla anlamaması üzerine kurulmuş bir hayat yaşıyoruz 2-3 aydır.

Daha önce de öyle değil miydi?

Bu kadar dillendirilmiyordu her şey. Yani, evet herkesin kendince serzenişleri vardı ama gördük ki bu serzenişleri söylediğinizde farklı reaksiyonlarla karşılaşıyorsunuz. Gereksiz yere insanlar hedef gösterildi, hâlâ da devam ediliyor.Ne diyebilirim ki?

Ölenler, kör olanlar, hâlâ yoğun bakımda olanlar... Bunları düşününce “Biz oturmuş ne konuşuyoruz?” hissi var mı?

‘Önce insan’ olmak lazım, bununla ilgili bir sıkıntımız var. Üç gün önce Mısır için “Darbe istemiyoruz” diyorduk. Biz darbeyi 30 sene önce atlatmışız, daha sonra da ucundan dönmüşüz çok şükür. Mesela bununla ilgili bir şey söylemezseniz darbe istiyormuşsunuz gibi düşünülüyorsunuz. İnsanlar kendi kafalarına göre hüküm yürütüyor. Zor. Cehalet, toplumların hayatını zorlaştırıyor. Ben de o cahil toplum içinde cahil bir vatandaş olarak birçok şeye yanlış reaksiyon verdim zamanında belki.

Zamanında derken?

Bu geçen reaksiyon döneminden (Gezi direnişini kastediyor) bahsetmiyorum. Kendimi vicdanen sorguladım ve oraya gittim. Oraya giden bir sürü insan siyasetin içine çekilmiş oldu birtakım söylemlerle. Ben siyasi bir görüşle gitmedim veya tavrımı siyasi bir kimlikle göstermedim hiçbir zaman; insan olarak gösterdim. Yani hâlâ siyasi bir grubun piyonuymuşuz gibi yaklaşılması bence taktik, yönlendirmeye çalışmak gibi bir şey. Siyasetin insanı insanlıktan çıkardığını düşünüyorum. Konumunuz gereği stratejik hareket etmek zorunda kalıyorsunuz, insanca reaksiyon vermeniz zorlaşıyor.

Gezi’de çuval taşırken ya da ambulans iterken çekilmiş fotoğraflarınızın bu kadar konuşulmuş olması normal mi peki sizce? Kan ter içinde ne taşıyordunuz bu arada?

Cihangir’den taşıdım, o yüzden ter içindeydim. Arabayla giremeyiz diye düşündük, yüklendik sırtımıza. Yağmurdan korunmak için brandalar, yiyecek, darbeler için soğutucu vardı; şimdi bunlar silah olarak geçiyor galiba, sargı bezi de (Gülüyor). Orada mağdurlar vardı, onlara yardım ettik. Kimisi vatan hainliği olarak görüyor; “Adam zannetmiştik” diyor; öbür taraf ise “Biz bunu adam zannetmiyorduk, aslında adammış” diyor. Zor bir konu. Ben oraya sadece vatandaş olarak gittim. Benim duygum oraya gidip o insanların fikirlerinde haklı olduklarını savunmaktı.

Şöyle bir tweetiniz var: “İleride, çocuğumun yiyeceği dayağı şimdi ben yemezsem yüzlerine bakamam.”

Eşimin kullandığı bir cümleydi o. Evet, onun için gittik, suyumuzu da yedik gazımızı da. Hep aynısını söylerim: ‘Önce insan’. Çadırında uyuyan insanları yakmaya çalışırsanız bunun adı haksızlıktır, adaletsizliktir. Bizim ya da diğer arkadaşlarımın yaptığı provokasyonsa karşıt provokasyon daha fazla yapıldı ve üstelik bu, yetkili kimlikle, yetkili ağızlarla yapıldı. Seyredemedim Ali İsmail’in (Korkmaz) görüntülerini, ne diyebiliriz ki artık? O çocuk, o çocuklar öldü, ne diyebiliriz? Ben nasıl ki o düşüp ölen polis memuru (Mustafa Sarı) için üzülüyorsam ya da darbe yüzünden, kimyasal yüzünden ölenlere üzülüyorsam, o insanlara da üzülüyorum. Ama siz, ölümleri bile ayırıyorsanız o zaman insan değilsiniz.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayın...