İLHAN SELÇUK DARBEDEN HEMEN SONRA VASİYETİNİ YAZMIŞ!

Gazeteci-yazar İlhan Selçuk'un 12 Eylül 1980 darbesinin hemen ardından vasiyetini yazdığı ortaya çıktı

Gazeteci-yazar İlhan Selçuk'un 12 Eylül 1980 tarihinde Silahlı Kuvvetler'in ülke yönetime el koymasından 20 gün sonra, 2 Ekim 1980'de Beyoğlu 8. Noterliği'nde vasiyetnamesini hazırladığı ortaya çıktı. Hiçbir baskı olmadan özgür iradesiyle vasiyetnamesini hazırladığını belirten Selçuk'un, bu vasiyeti 30 yıl saklandı.

EŞİNE BIRAKMIŞ

Geçirdiği beyin kanaması sonucu rahatsızlanan ve geçen haziran ayında 85 yaşında hayata veda eden İlhan Selçuk'un ölümünün ardından, 30 yıl önce hazırladığı vasiyetname, Beyoğlu 8. Noterliği tarafından mahkemeye gönderildi. Sarı zarf içinde gönderilen vasiyetname geçtiğimiz günlerde açıldı. İlhan Selçuk vasiyetnamesinde ölümünün ardından gayrimenkul ve nakit para gibi var olan bütün mal varlığını eşi Handan Selçuk'a bıraktığını bildiriyor.

DİĞER MİRASÇILAR

Ancak Handan Selçuk, 30 Mart 2001'de hayatını kaybettiği için mahkeme, nüfus kayıtlarına göre İlhan Selçuk'un diğer yasal mirasçıları olarak kız kardeşi Ülfet Nuran Ertel ile bu yıl başında hayatını kaybeden ağabeyi Turan Selçuk'un kızı Aslı Selçuk'u belirledi. Mahkeme, iki mirasçıya İlhan Selçuk tarafından vasiyetname bırakıldığının bildirilmesine karar verdi.

İKİNCİ VASİYETNAME

Selçuk'un kız kardeşi Ülfet Nuran Ertel ise avukatı aracılığıyla İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak ağabeyinin ölümünden önce el yazısı ile bir vasiyetname hazırladığını ve bunu kendisine verdiğini belirtti. Ertel, mahkemeye sunduğu vasiyetnamenin kasada saklanmasını ve okunarak yerine getirilmesini istediklerini kaydetti.

ZİVERBEY'DE İŞKENCE GÖRDÜ

12 Mart 1971 muhtırası sonrasında gözaltına alınan İlhan Selçuk, ünlü Ziverbey Köşkü'nde işkence gördü. İşkence altında olduğunu akrostiş yöntemini kullanarak ifadesinin içine gizlice yazdı. Mahkemedeki savunmasında, yazdığı akrostişi açıkladı ve ifadesinin işkence altında alındığını kanıtlayarak beraat etti. Daha sonra yaşadıklarından yola çıkarak bir kitap kaleme aldı ve yapılan işkenceleri anlattı: "Bir yağ mı, sıvı mı sürüyorlardı tabanlarıma... Sonra sopa inip kalkmaya başladı. Kendimi acıya katlanabilir sanırdım. Ancak falakanın verdiği acı hiçbir acıyla kıyaslanamaz. Olayın bir de ruhsal yanı var ki, bedensel acının üstüne biniyor."

Habertürk