İHRAMLA GAZETE OKUDU DİYE AZARLANAN GAZETECİ KİM?

Nihat Hatipoğlu Sabah Gazetesi'ndeki köşesinde bir gazetecinin hac yolunda başına geleni yazdı.

Bundan 10 yıl önceydi. Hacca gideceğim. O dönemlerde Diyanet'te çalıştığım için fetva görevlisi olarak da görevlendirilmişim.
İhramlı olarak uçağa bindik. Önümdeki koltukta şimdilerde medyada adını pek duymadığım bir gazeteci oturuyor. O da muhabir olarak hacca gidiyor. Adını versem hepinizin tanıyacağı bir isim. (Ancak kendisiyle görüşüp izin almadığım için adı yanımda saklı kalacak) Uçak hareket etti. Havalandık.
Uçaktaki herkes tesbihatla, duayla ve ibadetle meşgul. Bu gazeteci arkadaşımız da o günkü gazeteleri okumaya başladı.
Bir ara ön koltuktan -ihramlı olmayan, belki de bir iş için Cidde'ye inecek olanbir yolcu kalktı ve gazeteci arkadaşın başına dikildi. Sert bir şekilde "Hem ihramlısın ve hem de gazete okuyorsun" diye çıkıştı. Belki de gazetedeki bir görüntü veya haber bu vatandaşı rahatsız etmişti.
Belki bir provokatördü bilemem. Ama ne olursa olsun üslup ve tarz çok rahatsız ediciydi. Gazeteci arkadaş kıpkırmızı oldu. Özür diledi ve elindeki gazeteyi dürüp kaldırdı. Bizler elbette bu müdahaleden rahatsız olduk. O vatandaşın bunu yapmaya hakkı yoktu. Ayrıca gazete okumanın -varsa eğer müstehcen resimlere odaklanmadıkça- ihrama bir zararı yoktu.
Kaldı ki gazetede böyle bir görüntü de yoktu. Kısa bir süre sonra gazeteci arkadaş bana döndü ve "Hocam! İhramlıyken abdest tazelemek sakıncalı mı?" diye sordu. Ben, hayır sakıncası yok dedim, gidebilirsin. Arkadaşımız ihtiyacını gidererek dönünce de yanımdaki yolcudan aldığım "Hac Rehberi" kitabını gazeteci arkadaşa uzattım.
Orada ihramlının yapmayacağı şeyleri maddeler halinde sıralayan sahifeyi açıp okumasını söyledim. Burayı oku, buradan yararlanırsın dedim.
Gazeteci arkadaşımız uzun uzun okudu ve sonra ayağa kalkarak demin kendisini rencide eden ve pek de hac havasında olmayan o yolcunun yanına gitti. Kitabı ve benim açtığım bölümü ona gösterip şöyle dedi: "Hani burada ihramlıyken gazete okunamaz diye bir bölüm yok. Sen bunu nerden çıkardın. Niye beni hacdan soğutuyorsun.
Ben bilmeyebilirim ama sen bu tavrınla benden de daha cahilmişsin." Bu anlamda sözler söyledi. Deminki adam ise başını öne eğdi, cevap veremedi. Bu arkadaşımız güzel bir hac yapıp geri döndü. O gün şöyle düşünmüştüm; keşke bu gazeteci arkadaş daha önce din ve hac hakkında bilgi sahibi olsaydı.

Camiden soğutan anlayış
Bu hadise ile camiye kısa şortla gelen 8-10 yaşındaki çocuğu camiden kovalayan -iyi niyetli ve saf duygularla dolu- cemaatin tavrı arasında sonuç itibariyle hiçbir fark yoktur. İkisinde de dine zarar var. İkisinde de dinden ve İslâm'dan uzaklaştırma var.
Dine yaranayım derken dine zarar verdiklerinin farkında bile değillerdir belki. Çünkü onlar da dini böyle biliyorlar.

Nihat Hatipoğlu/Sabah