HURRIYET.COM.TR'NİN TİRAJI KAÇ? FATİH ÇEKİRGE AÇIKLADI...

hurriyet.com.tr'nin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge sitenin bugün geldiği noktayı ilginç bir üslupla açıkladı...

MEDYARADAR - Hürriyet gazetesi yazarı ve hurriyet.com.tr’nin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Çekir’ge 4 yıl önce başına geçtiği sitenin şimdiki tirajını açıkladı.

hurriyet.com.tr’nin müthiş yükselişini anlatırken de, sanal dünyanın reel dünyayı nasıl mağlup ettiğini ilginç örneklerle anlattı Çekirge. Buna göre; Hüsnü Mübarek’i, Kaddafi’yi deviren, Esad’ı ise devirmek üzere olan şey internetti. İnternet üzerinden haberleşmeler, yayınlanan fotoğraflar, haberler vs.. "sil" tuşuyla bir devleti yıkmak ya da bir diktatörü devirmek gibi birşeydi Fatih Çekirge’ye göre.

İşte Fatih Çekirge’nin yazısından ilgili kısım...

BİR holdingin başına geçip yönetebilirsiniz.

Bir gazetenin başına geçip yönetebilirsiniz.
Bir siyasi partiyi yönetebilirsiniz?
Bir orduyu yönetebilirsiniz?
Bir sinema filmini yönetebilirsiniz?
Ama bir şey var ki...
Başına oturup yönetemezsiniz...
Sanal dünyadır o... Dijital bir okyanus... Ele avuca sığmaz ve kablosuz bir haşarıdır o.
Pazar günü yazdım:
hurriyet.com.tr Avrupa’nın ilk üçüne yarışıyor artık.
Vuslat Doğan Sabancı 4 yıl önce “Başına geçer misin” dediğinde aylık yaklaşık 3.5 milyon ziyaretçimiz vardı. Türkiye’deki internet kullanıcılarının sayısı ise 10-13 milyon kadardı.
Şimdi 32 milyon kullanıcı var. Kontrolü mümkün olmayan çığ gibi bir büyümedir bu. İnanılmaz bir yükseliş. 32 milyon göz... 32 milyon düşünce ve yorum.
Ve bugün aylık 9.5 milyon ziyaretçiye ulaşan bir de hurriyet.com.tr.
Bütün bunları neden mi aktarıyorum.
Bir tek şey için:
Artık farklı bir dünyada olduğumuzu anlatmak için.

KIRMIZI IŞIK MI DENİZ FENERİ Mİ

Dedim ya; bir devletin başına geçip yönetebilirsiniz.
Ama internetin başına geçip emirle, yasakla yönetemezsiniz. O sanal bilgi ve yorum trafiğinde kırmızı ışık olamazsınız.
O dijital okyanusta olsa olsa bir “deniz feneri” olabilirsiniz.
Yönetmek yerine geliştirebilirsiniz.
Evet geleceğimizdeki dijital dünyadan biz bunu anladık...
Peki ya anlamayanların durumu nedir?
Sanal dünya, reel dünyanın içine öylesine girmiş durumdaki...
Bakın şimdi bunu anlamayanların haline.
Anlı şanlı iktidarları devrilmiş sarayların tozlarıyla örtülüyor.
Arşiv bile olamıyorlar...
İşte Mısır’dan Hüsnü Mübarek...
O küçücük cep telefonlarından dünyaya yayılan sokak görüntüleri...
O sanal okyanusta öylesine dev dalgalara dönüştü ki...
Patlayan “dijital tsunami” gelip Nil kenarındaki sarayını yerle bir etti.
Arşivlerdeki “değişmez kudretli başkan” adı, Google üzerinden “kafesteki hasta adam” görüntüsüne dönüştü.
Sanal dünyanın, reel dünyaya gönderdiği “sil” tuşudur işte bu...
Evet; o dijital dünyayı gerçek dünya gibi yönetemezsiniz artık.
İşte Kaddafi!
Son Albay...
İşte Fas. Cezayir. Tunus. Yarın Arabistan, emirlikler. Devrik diktatörler...
İşte Suriye’den Esad!!!
Şam sokaklarından gelen o dijital görüntüler, milyonlar tarafından izleniyor ve Halep Sarayı’nın bahçesine dalga dalga vuruyor.
Aynı anda, aynı görüntüye bakan o milyonlarca göz...
Milyonlarca mesaj nasıl yönetilebilir ki?
Bugün bu sanal gerçeği anlayanlar o “dijital okyanus”ta özgürce dolaşıyor.
Kimi zaman geceleri bir fener oluyor.
Anlamayanlar ise hâlâ bir önceki “analog yüzyıl”dan kalma alışkanlıkla başa geçip yönetmeye çalışıyor.
Ve kendisini zannettiği o kırmızı ışıkta tıkanıp kalıyor.
Çünkü artık hiçbir diktatör, hiçbir baskı, hiçbir zulüm, reel dünyaya bakan o “sanal göz”den kurtulamıyor.

Fatih Çekirge/Hürriyet