HEDEF GÖSTERMESİNİN, YALANCI İHBARCILIĞININ HESABINI YARGIYA VERECEK! BEKLESİN!

Ruhat Mengi kendisi hakkında kaleme aldığı yazı nedeniyle hangi köşe yazarı ile mahkemede hesaplaşacak?

Yalancı ihbarcılar cenneti!

Hayatımda hiçbir yazısını okumuş değilim, kendisini tanımam bilmem ama bu şahıs STAR gazetesindeki köşesinden beni, hem de yazısının başlığında ismimle “Ergenekon sempatizanıdır” diyerek aklınca ihbar ediyor. Ya da “zemin hazırlıyor”...

Yazısının içinde olanca saygısızlığıyla sanki böyle bir hakka sahipmiş gibi (benzerlerinin sıkça başvurduğu bir yöntemle) benden ilk ismimle “Ruhat şöyle demiş, böyle demiş” diye söz ediyor.

Terör örgütünün son karakol baskınının ertesinde yazdığım ve hükümete de, TSK’ya da “zaman kaybı, karakollarda yeterli önlemleri almamak” gibi konularda yönelttiğim eleştirileri (ki çoğunu her karakol baskını sonrasında tekrarlamışımdır) alıyor, kendince “Tam da şehit kanına ihtiyaç vardı. ‘Yargı bağımsızlığı elden gidiyor’ martavalıyla daha fazla idare edemezsiniz çünkü” gibi acımasız, anlamsız, provokatif anlamlar yüklüyor ve sonunda buyrun size “Ergenekon sempatizanı” yazı.

Aslına bakarsanız “Anayasa değişikliğini desteklemeyenler”in hatta iktidar partisi içinde “8’inci maddeye oy vermeyen milletvekillerinin” de Ergenekoncu ilan edildiği, Tokat saldırısını (PKK kabul etmeden önce) bile Ergenekon’un yaptığı yani “ordunun kendi askerlerini öldürdüğü” imasının yapıldığı, kala kala bir Siirt’teki çocuk tecavüzcülerine Ergenekoncu yakıştırmasının yapılmadığı bir dönemde herkes, her an Ergenekoncu, bu olamıyorsa “Ergenekon sempatizanı” ilan edilebilir. Bunu bilmeyen yok... Onun için de bizler gibi işinden evine, evinden işine giden, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, suçlanabilecek tek bir eylemi, söylemi olmayan, tek amacı mesleğini dürüstçe, en iyi şekilde yapmak olan insanlara da bulaşabilirler ki şimdiye kadar birçok temiz isme çamur sıçratmaya çalışıldı.

Cümleye bakın şimdi, terör önlemlerinin gerektiği şekilde alınmamasıyla ilgili olarak şöyle demişim: “Onlar için varsa yoksa; elde kalan son özgürlük kırıntılarıyla kendini avutanlara, hâlâ ‘bugünkü şartların devam edeceği’ gafletine düşünlere de yakında gerçeği gösterecek Anayasa değişikliklerini ne pahasına olursa olsun bitirmek.”

ÖNCELİK NEYMİŞ?

Tabii cümlenin öncesi de var, onlar alınmamış bu cümle seçilmiş ki anlamı (anlamak için biraz zeka gerekiyor) güvenilir tüm Anayasa hukukçularının açıklayıp durduğu gibi “yüksek yargıyı siyasete bağlayacak değişikliklerin demokrasiyi, özgürlüğü ortadan kaldırabileceği”... Şahıs ise “Şehit kanı gerekiyor di mi” şeklinde bir “kişinin fikri neyse zikri odur” açıklaması patlatmış.

“Ruhat gibi Ergenekon sempatizanları” sorarlarmış; “bu kadar şehit verirken neden Anayasa ile uğraşıyorsunuz” diye... Sorarlar tabii, memleketin en öncelikli meselesi “yargıyı siyasetçilere bağlamak mıdır”, vatanı bekleyen askeri koruyacak önlemleri öne almak mıdır?

Arkasından bir sorumu daha almış;

“Bir önceki karakol saldırısından bu yana hangi yeni imkanlar sağlandı? Neden yine yardım ‘aradan uzun ve çatışmalı bir gece geçtikten sonra’ ulaşıyor?”

Görüldüğü gibi sadece hükümete değil TSK’ya da soruyorum ama önemi yok, şahıs kararlı; “eleştiriyorsan Ergenekon sempatizanısın”... Komedinin böylesi hiç görülmemiştir yani.

Sonra da tüm hukukçuların (ve AB’nin de) eleştirdiği “tutuklamaların ceza gibi uygulanması”na değinmiş, “Ve tabii öte yanda hayatını terör mücadelesine adamış komutanları ‘darbeci-terörist’ muamelesi gören, cezaevlerinde süründürülen morali sıfırlanmış bir orduyla ne kadar terör mücadelesi yapılabileceği meselesi var” demişim.

Tamam işte Ergenekoncusun, Ergenekoncu... Bu konunun dokunulmazlığı var, konuşamazsın...

FAŞİST KİME DENİR?

Bence faşistin önde gideni “ne dendiğini bile anlamadan gazetecilere, herkese canının istediğine ortamdan yararlanarak çamur sıçratan, baskı yapan, etiket yapıştıran”dır. Yargı kararlarını beklemeden (ve en ufak empati yeteneğinden yoksun olarak) henüz tek kesin karar çıkmamış bir konuda insanlara, kurumlara yargısız infaz yapanlardır. (Dikkat; yargı kararı çıktığı zaman yazılmasından değil, yargısız infazdan söz ediyoruz.)

“Kaçma ihtimali yok” denerek tutuksuz yargılanan kuvvet komutanları dururken “hukukta çifte standardı” eleştirmeye bile (Ergenekoncu diyemiyorsa) Ergenekon sempatizanlığı diyebilen, amatör mü profesyonel mi belli olmayan ihbarcılar sardı ortalığı. (Bu jurnalciler Fransız ihtilalinin Fransa’sında sanıyorlar kendilerini...)

Balyoz plânında “stadyumların cezaevi gibi kullanılacağı” şeklindeki dehşet senaryosu bazı kafalarda “masum insanların, toplumda saygın yer edinmiş kişilerin tıkıldığı dev cezaevleri” yarattı galiba...

İlk Abdurrahman Dilipak dillendirmişti, arkası geliyor. Allah herkesi yalancı ihbarcıların iftiralarından, çamurlarından korusun.

Bana neden böylesine kin kustuğunu yazısının son cümleleriyle ele veren bu şahıs “hedef gösterme”sinin, yalancı ihbarcılığının hesabını yargıya verecek. Beklesin!

Ruhat Mengi/Vatan

İŞTE MENGİ'Yİ SİNİRLENDİREN STAR YAZARI HİKMET GENÇ "RUHAT MENGİ ERGENEKON SEMPATİZANIDIR!.." BAŞLIKLI YAZISI...