HARAKİRİ'Yİ NEDEN KAPATTIĞIMIZI KİMSEYE ANLATAMADIK!

Yayına başladıktan 2 sayı sonra aldığı para cezasının ardından kapanan mizah dergisi Harakiri yeniden piyasada.

"Türk halkını tembellik ve maceraperestliğe itmek" gerekçesiyle aldığı para cezasının ardından kapanan aylık mizah dergisi Harakiri yeniden piyasada. Derginin yaratıcılarından Kutlukhan Perker, yeniden doğuş sürecini anlattı.

Aylık mizah dergisi Harakiri’nin geçen sene Mayıs ayında başlayan yolculuğu sadece 2 sayı devam etti. Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun verdiği para cezasının ardından dergi kapandı. Dergiye verilen para cezasının gerekçesi çok tartışıldı. Kurul kararında "İnsanları evlilik dışı ilişkiye özendirmek" ve "Türk halkını tembellik ve maceraperestliğe itmek" ifadelerine yer verilmişti.

Editörlüğünü Kutlukhan Perker’in yaptığı dergi bir yıllık aranın ardından 3. sayısıyla yola devam etme kararı aldı.

Perker, derginin kapanma nedenini yabancılara anlatmakta zorlandığını belirterek, "Maceraperestlik ve tembellik hikayesini anlattık, çok şaşırdı onlar da. Tabii anlatılamıyor. Bizde otobüslerdeki ’bayan yanı’ kavramı gibi anlatamadığımız şeylerden bir tanesi" diyor.

10 yıl Amerika’da çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndünüz ve geçen sene Harakiri’yi çıkardınız. "İnsanları evlilik dışı ilişkiye özendirmek" ve "Türk halkını tembellik ve maceraperestliğe itmek" gerekçeleriyle Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun verdiği para cezası sonrası da kapatma kararı aldınız. Bu sizde hayal kırıklığı yarattı mı?

Dergiyi kapatma kararını biz aldık ama derginin ceza alma nedeni bir hayal kırıklığıydı tabii. Korktuk, "Bu para cezasını ne yapacağız" diye. Mahkeme devam ediyor. Çizerlerimizden Mehmet Ersoy affedildi, Serhat Gürpınar ve Bahadır Boysal’ın mahkemeleri sürüyor.

Bir sene sonra dergiyi yeniden çıkartalım dedik; çünkü güzel tepkiler almıştık. Neden duralım, sıkıntıyı üzerimizden attık. Bir de dergi içinde düzeltmek istediğim şeyler vardı. Çok fazla yazı olduğunu düşünüyordum. Mizah dergisi-edebiyat dergisi karışımıydı. Şimdi daha çok çizgi dergisi olarak çıkacağız.

Harakiri’ye dava açılmasına neden olan karikatürlerden çok daha ’müstehcen’, ’muzır’ karikatürler başka dergilerde de yayımlandı ama dava açılmadı. Neden Harakiri’ye dava açıldı, öğrenebildiniz mi?
Bunu biz de çok düşündük, neden böyle oldu diye. İnsanlar da böyle düşündü, diğer dergilerdeki arkadaşlar da bize destek oldu. Penguen, Harakiri’nin kapanmasını kapak yaptı. Herkes merak etti, anlamadık; hâlâ da bilmiyoruz. Birileri ihbar etti deniyor. İhbar üzerine bakılıp, onun üzerine gidilebiliyor. Neden başka şeyleri ihbar etmiyorlar da Harakiri’yi ihbar ediyorlar. Politik tarafı ağır basan bir dergi de değil.

Harakiri kapandıktan sonra ABD’ye gittiniz mi? Orada Harakiri’nin kapanması nasıl karşılandı?
ABD’ye kısa süreliğine tatil için gittim ama Harakiri söz konusu olmadı. Ama yurtdışından röportaja geldiler. BBC’den, Fransa, Almanya, Hollanda’dan... Onlarla konuştuk, çok merak ettiler durumu. Yabancılar buraya geldiği zaman bütün mizah dergilerine baktılar. Hollanda’da Türk Çizgi Festivali yapıldı, bir de dergi hazırladılar. Onlar da geldiğinde Harakiri’nin en iyi dergi olduğunu düşündüler. Niye kapandığını anlamadılar. Maceraperestlik ve tembellik hikayesini anlattık, çok şaşırdı onlar da. Tabii anlatılamıyor. Bizde otobüslerdeki ’bayan yanı’ kavramı gibi anlatamadığımız şeylerden bir tanesi. Durum çok ilgilerini çekti, anlatabildiğimiz kadar anlattık.

Bir yıl aradan sonra yeniden çıkıyor dergi. Yeni, sürpriz isimler var mı?
Bülent Arabacıoğlu, yaklaşık 20 sene sonra “En Kahraman Rıdvan”ı çizdi. Bu sayı iki ay piyasada kalacağı için “En Kahraman Rıdvan”ın ilk defa başlayıp biten bir hikayesi olacak. Sonraki sayılarda devam eden öyküleri olacak. Cengiz Üstün de Harakiri’de. Ege Görgün, tersninja.com’u aynı isimle dergiye taşıdı. Harakiri ilk çıktığında bizimle başlayan, yetiştirdiğimiz, bir yıldır Leman’da çizen isimler de Leman tecrübesini yaşamış olarak dergideler.

Bülent Arabacıoğlu uzun yıllardır çizmiyor, nasıl ikna ettiniz?
Her zaman söylüyorum benim hayatımda iki tane çok önemli Türk çizer var. Birisi Bülent Arabacıoğlu, diğeri de Kemal Aratan. Bülent Arabacıoğlu, hem Türkiye için hem de benim kişisel tarihim için çok önemli bir çizer. Bülent Ağabey’i, ikna etmek için elimizden geleni yaptık; çaylar, kahveler, yemekler... Mizah dergisi, özellikle de Gırgır geçmişinden gelen insanların tuhaf bir kardeşlik bağı var. Bir aile hissi, bir ağabey-kardeş, büyükten küçüğe geçme, bir şeylerin ustadan çırağa geçmesi hali çok fazla var. Dolayısıyla aynı şey için hepimiz bir anda heyecanlanıyoruz ve aynı reflekslere sahibiz. Ben Bülent Ağabey’i görüp nasıl heyecanlanıyorsam o da böyle bir dergiyi duyduğu zaman heyecanlanıyor. Hepimiz ortak heyecanı paylaşıyoruz, biraz da o yüzden sanırım Bülent Ağabey dergide olmayı kabul etti. Derginin ilk iki sayısını görmüş ve kaliteli bulmuştu. Dergide de bulunmaktan hoşlanacağını söyledi. Şansımız yaver gitti ve onu da dahil etmiş olduk kadroya.