HANGİ YAZAR HAŞMET BABAOĞLU VE OKAN BAYÜLGEN'İ YERDEN YERE VURDU?

Bedava kalınan oteli haber yapmak, köşede yatak reklamı yapmak gazetecilik, Ayşe'nin ki rezillik öyle mi?

Bunu söylemekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim: Basında başarının tek ölçüsü konuşulmak, kendinden konuşturmaktır. Ayşe Arman’ın yıllardır rakipsiz olmasının ve zirvede tek başına durmasının tek sebebi istikrarlı bir şekilde inandığı bu ilkeye göre gazetecilik yapmasıdır.

Ancak onun en büyük özelliği kendini konuşturmak kadar yaptığı işlerin de konuşulmasıdır. Şöhretinin altını her zaman gazetecilikle doldurur.

Bu haftaki Eren Talu söyleşisi de gündemi belirledi; mükemmel bir gazetecilik örneğiydi.
Medyada bir ’yapan adam’ vardır, bir de onun üzerinden şöhret sağlamaya çalışan ve hiçbir şey yapmayıp sadece konuşanlar.

Haşmet Babaoğlu işte böyle bir ’konuşan adam’dır. Ege köylerinde mükemmel domatesin arayışının ötesinde bir gazeteciliği olmayan bu isim son zamanlarda çok agresif, çirkin bir ton belirledi. Sanırım ilerleyen yaşı ve yitirilen şöhretinin intikamını almak istiyor; bilemiyorum, bu konularda başvurulacak adres belli: Psikoloji bilimi.
Neyse...

Ayşe Arman’ın söyleşisi için ’rezillik’ demiş dün. Vay be!
Bedava kalınan otelleri tanıtmak, köşede yatak (evet bildiğimiz yatak) reklamı yapmak, magazin aşklar yaşayıp magazine düşman olmak gazetecilik de Ayşe Arman’ınki rezillik öyle mi...

Kızarmış ekmeklere zeytinyağı damlatmakla genç sevgiliye hayatı öğretmek arasında ne zaman kendi kendisini gazetecilikte ’onay mevkii ’ne atadı; haberim yok.
Boş laftan öte bir değeri yok söylediklerinin.
Ayşe Arman’ın söyleşisi sadece bir özel hayat deşifresi değil, günümüzde bir evliliğin, üstelik kendilerini ’modern, örnek ve simge’ olarak gösteren bir çiftin ilişkisinin bile nasıl çürüyebildiğinin, bireysel ve toplumsal yozlaşmanın boyutlarının göz önüne sermesi açısından örnekti. Sosyolojik bir inceleme konusu hatta...
Ve de sonuna kadar haber.

OKAN BAYÜLGEN SINIFTA KALDI
Söyleşinin çıktığı pazar günü bir gelişme daha oldu. Ayşe Arman’ın Eren Talu’yla patlattığı söyleşinin akşamında Defne Samyeli televizyonda canlı yayına konuk oldu.

’Medya Kralı’ programının sunucusu Okan Bayülgen zeki bir adam ve ’doğru zamanlama-iyi rating’ hesabını iyi biliyor. Programın açılışını Defne Samyeli’ye yıktı, dişe dokunur hiçbir şey konuşmadı, hiç merak edilen konulara girmedi, ama bu arada beklentileri de diri tuttu.

Programının bir saati tamamlandığında haber çıkmayacağı anlaşıldı; izleyici ustaca oyalanmış ve rating toplanmış ama bu arada.
Ancak aynı program Bayülgen’in tüm yayıncılık itibarını da sıfırlandığı bir andı. Defne Samyeli’yle belli ki daha önce anlaşılmış, programa da çıkması için ’o konulara girilmemesi’ garantisi verilmiş.

’Bu bir şov programı’ diye geçilemez. Zira Okan Bayülgen’in o programdaki misyonu medyanın nabzını tutmak, konuşulanları, medya gündemini ekrana taşımak. Kendisinin yetersiz kaldığı anlarda devreye girmek için ’özel hayatlara’ merakıyla bilinen bir gazeteci de stüdyoda hazır tutuluyor.

Defne Samyeli başka bir gün herhangi bir konuk olabilir ama pazar gecesi ’haber’di. Dahası, Bayülgen sık sık medyaya akıl veren, habercilik öğretmeye soyunan, ahkam kesmeyi seven biri. Ayağına böyle bir top geliyor ve taca atıyor.

Sadece ’Bu söyleşi hakkında ne diyeceksiniz’ deyip konuğundan ’Ben o konuda konuşmak istemiyorum’ yanıtını almış olsa bile işini yapmış olacaktı. Yıllarca haber sunuculuğu yapmış, hatta spikerlikle yetinmeyip kendisine ’editör’ titrini uygun görmüş Defne Samyeli farklı mı davranırdı? Hatta mükemmel bir canlı yayıncı olduğu için çok da iyi idare eder, konuyu istediği gibi çevirirdi de.
Peki neden Okan Bayülgen gündemin en sıcak konuğunu alıp gündem hakkında hiç konuşturmadı?

Çünkü haberi bilmiyor, haberi görmüyor, okuyamıyor. Haberin kıyılarında gezinirken devreye haber kurallarının girmesi gerektiğini kavrayamıyor. Kendisi o kadar çok konuşuyor ki soru sormasını, yanıt almasını, konuşturmayı önemsemiyor.

Meğerse Haşo’yla tek ortaklıkları aynı kıza aşık olmaları değilmiş; ikisi de haberden anlamıyormuş.

Oray EĞİN / AKŞAM