HANGİ GAZETECİLER TODAY'S ZAMAN'DA YAZIP CEMAATTEN PARA ALIYOR?

Yıllarca Washington'da çalışan gazeteci Yılmaz Polat'ın kitabındaki müthiş iddialar!

Yıllarca Washington’da çalışan gazeteci Yılmaz Polat’ın çok ilginç bir kitabı çıktı, bugünlerde onu okuyorum. ’CIA Pençesinde Açılım’ Amerikan-Türk ilişkileri hakkında pek çok yeni bilgi aktarıyor. İçlerinde gazetecilerle de ilgili önemli notlar var. *

Kitapta görünce fark ettim, daha evvel dikkatimden kaçmış. Bir süre önce Today’s Zaman gazetesini temsilen bir ekip Amerikan başkentine gitmiş ve çeşitli temaslarda bulunmuş. Pentagon, Dışişleri Bakanlığı, Brookings Institute gibi kurumları ziyaret eden Today’s Zaman ekibi Amerikan yönetimine Obama yönetiminin Ergenekon davasına karşı sessizliğinden duydukları rahatsızlıkları iletmişler. Aynı zamanda Türk Ordusu’ndan da şikayetçi olmuşlar meğerse...

Haber Zaman’da ’ABD Hükümeti çok güzel ağırladı ekibimizi’ şeklinde verilmiş.
Today’s Zaman’ı temsil eden ekipte başka gazetelerde çalışmalarına rağmen bu gazeteye yazı yazan isimler de var.

Zaten ne ilginç ki Today’s Zaman başka gazetelerde yazan isimler için ’çatı’ görevi görüyor uzun zamandır. Bu gazetenin kadrosu epey bir zamandır takibimde.

Mesela Taraf’tan üç yazar aynı zamanda Today’s Zaman’a da yazıyor: Etyen Mahçupyan, Emrullah Uslu ve gazetenin Ankara temsilcisi Lale Sarıibrahimoğlu...

Bir süre önce resmi görevinden dolayı Sabah’tan ayrılan İbrahim Kalın da ne hikmetse Today’s Zaman’daki yazılarını kesmedi.

Bir ara Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru da bu gazetede yazıyordu ayrıca.

Ayrı kurumlar, ayrı patronajlar ama buralarda çalışanlar ayrıca tek bir gazeteye de ek iş yapıyor! Cemaat çatısı altında birleşiyorlar.

Bu cemaatin kendisine maaşla bağladığı isimlerin gazete ayağı. Ayrıca çeşitli televizyon kanallarında program yaptırılan, bir şekilde elde tutulan o kadar çok gazeteci var ki. Saymaya kalksam sayfa yetmez.

O kadar çok televizyon kanalı, o kadar çok televizyon türedi ki... Cemaat kendisine yakın bulduğunu, biat edeni hemen buralardan bir yere yerleştirerek ödüllendiriyor.
Karşılığında da demek ki belli hizmetler alıyor...

Baksanıza, lobi faaliyetlerinde gönüllü olarak katılıp Türkiye’yi Amerikan yönetimine bile şikayet ediyorlarmış.
*CIA Pençesinde Açılım: Kirli Oyunun Gizli Belgeleri, Yılmaz Polat, Ulus Dağı Yayınları, 118 sayfa

Okan kendini kandırıyor
Yok efendim kendi gündemi varmış da... Üniversiteli gençler magazinden sıkılıyormuş... Gazetelerde çıkan haberleri kimse takip etmiyormuş... Böyle birtakım safsatalarla Defne Samyeli’yi en gündemde olduğu gün yayına alıp hiçbir şey sormama ayıbını örtmeye çalışıyor Okan Bayülgen...

Neden bu palavra bahanelere sığınıyor ki...
Palavra, işte belgesi...
Kendisinin en önem verdiği kaynak sözlükler değil mi? Bütün kariyerini ’Aman sözlüklerde aleyhimde bir şey çıkmasın’a göre ayarlamadı mı? Sabahlara kadar İnternet sözlüklerini okuyup ’nabız’ tutmuyor mu?
Ayşe Arman’ın Eren Talu röportajının yayınlandığı gün herkes bu konuyu nasıl konuşuyorsa, sözlüklerde de gündem buydu... Hatta bir yazar Defne Samyeli’nin hakkında bir sürü şey yazıldığını görünce ’Başına bir şey mi geldi, diye düşündüm’ diye yazmış!
Aynı gece Okan Bayülgen’i programında da ’izleyici kitlesi’nin yazdığı bütün entry’lerde merak edilen tek konu Samyeli’nin evliliğiydi...
Açıp sözlüklere bakabilir... İzleyicisinin gündemini madem oralardan tutuyor.
Okan Bayülgen sanırım çocuk kandırdığını düşünüyor ama en çok kendisini kandırıyor.

Medyada ilk tasfiye
Beklenen biraz gecikmeli de olsa oldu... Gecikme dediğim bir 10 yıl kadar! Bu 10 yılda ne gazetecilik zaafları yaşandı, kimlerin ahı alındı, vakit kaybedildi, haberle beraber çok prestijli bir marka da öldürüldü ve yanlıştan sonunda dönülmeye karar verildi...
Ölen Radikal gazetesi, sorumlusu ise yayın yönetmeni İsmet Berkan’dı. Sezen Aksu’nun konserleri, Türkbükü’nde yazları kiralanan evler, çocuğunun Amerika’daki doğumu gibi işlerle ilgilenmekten bir türlü yayın yönetmenliği yapamadı... Ama koltuğunu tam 10 sene korudu: Kendisini unutturarak.

Yılın 300 günü tatil yaptığı için, hiç kimse onu görmüyordu, hiç kimsenin de aklına gelmiyordu doğal olarak!
Ve gazetede yaşanan bütün büyük krizlerde, atlanan haberlerde, yayınlamaması gerekip yayınlanan yazılarda, Adnan Hoca’cıların verdikleri ilanlarda; bütün skandallarda tek bir açıklaması oldu: ’Benim haberim yok.’

Eylülden itibaren böyle bir Radikal de yok... İsmet Berkan da yok... Doğan Grubu, yeni yapılanma çerçevesinde İsmet Berkan’ı görevden aldı. Radikal’i Referans’la birleştirip başına Eyüp Can’ı getirdi; umut verici bir ’Beyaz Türk’ gazetesi olması için çalışılıyor.
Berkan’a da yazarlık teklif edilmiş ama o ’kabul etmemiş...’ Son dakika kahramanlığı galiba...

Etse ne olur, etmese ne olur... Yazsa ne olur, yazmasa ne olur... Son 10 yılda yazdı da bir işe mi yaradı, bir yerde tartışıldı, alıntılandı, birinin ufkunu açtı, bir kıymete mi bindi yazıları sanki...
Umarım bundan sonraki yolculuğu ’Ergun Babahan gezegeni’ olur.

Oray EĞİN / AKŞAM