“Göktaş’ın yakalanamamasında İstanbul Emniyeti etkili oldu”

T24 yazarı Tolga Şardan bugünkü (6 Eylül) yazısında Levent Göktaş’ın Türkiye’de geçirdiği üç ay boyunca neden yakalanamadığını sorduğu bir Adalet Bakanlığı yetkilisinin değerlendirmesini aktardı.

Gazeteci Tolga Şardan, Levent Göktaş’ın gözaltı kararını öğrenip kaçtığı günden bu yana geçen üç ay boyunca neden yakalanamadığını anlattığı bugünkü (6 Eylül) yazısında şimdiye kadar ortaya çıkmayan yeni ayrıntılara yer verdi. Levent Göktaş, kaçtığı Antalya’da hakkında soruşturma başlatılan bir polisin kayınvalidesinin evinde, Antalya’dan İstanbul’a döndükten sonra da berberinin evinde kalmış.

Tolga Şardan’ın yazısı şöyle:

Büyüteç okurları, Hablemitoğlu dosyasının önemli şüphelilerinden TSK Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) eski mensubu Göktaş’ın “neden yakalanamadığı” konusundaki yazıları anımsayacaktır.

Birkaç cümleyle özetlemek gerekirse; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma çerçevesinde aranan ÖKK’dan ihraç Gökhan Nuri Bozkır’ın Ukrayna’dan Türkiye’ye gelmesi sonrasında Göktaş’ın adı dosyaya girdi.

Ardından 8 Haziran’da başlatılan operasyonda, gözaltı listesindeki şüpheliler tek tek yakalanmasına karşın, sadece Göktaş yakalanamadı.

Savcılığın gözaltı işlemi yapılması talimatını verdiği Ankara ve İstanbul Polisi, Göktaş’ı elinden kaçırdı.

Siyaset ve emniyetin yanında çok geniş çevresi olan Göktaş’ın kayıplara karışması sonrasında “köstebek” şüphesi ve firarda yaşananlar gündeme geldi.

İşin içine Sezgin Baran Korkmaz’la yaşadığı ticari sorunun çözülmesinde Göktaş’ı avukat olarak görevlendiren ünlü iş insanı İnan Kıraç girdi. Kaldı ki; Göktaş, firardan önce en son Kıraç’a ait holding binasında görülmüştü. Savcılığın holding binasında yaptırdığı aramada Göktaş’ın izine rastlanamadı.

Eldeki verilere karşın Göktaş’ın bir şekilde izini kaybettirmesi “polisin ihmali” ve “adliye veya polisten bilgi sızdığı” iddialarının güçlenmesine neden oldu.

Kaçak göçmenlerin kazası

Nihayetinde, Göktaş’ın yasadışı biçimde girmeye çalıştığı Bulgaristan sınırında yakalandığı geçen hafta ortaya çıktı.

Güçlü bilgilere rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yönetimindeki Türk Polisi ve Jandarması’nın üç ay boyunca yakalayamadığı Göktaş’ı, Bulgar Sınır Polisi henüz sınırdan girişi sırasında enseledi.

Göktaş’ın yakalanmasının perde arkasını soruşturmayı başından itibaren yakından takip eden T24’ten Asuman Aranca kaleme aldı.

Bu konuda ulaştığım bilgileri aktarayım.

Göktaş’ın Bulgaristan’ın Türkiye sınırındaki Svilengrad ilçesinde yakalanmasında büyük şanssızlık yaşandı!

Şöyle ki; AB üyesi olduktan sonra Bulgar yönetimi sınırın kendi tarafından yasa dışı geçişlere karşı eskiye göre daha yoğun önlem alıyor. Ayrıca, ağustosta Burgas’ta içinde kaçak göçmen bulunan bir otobüsün karıştığı trafik kazasında iki polisin yaşamını yitirmesi üzerine Bulgar yönetimi sınır hattındaki güvenlik birimlerinin yöneticilerini görevden alarak yenilerini atadı.

Görev değişikliğiyle birlikte Türkiye sınırından kaçak geçişlerin önlenmesine ağırlık verilmesi, Kapıkule’ye 6 kilometre mesafedeki Slivengrad bölgesinde etkili oldu.

Yakalanmadan bir hafta kadar önce Bulgaristan’a kaçan Göktaş işte bu yoğun önlemlere takıldı.

Türkiye’de yakalanamadı, Bulgaristan’da enselendi

Sonrasında gelişen süreçte MİT’in bilgisi oldu. Bilginin Adalet Bakanlığı’na ulaşmasıyla birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden Göktaş’ın Bulgar makamlarınca serbest bırakılarak bir kez daha kayıplara karışması olasılığını ortadan kaldırmak amacıyla Interpol’ün kırmızı bülteni çıkartıldı.

Dolayısıyla Göktaş, Bulgaristan’da yakalanıncaya kadar Türk güvenlik birimlerini atlatmayı başardı.

Türkiye sınırları içinde Göktaş’ın neden yakalanamadığının yanıtı, önümüzdeki süreçte belki yapılacak başka bir soruşturmayla gün yüzüne çıkacak. Belki de Türkiye’ye getirilmesi halinde Göktaş, cinayet yargılaması sırasında bağlantıları hakkında bilgi verecek.

Emniyet kaynaklarından aldığım bilgiye göre savcılık, gelecekte ortaya atılabilecek “ihmal” iddialarını hesap ederek Göktaş’ın geriye dönük bıraktığı izleri birer birer topladı. Kayıtlar, belgeler, yazışmalar ve bilhassa MOBESE’ler başta olmak üzere kamera kayıtları Ankara’ya getirildi.

Göktaş konusuna devam ederken, birbiriyle bağlantılı anekdot aktarayım.

Antalya ve İstanbul’da saklandığı evler

Göktaş’ın daha ilk aşamada İstanbul’dan Antalya’ya kaçtığında kendisine yardımcı oldukları gerekçesiyle haklarında adli soruşturma başlatılan iki kişi vardı.

Bunlardan birisi emekli polis olan A.G. idi. Ankara’dan gelen bilgi üzerine Antalya Emniyeti, verilen adreste arama yaptı ancak Göktaş’ı yakalayamadı. Antalya’da 6 aylık villa kiralamasına karşın söz konusu evde kalmayan Göktaş’ın, emekli polis A.G.’nin kayınvalidesinin evinde kaldığı belirlendi.

A.G.’nin kendi evinde yapılan arama sırasında A.G.’nin çocuğunun anneannesinin evine giderek yaşananları anlatması üzerine Göktaş, kaldığı evi terk etti. İkinci eve yapılan baskında da Göktaş bulunamadı.

Sürecin devamında İstanbul’a gelen Göktaş bu kez berberi C.D.’nin evinde geceledi. Birkaç gece berberinin evinde konaklayan Göktaş, sonrasında bilindiği üzere Kıraça Holding binasına girdikten sonra sırra kadem bastı.

Göktaş’ın Bulgaristan’da yakalandığı sırada (üzerinde) bazı telefon numaralarının yazılı olduğu kağıt parçasının bulunduğu ifade ediliyor. İstanbul’dan ikinci kaçışından sonra cep telefonunu tamamen kapatan Göktaş’ın başkasına ait telefonu kullanarak iletişim sağladığı belirtiliyor.

Bu arada Adalet Bakanlığı’ndan görüştüğüm bir kaynak, Göktaş’ın yakalanamaması konusunda İstanbul Emniyeti’nin etkili olduğunun değerlendirildiğini aktardı. Aynı kaynağım, İstanbul Emniyeti’nin yeterince olayın peşine düşmediğine dikkat çekti. Kaynağım, emniyet birimleri arasında koordinasyon eksikliğinin görüldüğünün altını çizdi.

Göktaş’la ilgili artık uluslararası hukuk süreci başlatıldı. Bulgaristan Göktaş’ın Interpol üzerinden iade edilmesini sağlayacak yargılamayı başlattı. Bu yargılama beklendiği gibi kısa sürede tamamlanamayabilir.

Bakarsınız Bulgaristan, Türkiye’nin gönderdiği iade evrakındaki bilgi ve belgeleri yeterli görmeyip Göktaş’ı salıverir. Az da olsa öyle bir olasılık var. Zaman içinde görülecek ne olduğu?

Geldiğinde vereceği ifadeler, anlatacakları bazılarını uykusuz bırakacak zannımca.