Gazeteci ille de arkadaşını arkadan vurmalı mıdır?

Sabah yazarı Mehmet Barlas, gazetecilerin birbirlerini arkadan vurmasını köşesine taşıdı..

Gazeteci ille de arkadaşını arkadan vurmalı mıdır?

Bizim mesleğin bazı eski mensupları "Gazeteci ile arkadaşlık bir numara küçük ayakkabı giymeye benzer, arkadan vurur" diyerek kendi dünya görüşlerini gazeteciliğe mal etmeye çalışırlar.

Oysa sade gazeteciler için değil herkes için "Arkadaşlık" siyasi görüş farklılıklarının, çıkar hesaplarının ve her türlü durumun ötesinde tutulması ve korunması gereken bir değerdir ve bir nimettir.
Sadece konjonktüre ve çıkarlara bağlı olarak sürdürülen beraberlikleri, bazen arkadaşlık zannedenler vardır. Hatta ticari ortaklıklara da arkadaşlık şeklinde bakanlar bile bulunabilir.

Bir siyasetçi ile bir gazeteci arkadaş olabilirler. Bu arkadaşlıkta gazeteci siyasetçiden özel haber, siyasetçi de gazeteciden destek bekleyebilir. Ama bu beklentiler gerçekleşmediği ve siyasete bakış açıları farklılaştığı zamanlarda da, eğer arkadaşlık varsa, kimsenin kimseyi arkadan vurması gerekmez.
İyi arkadaşlar da birbirlerini eleştiriler, hatta kavga da edebilirler.

Ya hiç arkadaşınız yoksa...
Önemli olan arkadaşlardan birinin diğerini "Üstün" ya da "Patron" olarak görmemesidir. Bütün mesele de "Arkadaşlık" denilen ve çok zor sahip olunan o özel ilişkinin kıymetini bilmeye bağlıdır... İnsan hayatındaki o dönüm noktası gelip çattığı ve kişi "Benim gerçek arkadaşım kimdir" diye kendi kendine sorup "Meğer hiç arkadaşım yokmuş" cevabını aldığı zaman, o güne kadar geçen zamanın boşa harcandığı ortaya çıkıvermez mi?
Arkadaşlık zannedilen birlikteliklerin gerçek olanlarını sahtelerinden ayırıp süzmek için sayısız fırsatlar çıkar hayatta... İktidar sahiplerinin güçsüz oldukları dönemde çevrelerinden uzaklaşanları görebilmeleri, varlıklıların yoksullaştıkları zaman yalnızlığa gömülmeleri aslında bu süzmeyi yapabilmek için doğan fırsatlardır.

Arkadan vurmak
Veya "Can dostu" sandığınız arkadaşlarınızın çıkar hesabı devreye girdiğinde sizi arkadan vurmaları da, gerçeği görebilmeniz için yaratılmış fırsatlardandır. Bu fırsatlardan istifade ederek çevrelerindeki insanları doğru değerlendirebilenler, daha sonraki yaşamlarında daha az hata yaparlar.
Uzun gazetecilik yaşamımda da, kendi hayatımda da, bu durumlara defalarca tanık oldum. Ama gerçek arkadaşların hangi meslekten olurlarsa olsunlar birbirlerini arkadan vurmayı denediklerini hiç görmedim. Ve insanın o zor bulunan "Gerçek arkadaş"ı bulup sonra da kaybettiği zaman, kendini ne kadar yalnız ve çaresiz hissettiğini de çok iyi biliyorum.
Kaybettiğim bu gerçek arkadaşlardan biri olan Eser Tümen'in adını bugün yeniden bir ödül töreni vesilesiyle anıyorum.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN