Gazeteci Arzu Yıldız'dan bomba Mehmet Ağar iddiası; dokunan yanıyor!

Gazeteci yazar Arzu Yıldız, bir dönemin kara kutusu Mehmet Ağar'ın birileri tarafından nasıl korunduğunu anlattı.

Taraf gazetesinden Türkiye gazetesine geçen ancak yaşanan bazı sorunlar nedeniyle geçtiğimiz hafta istifa eden Gazeteci-Yazar Arzu Yıldız, Taraf'tan ayrılan yazarların kurduğu Serbestiyet.com sitesinde Ağar ile ilgili bomba gibi bir yazıya imza attı.
 
Arzu Yıldız yazısında bir dönemin karakutusu Mehmet Ağar için yargı tarihinde ilk kez kişiye özel nasıl  kararlar alındığını, tekrar cezaevine girmesi gereken Ağar'ın nasıl kurtarıldığını ve ona dokunan savcıların nasıl görevden alındığını anlattı.
 
İşte Arzu Yıldız'ın Mehmet Ağar'a nasıl dokunulamadığını anlattığı o yazısı...
 
Eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, 1993 yılında faili meçhul cinayete kurban giden Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın cinayetiyle ilgili önümüzdeki günlerde  Ankara 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. ‘Suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütün faaliyetleri çerçevesinde taammüden adam öldürmek’ ile suçlanan Ağar hakkında, Susurluk kazasıyla ilgili Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ise 15 Eylül 2011 günü ‘Cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak’ suçlamasıyla 5 yıl hapis cezası verilmişti.
 
Söz konusu kararı veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin CMK.250. Maddesiyle Yetkili Başkanı Hasan Şatır’ın yetkileri bu karardan kısa bir süre sonra Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından alındı. Ağar, beş yıllık hapis cezasının indirimlerini düştükten sonra kalan iki yıllık bölümünü yatmak üzere Adalet Bakanlığı’nın kendisine özel cezaevi arama gayretleri sonucunda Aydın Yenipazar Cezaevi’ne gönderildi.
 
Önce hâkim sonra savcı
 
Bu hapis kararından yedi ay önce (24 Şubat 2011), Ankara’da faili meçhul cinayete kurban giden Avukat Yusuf Ekinci’nin ailesinin Ağar hakkındaki suç duyurusu üzerine dönemin CMK. 250.Maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, soruşturma başlatmıştı. Savcı Yüksel, soruşturma kapsamında eski özel harekâtçılar Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ahmet Demirel, İbrahim Şahin, Enver Ulu, Ayhan Özkan, Uğur Şahin ve Ercan Ersoy’un şüpheli sıfatıyla ifadelerini aldıktan sonra özel harekâtçı polislerin tamamı nöbetçi ağır ceza mahkemelerince tutuklandı.
 
90’lı yıllarda işlenen tüm faili meçhul cinayetleri Yusuf Ekinci cinayetiyle birleştiren Savcı Yüksel, dosyayı hayli ilerletmiş soruşturmanın sonuna yaklaşmıştı. İddianamenin taslağı dahi hazırdı. En son tepedeki isimleri dinleyecek, 2012 yılı başında ise iddianamesini mahkemeye sunacaktı.  Savcı Yüksel, 29 Kasım’da eski MİT Kontr-terör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ü gözaltına aldırttı. Eymür sorgusunda Ağar’ı suçlarken mahkeme denetimli serbestlikle Eymür’ü serbest bıraktı. Eymür ifadesinde cinayetlerden Ağar’ın bilgisi olduğunu iddia ediyordu. Eymür’ün, Ağar’ı suçlayan ifadelerinin gazetelerde yer almasının ardından 2 Aralık 2011’de Mehmet Ağar bir basın toplantısı düzenledi.
 
Ağar toplantıda gazeteci Uğur Mumcu cinayetinin ardından sarf ettiği belirtilen ‘bir tuğlayı çekersem bütün duvar yıkılır’ sözlerini hatırlatır şekilde “Kusurlarımız olmuştur, bilerek değildir. Hizmet kusurudur, ben de konuşmak istiyorum, çok doluyum ama susuyorum” açıklamasında bulundu. Ağar’ın bu açıklamasından 10 gün sonra faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Ayhan Çarkın ve Ercan Ersoy dışında tutuklu bulunan tüm özel harekâtçı polisler tahliye talebi olmaksızın ve aylık tutukluluk incelemesine üç gün kala nöbetçi mahkemece serbest bırakıldı. 2011 yılı sonunda da muhtemelen Ağar’ı gözaltına alarak sorgulamaya hazırlanan savcı Hakan Yüksel’den soruşturma dosyası alındı, dosya kozmik oda ve 28 Şubat soruşturmasını yürüten Savcı Mustafa Bilgili’ye devredildi.
 
Spor savcılığına getirildi
 
Önce elinden faili meçhul cinayetler dosyası alınan Savcı Yüksel’in bu olaydan birkaç ay sonra ise yetkileri alındı ve spor savcılığı görevine getirildi.
 
Dosyanın yeni savcısı Bilgili, o dönemde 28 Şubat soruşturmasına başladığı için faili meçhul cinayetlerle ilgili dosyayı geri plana attı. 28 Şubat soruşturması tamamlanınca da ilk işi bu dosyaya bakmak oldu. Bilgili, soruşturmanın zaman aşımına uğramaması için ilk olarak Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın’ın ölümüyle ilgili Mehmet Ağar, Korkut Eken ve İbrahim Şahin’in de aralarında bulunduğu özel harekâtçılar hakkında ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ istemiyle dava açtı.
 
Davanın açılması, Aydın Yenipazar’da bir yıl hapis cezasını çektikten sonra geri kalan bir yıllık cezası için denetimli serbestlikten faydalanarak dışarı çıkan Ağar’ı yeniden cezaevine girme tehlikesiyle karşı karşıya getirdi. Denetimli Serbestlik Yasası, bu yasa kapsamında serbest bırakılan şüpheli hakkında yeni bir soruşturma açılması halinde infazının kaldırılmasını hükmediyordu.
 
Tam da bu esnada, her kritik süreçte ‘ben de çok doluyum susuyorum’ tarzında açıklamalarda bulunan Ağar sessizdi. Sessizliği bozan gazeteci Ertuğrul Özkök oldu. Özkök, köşesinde Ağar’ın yargılanmasıyla ilgili şu ifadeleri kullanıyordu: “Susurluk dediniz yatırdınız, yıllarca yargıladınız. Yattı çıktı. Ağzını açıp tek kelime konuşmadı. Konuşsa belki dünün, bugünün, hatta yarının siyasetçisi de yargılanacak.” Özkök’ün yazısından sonra yasalar gereği cezaevine girmesine kesin gözle bakılan Ağar hakkında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi bir ilke imza attı ve infazın durdurulmasına karar verdi. Ayrıca Ağar’ın avukatının yaptığı itirazı da Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirmesi gerektiğini belirtti.
 
Yargıda bir ilk
 
Burada önemli olan Ağar’ın cezaevine girmemesi değil, yargı tarihinde ilk kez bu kararın Ağar için uygulanmış olmasıydı; tıpkı ona özel cezaevi aranmasında olduğu  gibi.
 
Ağar ile ilgili yaşanan gelişmelerin ardından insan şu soruların cevaplarını aramadan edemiyor: “Aynı durumda olup, infazı yanan ve cezaevine dönen mahkûmların suçu ne? Yargının eşitlik ilkesi nerede? ”
 
Ve son olarak adliyede kimsenin haberdar olmadığı son gelişmeyi de ben söyleyeyim. Savcı Mustafa Bilgili’nin Ağar hakkında Mecit Baskın cinayetiyle ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açmasının ardından, faili meçhul cinayetler soruşturması geçtiğimiz haftalarda Bilgili’den de alındı. Soruşturma üçüncü yılında üçüncü savcısına, Savcı Sadık Bayındır’a verildi. Bakalım Savcı Bayındır dosya ile ilgili gereğini yapınca yargı ne gibi gelişmelere tanık olacak?..