Fuat Oktay: Kılıçdaroğlu'nun milliyetçiliği, mevsimlik bir tutku

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Millet İttifakı'nın ikinci tur öncesinde söylem değiştirmesinin sorulması üzerine, "Kılıçdaroğlu'nun milliyetçiliği, mevsimlik bir tutku" ifadelerini kullandı.

Haber Global’de Ankara Haber Müdürü Erdinç Özyılmaz’ın sorularını cevaplandıran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Oktay "Önümüzdeki 10 gün boyunca Sayın Kılıçdaroğlu'nu milliyetçi olarak görebilirsiniz. Kılıçdaroğlu'nun milliyetçiliği, mevsimlik bir tutku" dedi.

İşte Fuat Oktay'ın yaptığı açıklamaların detayları:

Türkiye Yüzyılı diye yola çıktık. bugüne kadar inşa ettiğimiz altyapının üzerinde dünyada sözü geçen, her türlü bölgesiyle alakalı senaryoların oluşturulmasında kendisine danışılmadan, müdahil olmadan hiçbir şeye müsaade etmeyecek güçlü Türkiye mottosuyla yola çıktı. 19 Mayıs bizim için başka bir anlam ifade ediyor.

14 Mayıs'ta milletimiz net bir mesaj verdi, yeni yüzyılda sizinle yürümeye varız, dediler. tercihini net bir şekilde ifade ettiler, Erdoğan'ı açık ara farkla seninle durmak yok yola devam demek istiyoruz, demiştir.

Asla rehavete kapılmadık, 28 Mayıs günü henüz gelmedi, o güne kadar rehavet yok farkındayız. Nihai karar henüz verilmedi. Son birkaç gündür de seçmenimiz bizi uyarıyor, rehavete kapılmayın diye. Seçmenimizle çok daha yakınız, birlikteyiz. Sorunlarına, dertlerine çözüm üretmeye çalışıyoruz.

Gerçeklik değil algı üzerinden bir kampanya yürüttüler. İlk turda da bu işi bitirmeye çok motiveydik. Çok ufak bir farkla ikinci tura kaldık, onu da kapatacağız.

SİNAN OĞAN İLE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN GÖRÜŞMESİ

Toplantının ardından açıklama yapılır. Cumhurbaşkanımız bunu defalarca ilan etti, Cumhur İttifakı'nın kendi içerisinde hiçbir zaman farklı pazarlıklar boyutunda bir görüşmesi olmamıştır. Her zaman ilkeler bazında bir görüşmesi oldu. Sayın Oğan'la da aynı çerçevede gerçekleşti, bununla ilgili gerekli açıklamalar da yapılır. İki adaylı bir tura girdik. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, Birinci turda yapılan tüm çalışmalarda millet, her iki adayı inceledi, karşılaştırdı.

Erdoğan, bulunduğu yerde sevilsin sevilmesin güven veren bir lider. Kendi siyasi partisini bile gerçeklikten koparan bir lideri gördü. Dört liderle başlayıp ne yazık ki İnce'nin maruz kaldığı FETÖ operasyonuyla, terör örgütleriyle kucak kucağa olan bir ittifak ve Kılıçdaroğlu ve buna karşılık ölümüne terörle mücadele eden son derece kırmızı bir çizgiyle devam eden bir ittifak arasında ayrımı yapmıştır seçmen. Sinan Bey'in yüzde 5'lik bir kitlesi var.

Biz 86 milyona hitap edeceğiz, herkese ulaşmaya çalışacağız. Bizim bu kitleye baktığımızda tabanlarımızla bir örtüşme olduğunu görürsünüz. Türkiye'nin bağımsızlığıyla ilgili dış politika ve net duruşu ve 360 derece bir dış politika ile herkesle görüşüyor olabilir. Bir yanda özgüveni olan bir Cumhurbaşkanı, diğer tarafta da Batı ne derse biz size amadeyiz diyen bir muhalefetin yarıştığı bir seçimde sonuç belli aslında.

Sinan Oğan'ı Cumhurbaşkanımızın net tabanına çok daha yakındır.

Seçim öncesinde dışarıdan manşetler atıldı, seçmenin iradesine ipotek konulmak istendi. Akla hayale gelmeyecek ifadeler. Seçmenimiz demokratik olduğunu gösterdi, dünyaya mesaj verdi, kimse benim irademe ipotek koyamaz ben kararımı veririm ve teröre de asla ve bu ülkenin bölünmesine de asla müsaade etmem dedi. Bir kitle, şuraya git dediğinde buraya buraya, git dediğinde gidecek diye bir şey yok. Siyasetin doğasına karşıdır.

Seçmenin nihai kararını Erdoğan'dan yana kullanacağına dair güçlü bir inanç var bizde ve bu yönde çalışıyoruz. Hiçbir seçmen teknik olarak cepte görülmemeli. Öyle bir şey yoktur, bu konuda son derece hassas ve saygılıyız.

Muhalefetin yaptığı şeyler, her şeyden bir samimiyet testinden geçmeliler. Bu testte millete karşı sınıfta kalıyor. Seçimde milletin hakemliğine gidiyorsunuz, 5 yıl sonra hakemliğe gidiyorsunuz, millet size bir karne veriyor. Çıkıp da her kaybediş sonrasında hiç mi birisinde bunların sizden kaynaklı olmaz sebebi. Bunun sebebi hep millet midir, hep A kurumu B kurumu mu? Yani CHP'nin böyle bir hastalığı var. Bunun etrafındaki aveneleriyle birlikte genel bir hastalığa dönüştü. bizimle onlarla aramızdaki en büyük fark bu. Travmatik olaylar gerçekliği gün yüzüne çıkarır. Seçim öncesinde bizimle ilgili söyledikleri ne varsa, tamamını bizzat seçim gecesi kendileri tarafından yalan ve iftira şeklinde ortaya serildi.

Gecemiz gündüzümüz ilk deprem olduğu andan itibaren oradaydı. Muhalefet ne yaptı, yapılan çalışmalar üzerinden ya şov yapmaya odaklandı veya da iğneyle kuyu kazarcasına sorun aramaya başladı.

110 bin km alanda günde 2 büyük depremin olduğu bir alanda sorun olmaz mı? 3 milyondan fazla insanımızı barındığımız bir ortamda, bir taraftan Türkiye demokratik bir sistemle gideceğini ilan etti, bundan bir değişiklik olmayacaktır ve ama diğer yandan da deprem bölgesiyle ilgili hiçbir çalışma etkilenmeyecek. hiçbir karşılık beklemeden dertlerine ortak olduk. Bunların hepsi samimi çalışmalardı.

Kimsenin dinine, mezhebine, etnik yapısına, siyasi düşüncesine bakılmadı kimsenin aklına gelmedi, 85 milyon birlikte ağladık. Hemen sarıldık ve dimdik güçlü şekilde ayağa kalktık. Otele koyduğunuz depremzedeyi çıkaracaksınız, üç kuruşluk suyu başlarına kakacaksınız. Devlet bunu görünce tepki veriyor, yapmacık hareketleri kabul etmiyor. AA bilmem ne yaptı, bizim hiçbir şeye ihtiyacımız yok, her şey şeffafça açılıyor. Siyasi parti temsilcileri var AA alıp onu yayınlıyor.

Bizde teknolojiden bol bir şey yok. Doğal gaz çıkaracak altyapı var, genç Türk mühendisleri geliştirdi, TOGG'u, Kaan'ı Kızılelma'yı yapanlar da onlar. Tamamı yerli ve milli. Her fırsatta dönüp acaba bu mu diye bahane aradığınızda milletimiz bunu kabul etmiyor, yüzde yarım için bile şunu yaptık, millet bize hangi mesajı verdi, hangi bölgeler evet dedi, hangileri hayır dedi.

Zerrece bir ithamda bulunmadık ve sorguladığımız şu oldu, ne oldu biz buralarda herhangi bir hizmeti mi aksattık, bir şeyi yapamadık, anlatamadık, mesaj neydi, hızlıca biz bunu çalışıyoruz.

-Meclisin açılması olayının arkasında bile sürekli komplo teorileri ile vakit geçiren bir muhalefet. CHP Genel Merkezinde bunu mu konuştular acaba? Artık otoparktan girip çıkacaklar herhalde. O tür şeylerle vakit kaybetmek de istemiyoruz.

Seçim gecesi iki kişi komedi programı yapar gibi, şöyle aldık bilmem ne dedi, kendi tabanına yalan söylüyorsun, sanki bir komedi programı. YSK takvimi işleyecektir.

MİLLET İTTFAKI'NIN İKİNCİ TUR STRATEJİSİ

Sayın Kılıçdaroğlu'nun mevsimlik tutkuları olarak bakmak lazım. CHP'nin Millet İttifakı'nın hastalığı haline geldi, bakıyorlar öyle bir rüzgar ne yönden esiyor ona göre tutum değiştiriyorlar. Bu hafta 10 gün boyunca Kılıçdaroğlu'nu milliyetçi olarak görebiliriz. Samimiyet yok. Bir şeye inanıp onu yaparsınız.

Kandil, Demirtaş açıklamalar yapacak, FETÖ ile ilgili söylemler olacak, tam da seçim dönemi gelince pardon biz şuraya gitmiştik, kiminle görüştünüz orada, herkes biliyor bunu. Kendi ifadeleriyle söylüyorlar, her bir oluşumunun kılcal damarlarına kadar FETÖ işledi. İnce olayında terörle ne kadar kol kola olduklarını gördük. Milliyetçiyiz diyeceksiniz, milletimiz buna inanmaz. Liyakat testinden geçemediniz.

Koca bir e-devlet sistemi kurduk, araç kullanırken de işlemlerinizi yapabiliriz. Siber vatan diye ifade ettiğimiz çok büyük yerli ve milli bir yapı. Buna tepeden bakar, dalga geçerseniz, ancak kendinizle dalga geçiyor olabilirsiniz. Sorumlusu bilgi teknolojileriyle ilgili yardımcınız oldu, yok TOGG dışarıdan geldi, yok doğal gaz nereden geldi, milletimiz bunlarla dalga geçmiyor. Gurur duyuyor.

Liyakatte nasıl sınıfta kaldılarsa, samimiyette de sınıfta kalıyor. Kendi insanlarına ve milletine güvensinler ama samimi olsunlar, mevsimlik ve sadece çıkarlar için manevi değerlere sarılmakla bu iş olmaz.

Bugüne kadar Erdoğan'ın en büyük özelliği seçimleri zamanında yapması, yetkiyi sonuna kadar kullanmıştır, aynı yetki yine kullanılacak, gerçekçi olsunlar, komplo teorileri ile kaos üretmeye çalışarak bir yere varamazlar, Türkiye'nin önü açıktır, millet mesajını net olarak vermiştir. Ekonominin beklediği belirsizlik ortamının azalmasıdır, yine güçlü bir kabine ile birinci öncelik yine ekonomi olacak ve milletimizin cebine de nasıl yansıyacağına şahit olacağız.

Bizi yakından tanıyanlar bizim şu olacak falan makam mevki gibi şeylerimiz yoktur, millete hizmet, Cumhurbaşkanımızın yükünü almak için varız. Bu tür şeyler bizim gündemimizi asla işgal etmez, şu an böyle bir şey gündemimizde yok.