EKREM DUMANLI'NIN AÇIK MEKTUBUNDAN BEN NE ANLADIM?

Akif Beki, Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'e yazdığı mektubu değerlendirdi!

Yaşama üslubu

Bir mektup ulaştı elime.
Baktım, gözüm ısırıyor bir yerlerden.
Çok aşina, hatta akraba bir dil...
Dil dediysem, hayat karşısındaki duruştur kastım.
O mektup, Zaman’ın yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı tarafından bir başkasına yazılmış aslında.
Medyaya yansıdığı için muhataplar arasında artık ben de varım, sizler de.
Bu açık mektuptan ben ne anladım?...
***
İnsan; yaraları bereleriyle, zaferleri yenilgileriyle, ulvi ve sufli yanları, hazları ve acılarıyla insan.
Ama zaaf sayılan taraflarından utanıp sıkılır daima.
Ayışığına bile natürel çıkmamamız ondan.
Diğer adı, bu yüzden ‘hayâ’dır insanın.
Avamın ‘hayâ’ anlayışında, erkeğin maaşı dahi sorulmaz mesela.
Utandırmamak için...
Mevzubahis kamu hukuku ise, sorarsınız fakat!
İşte o zaman üslubu belirginleşir insanın.
Melami-meşrep bir erdemle dikiliyor mu soruların karşısına?
Hayâ perdesini yırtıyor mu, üzerindeki örtüyü çekip atıyor mu?.. Ona bakarsınız!
TRT’den aldığı ücret sorulduğunda Ekrem Dumanlı gibi duruyor mu?
Cesaret işidir, meydan okumanın böylesi.
Kalabalıkların arasından sıyrılır, yalnızlaşırsınız o yolda yürürken.
***
Yaşamak bir üsluptur, yazmak gibi.
Mahrem yerlerini hangi kelimelerle örttüğünden anlarsınız, insanın üslubunu.
Üslupsuz hayatlar etrafı sararken, gurbette tanıdık bir simayla karşılaşmış gibi heyecanlandırdı
beni o mektup.
Ekrem Dumanlı, CHP milletvekili Ali İhsan Göktürk’e cevap vermiş.
Ama doğrudan muhatabına değil, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’e yazarak.
Anladığım kadarıyla bu zat, dedikodu yapmış Dumanlı hakkında.
TRT haber kanalında başlayan yeni programı için fahiş ücret aldığını iddia etmiş.
Galiba rakam filan da telaffuz edip, ileri geri konuşmuş yani.
Fakat nasıl klas bir cevap!...
Meseleyi koyuş biçimine, tarzına, üslubuna hayran bırakmış.
Şöyle demiş Ekrem Dumanlı;
“Ben hayat felsefesinin merkezinde istiğna prensibi olan bir insanım... Bu durum bir fedakârlık değil, bir hayat tercihidir. Ömrü boyunca müstağni yaşamış bir aydın olarak sizden ‘Çıkış Yolu’nu gönüllü olarak, mümkünse ücretsiz sürdürmeyi talep ediyorum.”
***
Müstağni...
Bu kelimeyi bir yere yazın, bir gün size de lazım olur mutlaka.
Herkes hayatında en az bir kez müstağni olmak ister, hem de her şeyden çok.
İnsanlık halidir...
An gelir, zayıf yakalanırsınız hayata.
Bu durumu anlatan en şahane kelime de ‘müştak’tır.
İştiyak ile istiğna, müştak ile müstağni arasında sıkışmamaya bakın.
Sağlam basmak istiyorsanız, her iki ayağınızın da aynı tarafta olmasına dikkat edin.
Yoksa, yaşama üslubunuzu kaybedersiniz.
Üslup müptelası olanların cehennemidir bu.
Müstağni, fani dünyaya bağlılıktan azade yaşamaktır.
Müştak, ebediymişçesine, can atarcasına bağlanmak...
Yalnız, bu çeviri benim kişisel lügatime ait.
İstiğna ile müstağni’nin bire bir zıddı, iştiyak ile müştak değil, ihtiyaç ile muhtaç’tır aslında.
Böyle kullanılmalarını, üslup tercihime verin...

Akif Beki/Radikal