Düşen uçak üzerinden Rusya’ya hangi “mesajlar” verildi?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, düşen Rus uçağının sembolik kodlarını analiz etmeye çalıştı…

Eskiden ne güzeldi!.. Bilirdik ki bu dünyanın iki “dayısı” var. Herkes birinin kanatları altına sığınmaya çalışır, onlarda ara sıra birbirlerine dişlerini gösterseler de ellerindeki nükleer gücün kendilerini de tahrip edeceğini bildiklerinden bunlar “şov”un ötesine (“Küba Füze Krizi” gibi!) geçemezdi. Sonuçta dünya bir şekilde kendi yağıyla kavrulur giderdi. Birbirleriyle daha “dolaylı yollar”dan savaşırlardı. Karşılıklı “Casusçuluk” oynarlar, (Doğu Berlin Köprüsü üzerinde filmlere konu olan habire “Casus takası” yaparlardı!) ekonomik, ideolojik ve bilhassa teknolojik üstünlük kurma (Aya füze yollama yarışı gibi) rekabetine girerlerdi.

Tuhaf bir şekilde “İki kutuplu dünya” aslında dünyada aldatıcı görece barışın, nispi dinginliğin garantisiydi. Arada konjonktürel sorun ve çatışmalar yok değildi. Lakin “sallantılar” olsa da bütün bunlar bir şekilde hallolur dünya tekrar eski “dengesi”ne kavuşurdu. Herkes birbirinin “hegemonya alanı”na müdahale etmediği sürece gül gibi geçinilir giderdi. 2. Dünya Savaşı esnasında “Yalta-Potsdam”dan beri çizilen “Konsensüs”e riayet edildiği sürece sorun yoktu. Dünya bir şekilde “paylaşılmış” bir dünya idi zaten. Terazinin kefelerindeki ağırlıklar önceden eşitlenmişti. Gerisi bir “oyun” gibiydi adeta!.. 



YALTA-POTSDAM’DAN BERİ SÜREN “JEO-STRATEJİK AKS”TA KIRILMA!..

Ne var ki dünya mevcut “konsensüs” e ancak 50 yıl dayanabildi. “Sosyalist sistem”in domino etkisiyle çözülüşü sonrası yeni bir dünya dengesi kurulamadı. 11 Eylül’den sonra dünya’nın “Tek kutba” döndüğü iddiaları da kısa sürede geçersizleşti. Çünkü ABD’de aslında eski gücünde değildi. Yeni “aktör heveslileri” çıkmıştı. Üstelik mücadele artık çok daha “dizginsiz” bir ortama kavuşmuştu. ABD tekrar dizginleri ele alma çabasına girse de askeri metotlarla etkisini sürdürmeye nefesi yetmedi. Hele de Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da sonuç alsa da Suriye’de şapa oturma alametleri göstermeye başladı. Bunun temel nedeni ise Rusya’nın “Dur bakalım!..” demesiydi.

İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Rusya’nın Suriye eliyle Ortadoğu’da yeniden “şahlanışı” hesapları bozdu. (O günden beri karşılıklı restleşmeler sürüyor. Akdeniz’e uçak gemileri, savaş gemileri, denizaltılar yığmak, Karadeniz’de içten içe süren el ense çekmeler, tehditler, nükleer silahları çoğaltma kararları, lazer gibi yeni silah teknolojilerinin devreye girmesi,  “Terör örgütleri” üzerinden hesaplaşmalar, istihbarat servislerinin operasyonları, suikastlar, garip uçak kazaları, vb) Dahası Rusya’nın “Batı karşıtı” bir cephe oluşturma çabası ve “Doğu’nun öncüsü” rolüne soyunması durumu daha da gerdi. Bunda Türkiye ile arayı düzeltmesi ve kendi yanına çekme çabası ise iyice tuz biber oldu.

ARDIŞIK ESRARENGİZ ÖLÜMLER!..  

Son günlerde ise işler hepten çığırından çıkmış görünüyor. Ankara’da Rus Büyükelçisi Andrei Karlov’un öldürülmesi ( Ki, hemen beraberinde iki esrarengiz diplomat ölümü daha yaşandı. Önce Karlov’un öldürüldüğü gün Rus Dışişleri mensubu Petry Polshikov evinde ölü bulundu. Onu NATO Genel Denetçisi Yves Chandelon’un Belçika’da arabasında başından vurulmuş halde bulunması izledi. Bu esrarengiz ölümlerin birbiriyle ilintisi var mıydı belli değil ama “zamandaş” olmaları “manidar”dı.) ise bu çatışmanın “merkezinde” duruyor gibiydi.



Anlaşılan oydu ki zaten süren “derin savaş” kendi içinde yeni bir aşamaya sıçramıştı. Düne kadar halen kendisine manevra alanı bulabilen sürtüşme şimdi –şayet engellenmezse- açık bir çatışmaya doğru hızla yol alıyordu. İvmesi, giderek yükselen ve muhtemelen arkası da geleceğe benzeyen olaylar zinciri giderek daha “sarsıcı” boyutlar kazanabilir. Olaylar kontrolden çıkar ve karşılıklı “misillemeler” e dönüşür mü bilinmez!

DÜŞEN TU-154 UÇAĞIN “SEMBOLİK ANLAMI” ÇOK BÜYÜKTÜR!..

Nasıl büyükelçi suikastının sembolik anlamı büyük ise (Büyükelçinin şahsında Rus devleti) aynı şekilde muhtemelen düşürülen Tupolev Tu-154 uçağının sembolik anlamı çok büyüktür. O yüzden gayet “bilinçli” seçilmiş bir “hedef”e daha çok benzemektedir. Her ne kadar erkenden aksi söylense de bir tür “sabotaj” olma ihtimali de kuvvetle mümkündür. Peki o halde bu durumun çağrıştırdıkları nelerdir? Şimdi onlara bakmaya çalışalım…



1) Burada ilk göze çarpan olayın tarihidir. Eski SSCB’nin resmen dağılmasının tarihi 25 Aralık 1991 tarihidir. O tarihte SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov istifa etmiş ve beraberinde SSCB’yi oluşturan cumhuriyetler bağımsızlık kazanıp, SSCB fiilen ve hukuken geçersizleşmiştir.  Uçağın düştüğü tarihte 25 Aralık’tır. Sanki birileri “Fazla ileri gittin, 1991 öncesi pozisyonuna dönmeye çalışırsan seni gene dağıtırız” mesajı vermişlerdir.

2) Eski SSCB’nin siyasi belkemiği SBKP ise askeri belkemiği “Kızıl Ordu”dur. (Buna Putin’de simgelenen KGB geleneğini de eklemek lâzım) Bugünkü Rusya –ideolojisi değişmiş görünse de- halen o gelenek üzerine kuruludur. Uçakta ölen kişilerin 64 tanesinin “Kızıl Ordu korosu” ndan olması (“Alexandrov Askeri Korosu” olarak da bilinir) başlı başına anlamlıdır. Her ne kadar Kızıl Ordu Korosu son dönemde sadece bir şov unsuru olsa da aslında geçmişten gelen Rus askeri gücünü simgelemektedir. Rusya’nın tekrar eski misyonuna kavuşması girişimine bir göndermedir. Moral değeri yüksektir. Bu manada uçağın düşmesi / düşürülmesi Rus askeri gücüne bir tehdit olarak da algılanabilir.



3) Uçak Suriye’ye gitmekte ve Lazkiye yakınlarındaki Kheeimin Rus askeri üssünde Noel dolayısıyla koronun bir moral gösterisi yapacağı söylenmektedir. Bu yüzden mesajın üçüncü ayağı Rusya’nın Suriye’deki askeri-siyasi varlığına yöneliktir. Son dönemde Suriye’deki gelişmelerde Rusya’nın aktif rolüne bir “uyarı”dır. “Suriye’de hesabımızı bozma” denmektedir. 2015’in Ekim ayı sonunda Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinden kalkan ve Petersburg’a giden bir uçağın Sina Yarımadası üzerinde vurulması ve 224 kişinin ölmesi bu konuda “uçaklar üzerinden süren” garip bir mesajlaşmanın yaşandığını akla getirmektedir.

RUSYA’YA “ESKİ ROLÜNE DÖNMEYE ÇALIŞMA” MESAJI MI?...

Şüphesiz başka mesajlar olma ihtimali yahut nedenler de eklenebilir. (Veya bu varsayımlar tümüyle geçersizdir ben yanılıyorumdur) Ancak ilk etapta göze çarpan noktalar bunlardır. Öyle görünüyor ki dünyada çatışan güçler arasındaki mücadele kızışmaktadır. Bilhassa Rusya’nın tekrar eski SSCB zamanındakine benzer bir “rol” üstlenmesinden rahatsız olabilecek güç ya da güçler Rusya’ya “Tekrar eski konumuna dönmeye çabalama” mesajı vermek istemiş olabilir. O zamanlar bir “ABD-NATO operasyonu” olma şüphesi ve ihtimali artar. Zaten ilk akla gelen de budur. Ancak şu aşamada kesinlik öne sürülemez. Çünkü durum göründüğünden “karmaşık” olabilir.



Lakin dünyada tekrar ABD-Rusya eksenli bir statükonun kurulması “Boşluktan istifade etmek isteyen güçler”in hesabına da uymayabilir. (Burada dünyada tekrar bir “denge” kurulmasını istemeyen 3. veya 4. güçleri ya da onların ittifakını da hesaba katmak lâzım) Bunun için de Rusya ile daha sıcak bir yakınlaşma mesajları veren Trump iktidarı ele almadan ABD-Rusya arasındaki çatışmayı keskinleştirebilecek (Bu güçlerin her iki ülke içinde de taraftarları olabilir) operasyonlara girişmiş olabilirler. Suriye’de süren durumun hesaplarına aykırı geliştiğini gören ve henüz “Çözüm” istemeyen bu güçler ortalığı biraz daha “karıştırmak” istiyor olabilirler.

DENGESİZLİK Mİ İSTENİYOR?..

Öyle veya böyle durum giderek daha çetrefil ve tedirgin edici bir hal almaktadır. Buradan lokal bir bölgesel savaş veya 3. Dünya Savaşı çıkar mı bilinmez. Fakat her ne olursa olsun bölgede ve dünyada süren istikrarsızlığa yeni katkılar yapıldığı ortadadır. Adeta “dengesizlik” derinleştirilmektedir!

Korkarım ki, günümüz dünyasında bir gün yeniden bir “denge” kurulsa bile bu “görüntü”den öteye geçemeyecek ve zaten çivisi çıkmış dünyada her an ve yeniden çatışma üretebilir bir “Dengesiz denge” potansiyeline sahip olacaktır…

Dünya bu fasit daireden nasıl çıkar, çıkabilir mi bilinmez!..

26.12.2016.
atillaakar@gmail.com