Dumanlı, Akşam ve Yeni Şafak'a sert çıktı; Hiç mi ahlak kalmadı sizde?

Dumanlı, "Vallahi Türk medyası bu kadar seviyesiz bir militanlık görmedi." yazdı.

Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı bugün köşesinde Akşam ve Yeni Şafak gazetelerinin Gülen ve Cemaat ile ilgili haberlerini çok sert bir şekilde eleştiren ve McCartycilik ile suçlayan bir yazı kaleme aldı.

Akşam ve Yeni Şafak'ta yayımlanan ve yalan olduğunu Zaman'ın ortaya çıkardığı haberleri köşesine taşıyan Dumanlı,"Vallahi Türk medyası bu kadar seviyesiz bir militanlık görmedi." yazdı.

Hiç mi ahlak kalmadı sizde? başlıklı yazısında Dumanlı "Türk basını öteden beri, maalesef, yalanı dolanı sever. Birini hedef aldı mı iftira ve hakaret etmekten çekinmez. Ne var ki şu anki şebeke kadar hiçbiri dibe vurmamıştı." diye başladı sözlerine ve şöyle devam etti:

İSLAMA ZARAR VERİYORLAR

"Ne yazık ki bugünkü konjonktürün yalan habercileri ve iftira ekipleri kendilerini 'İslamcı', 'eski İslamcı', 'muhafazakâr' gibi tabirlerle tanımlayabiliyor. En azından dıştan bakıldığında öyle görünüyor ve öyle biliniyorlar. Ne acı bir durum ki bu görünüş, sadece kendilerine değil; İslamî kimliği olan herkese (hatta o muazzam ve mukaddes dine) zarar veriyor.

ADAMLARIN AR DAMARI ÇATLAMIŞ

Umurlarında mı; bilemiyorum. Bildiğim ve şahit olduğum tek şey var: Fethullah Gülen Hocaefendi ve onu sevenleri yıpratmak için her yalanı söylüyor her iftiraya başvuruyorlar. Her gün yalan haber yazıyor yandaş medya. Her gün gerçek ortaya çıkarılıyor ve yüzlerine çarpılıyor. Ne kızaran bir yüz, ne utanan bir sima. Utanmadan bir daha yazıyor aynı iftirayı. Gerçekleri çarpıtmadıkları bir gün yok. Bu vahşi ve insanlık dışı haberciliği (!) gün yüzüne çıkarıyoruz; ancak adamların ar damarı çatlamış. Vallahi Türk medyası bu kadar seviyesiz bir militanlık görmedi. Yapılan gazetecilik falan değil; resmen kara propaganda makinesine dönmüş birileri...

GAZETE OLDUĞUNU İDDİA EDEN AKŞAM

Mesela, gazete olduğunu iddia eden Akşam adlı bir yayın organı, Zaman ile ilgili iftira dolu bir haber yaptı. Genel Yayın Yönetmeni unvanını taşıyan eski milletvekili Mehmet Ocaktan'a "Şerefiniz haysiyetiniz onurunuz varsa ispat edin; ya da özür dileyin." dedik. Tık yok. Adamda birazcık izzeti nefis olmaz mı! Hadi yanlışlıkla yapıldı o haber ve susarak savuşturmaya kalkışıyorsun; bari 'cemaat' ve Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili benzer yalan ve iftiralara bir son ver. Ne gezer! Her gün yalanlanıyor her gün yazıyorlar utanmadan...

YENİ ŞAFAK ÖYLE BİR YALAN YAZDI Kİ...

Al birini vur öbürüne. Geçen gün Yeni Şafak öyle bariz bir yalan yazdı ki! Güya Prof. Dr. Suat Yıldırım ve işadamı Mustafa Kavurmacı, Fethullah Gülen'e gitmiş de Hocaefendi, "Ameliyat başladı, ilaç tedavisi olmaz." diyerek 17 Aralık yolsuzluk ve hırsızlık hadisesinde bir şey yapamayacağını söylemişmiş. Kavurmacı, tekzip etti. Suat Yıldırım, 11 yıldır Amerika'ya gitmediğini, gazetenin külliyen yalan söylediğini ifade etti. Yeni Şafak ne yaptı? Yalan haberi güya Başbakan okudu diye utanmadan sıkılmadan haber yaptı. Yahu kardeşim yalandan utanmıyorsun bari o yalanla iftihar etme. Yalan ortaya çıkınca isimleri değiştirerek bir daha yazdılar aynı yalanı. Yahu günah diye bir şey var; bu kadar günaha ne gerek var...

5 BİN KİŞİYLE "GİZLİ" TOPLANTI

Yalancının önde gidenini kaale bile almıyorum çünkü hem gazetede hem TV'de rezil rüsva oluyorlar ama aldırış etmiyorlar. Geçen gün manşet atmış, 5 bin kişilik gizli toplantıdan bahsetmişler. Gizli toplantı! Üstelik 5 bin kişiyle İzmir'de. Yalan paçalarından damlıyor ama onu bile görmeyen meczuplar var...

HÖYKÜREN KÖŞE YAZARLARI

Bir de yalan haber ve iftiralar karşısında dava açılmasına fena halde içerleyen ama "Tiz bu insanları cezalandırın!" diye höyküren ve kendilerini köşe yazarı olarak arz ve takdim edenler var. 5 aydır bir suç bulunamadı diye nerdeyse kendilerini helak edecekler. Başbakan'dan kelle isteyen ve adeta "Suç yoksa bile bir şeyler uydurun." manasına gelecek kışkırtmalar yapan kişileri bir kenara kaydediyor tarih. İçlerine McCarthy kaçmış bunların. Wisconsin Senatörü'nden arta kalan metotlara başvurulmasını arzu eden ve "Paralel yapıyı cezalandırın!" diye kendini paralayan bir kişinin hanımefendi olması, gazeteciyim diye geçinmesi, hazin bir manzara oluşturuyor.

ATINI FAŞİZM TARİHİNE YAZDIRMA

Her neyse. İki tavsiyem var bu türedi muhafazakâr gazetecilere: Evvelen, hakaret ve iftira ediyorsan mağdurların şikâyetine hazır olacak ve hukuk karşısında hesap vereceksin; ağlayıp zırlamaya "Başvuru parasını nereden buluyorlar?" diye sızlanmaya gerek yok.

Saniyen, insanlar didik didik edilmiş ve somut suç bulunamamışsa suç uydurulmasını beklemeyecek ve kışkırtıcılık yaparak adını faşizm tarihine yazdırmayacaksın. Her kötülüğünü demagojiyle geçiştireceğini sanıyor ve arsızlıkla hadiselerin üstesinden geleceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Allah'tan utanın bari. Ve unutmayın ki mahşer gününde yalanlarınızın, iftiralarınızın ve kara propagandalarınızın hesabını veremeyeceksiniz...

Yaznın tamamını okumak için tıklayınız