Dink cinayeti davasında flaş gelişme!

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 4'ü tutuklu, 14'ü firari 85 sanığın yargılanmasına yarın devam edilecek.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdür Yardımcısı Aydın Patan ve cinayet döneminde İstanbul’da polis memuru olarak görev yapan Özcan Özkan’ın görevli oldukları yerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı sağlanarak tanık sıfatıyla beyanları alındı.

Halen Lapseki’de komiser yardımcısı olarak görev yapan tanık Özcan Özkan, 2003 yılında İstanbul’da göreve başladığını ve görevinin söylenilen kişiler hakkında tahkikat yapmak olduğunu belirterek, “Osman Hayal ile ilgili de çalışma yaptık. 24 Şubat 2006 tarihli rapor da buna ilişkin. Bizden, Sarıgazi’deki bir fırında çalıştığına dair bilgi gelen Osman Hayal isimli şahısla ilgili araştırma yapmamız istendi. Tüm fırınlara baktık. O şahsın orada çalışmadığını tespit ettik. Buna ilişkin rapor düzenledik. Süreçten iki yıl sonra bu konuya ilişkin sorular soruldu. Bu nedenle hatırlayamıyorum. Sabah çok erken saatte fırına gidip inceleme yapmıştık.” dedi.

Samsun’da görev yapan tanık Aydın Patan ise cinayet döneminde İstihbarat Daire Başkanlığı (İDB) Personel Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını ve 2003 ile 2013 yılları arasında İDB’de çalıştığını kaydederek, “İstihbarat dairesi ve şubelerde çalışan personelin atama işleriyle ilgiliydi çalıştığım şube. Başkanlığı Sabri Uzun’dan sonra Ramazan Akyürek devraldı.” dedi.

Mahkeme heyeti başkanının, “İstihbari paylaşımın oluyor muydu senin biriminde?” sorusunu yanıtlayan Patan, “Bir şeyi bilmemiz gerekiyorsa biliriz. Operasyonel konularda bilgimiz olmaz. Hangi personelin ne görevle gittiğini biz bilmiyorduk. Şubelerden bize geçici görevlendirme talep yazısı gelirdi, biz de görevin ifası olarak yazardık, görevin ne olduğunu bilmezdik” diye konuştu.

“CİNAYET GÜNÜNE KADAR BİR ŞEY PAYLAŞILMADI”

O dönem cinayetle alakalı bilgiye vakıf olup olmadığı da sorulan Patan, orada çalışmasına rağmen genelde cinayetle ilgili bilgileri basından takip ettiğini, “bilmesi gereken” prensibi gerekçesiyle bilgi sahibi olmadığını ve birimde haftalık değerlendirme toplantılarında konuşulursa bazı şeyler duyabildiklerini ifade etti.

Tanık Patan, “Bu toplantılarda Hrant Dink suikastı olacağına dair bilgilendirme olup olmadığı”na yönelik soruya karşılık da, “Hayır. Hiçbir şekilde bilgi sahibi değilim. Cinayet gününe kadar bir şey paylaşılmadı” şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık Ramazan Akyürek’in ifadesinde, “Patan’ın Cerrah ile konuşmasına şahit olduğunu” söylediği hatırlatılan Patan, Cerrah’ın Akyürek’e, “F4 belgesini imha et.” dediğini duyup duymadığı sorusuna da, “Ben böyle bir görüşmeden haberdar değilim. Herhangi bir bilgim de yok. Başkanın odasına evrak imzalatmaya giderdik. Evrakla ilgili soru sorabilirdi başkan bize. Maksadımız tamamen evraklarımızı imzalatmak üzereydi” yanıtını verdi.

Akyürek’in zaman zaman telefonla konuştuğuna şahit olduğunu ancak kiminle görüştüğünü bilmediğini söyleyen Patan, duruşma savcısınca yöneltilen, “yardımcı istihbarat elemanlarının dosyasının şubelerinde bulunup bulunmadığı” ile ilgili soruya karşılık da, “Doğrudur. Ancak başka bir şubeye geçti sonradan. Yardımcı elemanlarla ilgili kod isimli özlük bilgileri personel şubede bulunurdu. Bize elemanla konuşma notu geliyordu. Ama ne bilgi verdiği bize gelmez, operasyonel şubeye gider” şeklinde konuştu.

Duruşmada söz alan Ramazan Akyürek, Celalettin Cerrah ile tanığa sorulan söz konusu konuşmayı istihbaratın dahili hattından yaptıklarını belirterek, bu sırada odada Patan’ın yanı sıra, şube müdürleri Coşkun Çakar ve Ali Fuat Yılmazer ile İDB Başkan Yardımcısı Vedat Yavuz’un bulunduğunu iddia etti. Akyürek, bu kişileri şahit gösterdiğini de vurguladı.

TALEPLER ALINDI

Mahkeme heyeti, duruşmaya bir süre ara verdikten sonra sanık ve taraf avukatlarının taleplerini aldı.

SEGBİS ile bağlanan tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek ve Ercan Gün tahliye talebinde bulundu. Ercan Gün, bu cinayetin neresinde olduğunu bilmediğini söyleyerek, “Neyi savunayım? Ben gazetecilik yaptım. Heyet olarak akşam haberleri izleyin. Bir haberden dolayı 32 aydır tutukluyum. Neyle suçlandığımı bilmiyorum. Bileyim de ona göre tahliye talep edeyim” dedi.

Hakkında, “zorunlu ev hapsi”nden oluşan adli kontrol tedbiri olan tutuksuz sanık Ali Öz de bu kararın gerekirse başka adli kontrol tedbirleri uygulanarak kaldırılmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, taleplerle ilgili ara kararını açıklamak üzere duruşmayı yarına erteledi.