CEMAATİN BİR YAYIN ORGANI HÜKÜMETİ DÖVÜYOR DİĞERİ ÖVÜYOR!

Son dönemde Gülen Cemaati ve AK Parti arasındaki 'çatışma' iyice su yüzüne çıkmaya başladı..

Son dönemde Gülen Cemaati ve AK Parti arasındaki 'çatışma' iyice su yüzüne çıkmaya başlarken Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamasından sonra gözler AK Parti-Cemaat ilişkilerine çevrildi.

Hükümet kanadından her ne kadar cemaat ile aralarında bir gerilim olmadığı yönünde açıklamalar gelse de Zaman ve Today’s Zaman gazetelerinde hükümeti eleştiren yorumların artması hükümet kanadını rahatsız ediyor.

Cemaatin yayın organlarının eleştirilerinden duyulan rahatsızlığı en açık dile getiren isim ise Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç oldu. Fethullah Gülen`e yakınlığını ve sevgisini her fırsatta dile getiren Arınç, 24 TV'de Yaşar Taşkın Koç`a cemaatin amiral gemisi Zaman`da çıkan yorumlardan rahatsız olduklarını şu cümleler ile dile getirdi; “Ama burada olan Sözcü Gazetesi'nde olduğu gibi değil, Ekrem'in burasına geldiği için yazmıştır ama bu taraftan da atılan tweetleri biliyorum. Ben ortada durayım. Bu tarafı seviyorum ama bu tarafın da içindeyim. Bu partinin kurucularından biriyim. Hükümet işi bizzat hoca efendinin sözüdür: Hikmeti hükümete karışmak doğru değil.”

ZAMAN VURUYOR AKSİYON ÖVÜYOR

Zaman eleştirel yorum ve haberleri ile gündeme gelirken cemaatin bir diğer haber yayın organı olan Aksiyon dergisi ise bu haftaki sayısında Erdoğan ile Obama`yı karşı karşıya getirdi. “Okyanusun Berisi - Obama ve Erdoğan arasındaki 34 fark” isimli dosya haberde Erdoğan`ın karizması, hitabeti, tarzı ve geçmişi ile büyük bir lider olduğunun altı çiziliyor.

İŞTE CEMAATE GÖRE OBAMA VE ERDOĞAN ARASINDAKİ 34 FARK

1 -KARİZMA: Obama’nın karizması kendindendir, Erdoğan karizmanın kendisidir!

2- LİDERLİK: Obama; zirvede, az rakipli, devrini yitirmeye yüz tutmuş bir ülkenin başkanıdır. Erdoğan’sa zirve yolunda, çok rakipli, devrini yakalamış bir ülkenin başbakanı.

3- TARZ: Obama sırasıyla a) İhtimalleri değerlendirir, b) Raporlara bakar, c) Uzmanları dinler, d) Muhalefetle tartışır, e) Karar verip uygular. Erdoğan sırayı tersine işletir.

4- GEÇMİŞ: Obama; göçmen çocuğu “yarım Amerikalı”, annesi “yarım siyah”, babası Müslüman ve dindar olmayan “yarım Hıristiyandır”. Erdoğan’ın hayatındaysa “yarım” yoktur.

5- HİTABET: İkisi de iyi hatiptir. Obama önce akla, sonra gönle seslenir. Konu ve sürenin dışına çıkma ihtimali düşüktür. Erdoğan önce gönlü, sonra aklı hedefler. Konu ve sürenin dışına çıkma ihtimali yüksektir.

6- GÜÇ: Obama, süper güçlü bir ülkenin, kendi ayakları üstünde durmaya çalışan başkanıdır. Erdoğan’sa kendi ayakları üstünde durmaya çalışan bir ülkenin süper güçlü başbakanıdır.

7- BAŞARI: Obama, ABD’nin sarsılan ekonomisi ve yıpranan imajını durdurursa başarılı, Erdoğan’sa Türkiye’nin düzelen ekonomisini ve parlayan imajını durdurursa başarısızdır.

8- HEDEF: Obama, ülkesini, bir önceki başkan hariç (Oğul Bush) eksi dört başkanın (Clinton, Baba Bush, Reagan, Carter) parlak zamanına geri döndürmeyi; Erdoğan’sa ülkesini, bir önceki başbakan (Gül) hariç, eski dört başbakanın (Ecevit, Yılmaz, Erbakan, Çiller) sarsıntılı zamanlarına geri döndürmemeyi hedefler.

9- SEVGİ: İkisini de seven çoktur ama hiçbir Amerikalının Obama için canını verme ihtimali yoktur. Erdoğan içinse canını feda edenler çıkabilir.

10- NEFRET: İkisinin de nefret edeni çoktur ama kimse Obama’yı öldürmeye kalkmamıştır. Erdoğan içinse suikast planları yapılmıştır.

11- GÜVEN: Seçmenleri Obama’ya değil, sisteme güvenir ve her şeyi başkandan beklemezler. Erdoğan’ın seçmenleri ise sisteme değil, Erdoğan’a güvenir ve her şeyi başbakandan beklerler.

12- İKİ SORUN: Obama ırkçılığı, Erdoğan vesayeti yenerek ülkesinin lideri oldu ama iki halk da biliyor ki iki çiçekle bahar gelmez!

13- ZENCİLİK: Dün, birisi Amerika’nın, diğeri rejimin zencisiydi. Bugün, ikisi de zor bir süreci geçerek lider oldu. Yarın, Obama’nın zenci kalacağı kesin, Erdoğan’ınki değil.

14- DÜNYA: Obama, Avrupa’da hayranlık duyulan, Afrika’da sevilen, Asya’da idare edilen, Ortadoğu’da sevilmeyendir. Erdoğan’sa Ortadoğu’da hayranlık duyulan, Asya’da sevilen, Afrika’da idare edilen ve Avrupa’da sevilmeyendir.

15- MUHALEFET: Obama’nın ülkede iki, Kongre’de bir muhalif partisi vardır ama kök söktürürler. Erdoğan’ın ülkede yirmi küsür, Meclis’te 3 muhalif partisi vardır ama etkili değillerdir.

16- PARTİ İÇİ MUHALEFET: Obama’nın vekillerinin, eyaletleri için, Obama’yı harcama ihtimalleri yüksektir. Erdoğan’ınkilerin şehirleri için harcanmayı göze alma ihtimalleri düşüktür!

17- POLEMİK: Obama, muhalefetle kamuoyu önünde tartışmaz ama arka planda kuyusunu kazar. Erdoğan’a her yer Trabzon’dur!

18- OY ORANLARI: Obama’nın, muhalefete şiddeti arttıkça ve ses tonu yükseldikçe oyu azalır. Erdoğan’ın, muhalefete yüklendikçe, sesi sert çıktıkça oyu yükselir.

19- ZENGİNLER: ABD’de sermaye yelpazesi geniştir. En zenginlerle Obama arasında ilan edilmiş bir savaş yoksa da gizli bir mücadele vardır. Türkiye’de ise yelpaze dardır, savaş vardır ve açıktandır.

20- BÜROKRATLAR: Amerika’dakiler Obama’yı sevmez ama direnmezler. Onun için Başkan çoğunlukla by-pass yapmaz. Türkiye’dekiler de Erdoğan’ı sevmez ama direnirler, onun için de Başbakan çoğunlukla by-pass yapar.

21- ADAM SEÇİMİ: Obama, adam seçerken, liyakatine göre sıralayıp varsa kendine en sadakatlisini, Erdoğan’sa kendine sadakatine göre sıralayıp varsa en liyakatlisini seçer.

22- VEKİL: Obama, senatör ya da vekil seçiminde minimum söz sahibidir. Erdoğan ise maksimum... ABD’de vekiller, başkandan çok seçmenine bağlılık duyar. Türkiye’de öncelik tersinedir.

23- KANUN: Obama Beyaz Saray’da taslak hazırlatır, aylar sonra Kongre’den, aylar sonra da Senato’dan belki geçerse kanunlaşır. Erdoğan’ın hazırlattığı tasarı, bazen bir gecede kanun olur.

24- GÖREV DEĞİŞİKLİĞİ: Obama için sıralamada çok şey değişmeyecek: Senatör-Başkan-Senatör. Erdoğan içinse değişiklik büyük: Belediye Başkanı-Başbakan-Cumhurbaşkanı…

25- PARTİ: Obama’yı dün de bugün de yarın da partiden çekip alsanız, Demokrat Parti öylece kalır. Erdoğan’ı dün alsaydınız AK Parti olmazdı, bugün alsanız parti kalmaz, yarının cevabı ise bilinemez!

26- SEÇMEN SADAKATİ: Obama yeni parti kursa eski seçmeninin yüzde 5’i ya gelir ya gelmez. Erdoğan, yüzde 95’ini yanında götürür.

27- RİSK ALMA: Obama çoğunlukla risk almaz, Erdoğan çoğunlukla alır. Obama’nın alacağı riski devlet belirler, devletin alacağı riski Erdoğan belirler.

28- AÇIKLAMA: Obama’nın açıklamaları, olabildiğince geç, yavaş, muğlak, sığ, abartısız, tarafsız, temkinli, yumuşak, planlı ve koordinelidir. Erdoğan’ınkilerse alabildiğine erken, hızlı, açık, derin, abartılı, taraflı, dobra, sert, doğaçlama ve bireyseldir.

29- AÇIK KAPI: Obama hem dost hem de düşmanıyla ilişkilerinde, her an dönebilecek bir açık kapı mutlaka bırakır. Bu onun işini kolaylaştırır. Erdoğan’ın dostu dost, düşmanı düşmanıdır, geri dönecek açık kapı çoğunlukla yoktur. Bu, işini zorlaştırır.

30- HAYAT: Obama 52, Erdoğan 59 yaşındadır. İkisi de evlidir ve iki kızları vardır (Erdoğan’ın iki de oğlu var). İkisi de gençlik yıllarında aktif spor yaptı. Obama basketbol, Erdoğan’sa futbol oynadı. Obama hukuk, Erdoğan iktisat eğitimi aldı.

31- SİYASET: Obama’yı başkanlığa çıkaran rampa, bütün siyasi tecrübesini borçlu olduğu İllinois eyaletidir. Erdoğan’ı başbakanlığa taşıyan köprü ise aktif siyasetle tanıştığı İstanbul’dur. Obama, hukukçu ve akademisyenlikten, Erdoğan ise iktisatçı ve iş adamlığından siyasete geçti.

32- SEÇİM: Obama, 100 yıllık kadim bir partide, önce Hillary Clinton gibi eski başkan eşini, sonra da McCain gibi efsane gaziyi yendi. Tek rakip partiye karşı yüzde 51 oy aldı. Erdoğan’sa yeni partisini kendi kurdu, içlerinde başbakan çıkarmışlar dahil 20 partiye karşı yüzde 50 oy aldı.

33- SEYAHAT: Obama başkanlığı süresince, 42 farklı ülkeye toplam 61 ziyarette bulundu. Erdoğan’sa 81 farklı ülkeye toplam 234 seyahat gerçekleştirdi. Obama, Türkiye’ye bir kez, Erdoğan ABD’ye 14 kez gitti.

34- MESAİ: Obama, yurtiçinde birkaç, yurtdışında onlarca büyük sorunla uğraşır. Erdoğan’sa yurtiçinde onlarca, yurtdışında birkaç dev sorunla mücadele eder.

ÖZET: İkisi de olağanüstü ülkelerin olağandışı liderleridir ama bir olağanüstü farkla... Biri Amerikalı, diğeri Türk’tür.