Cem Küçük'e bir tepki de Birgün'den: "Battığı çukurda konuşabilmeyi beceren tek insan evladı"

Birgün yazarı Mustafa K. Erdemol, Cem Küçük'ün “Radikal İslamcılarla ve Mavi Marmara’daki manyak tipler” ifadesine tepki gösterdi.

"Ettiği lafın edepsizlik olduğunu kabul etmek yerine hem Fethullah cemaatinin tanınmış figürleri, hem de Adnan Hoca hemen sahiplendiler Küçük’ü" diyen Erdemol, "Utanmayı, mahcup olmayı kendisine zul sayıyor. Öyle ki dibine battığı fosseptik çukurundan hâlâ 'hakkımda yazanların kimler olduğunu tespit ettim, hesaplaşacağım' diye tehditler savuruyor. O çukurda konuşabilmeyi becerebilen tek insan evladı bu" ifadesini kullandı

Mustafa K. Erdemol'un "Küçük ama..." başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Gerçekte fikri nedir, neyi savunur, yandaş cenahın hangi tarafındadır başından beri anlayamamışımdır. Bunda kuşkusuz önüne geleni tehdit etmesinin, kimi beğenmiyorsa ona saldırmasının fırsat vermemesi de etkili. Her saniyesi tehdit etmekle, saldırmakla geçtiği için, belki de var olan “düşünce sistematiği”ni bu yüzden fark edememişimdir Cem Küçük’ün.

Hedefindekiler o kadar çeşitli ki, saldırdıklarının yandaş, candaş, kandaş olup olmamaları önemli değil. AKP’ye yakın olduğu bilinenlere de bindirmişliği var. Kimsenin Cem Küçük’ü çözebildiğini sanmıyorum. Nedir, neyin nesidir gerçekten bilen var mı? Hani dokuz köyden kovulan doğrucu davutluğu falan da yok. Olsa bilir, takdir de ederdik. Bir ara çok gülmüştüm; yine böyle her gün birilerini işlerinden atıyordu(!). “İpleri çekildi”, “bedelini ödeyecekler” vurgularının çok geçtiği yazılar yazıyordu. Bir de baktık ki o sırada çalıştığı gazeteden kovdular bunu. Kimsenin işinden kovulmasına gülmem. Ama herkesi oturduğu yerden işinden kovan biri olarak bir anda “kovulmuş” olması pek bir gülünç gelmişti Küçük’ün.



Bu tür figürlerin yazdıklarının alıcısı olduğuna inanılır. Herhalde hem bu yüzden hem de araya girenler sayesinde yeniden yazmaya başladı. Başlar başlamaz da sanki kısa süre önce işten kovulan o değilmiş gibi “bedel ödeyecekler”, “falan gruba operasyon geliyor” demeye devam etti. Bir tür hastalık demek ki.

En tehlikeli yanı kışkırtıcılığı. Referandum sonrası “evet kazandı ama savaşa hazırlanın” gibi, hangi akla hizmetse, son derece tehlikeli laflar etti. Sosyal medyada yazarak daha çok mutlu oluyor belli ki. En son yediği halt özürlerle, “öyle demek istemedim”, “çarpıttılar” demelerle geçiştirilecek gibi değil. İsrail barbarlığının katlettiği Mavi Marmara kurbanlarına düpedüz “manyak” dedi ki tek kelimeyle “edepsizlik”tir yaptığı. Dünyevi hesap kitapla işi kalmamış insanlara, onların ölümüyle o saldırının “psikolojik kurbanları”na dönmüş yakınlarına büyük hakaret.

Bu gücü kim veriyor bu adama? Bagajı kendisine karşı kullanılacak o kadar malzemeyle dolu biri olmasına rağmen nasıl bu kadar önüne gelene sataşıyor bu zat? Yazdıklarında üzerinde konuşulacak, tartışılacak tek bir fikir kırıntısı yok. Yazdığı her yazı kanıta muhtaç iftiralarla dolu. Televizyonda da dili ayar tutmuyor. Ama tavırlar falan allameyi cihan mübarekte.

Bu kadar abartılı, aşırı özgüven ciddi bir kompleksin ürünüdür. Zayıflığını, çapsızlığını, birikimsizliğini aşırılıklarla kapatır kişi.

Bu zat bu kapatma işini o kadar abartıyor ki “İnceldiği yerden kopsun” diye davrandığını anlayabiliyorsunuz kolayca. Cesaret gibi anlaşılabilir kimilerince tavırları ama cami duvarına işemek kişiyi cesur yapmaz, olsa olsa saygısız, edepsiz yapar.

Mavi Marmara kurbanlarına yönelik sarf ettiği o alçakça ifadeler için cesareti Recep Tayyip Erdoğan’dan almış olmasın? Erdoğan “manyak” falan demedi ama İsrail’le barıştığında, Mavi Marmara organizatörlerini “giderken bana mı sordunuz?” diyerek bu küçük tiplerden daha da fazla yaralamıştı Erdoğan. Cem Küçük’e, elbette hak ettiği tepkiyi gösterenler aslında Erdoğan’a ses çıkaramamış olanlardır. Ona sorup sormadıkları ayrı mesele ama “one minute”ten alınan cesaretle çıkılmıştı yola. Mavi Marmara’nın yolcuları “savaşa” falan da gitmiyorlardı. Savaşa giden kişi küçücük kız çocuğunu da yanında götürür müydü? Cem Küçük, berbat dilli bir patavatsız olarak “manyak” lafını kullandı, ama Erdoğan’ınki de “şiirsel” bir ifade değildi.

Kurban yakını olsaydım, “manyak” lafı da “bana mı sordunuz” fırçası da aynı derecede gücüme giderdi.

Ettiği lafın edepsizlik olduğunu kabul etmek yerine hem Fethullah cemaatinin tanınmış figürleri, hem de Adnan Hoca hemen sahiplendiler Küçük’ü. Mavi Marmara’da yaşamını yitirenler sürekli “ölüyorlar”, bilmem farkındalar mı?

Peki, bu vartayı atlatırsa kendine çeki düzen verir mi Cem Küçük? Pek öyle gibi durmuyor. O, birikimsizliğin, çapsızlığın örtülmesi çabası hâlâ mevcut adamda. Utanmayı, mahcup olmayı kendisine zul sayıyor. Öyle ki dibine battığı fosseptik çukurundan hâlâ “hakkımda yazanların kimler olduğunu tespit ettim, hesaplaşacağım” diye tehditler savuruyor.
O çukurda konuşabilmeyi becerebilen tek insan evladı bu.
Bravo doğrusu.