"BUGÜN AVATAR GAZETECİLİĞİ YAPIYORUM!" ÖZKÖK'Ü HANGİ FOTOGRAF HEYECANLANDIRDI?

Ertuğrul Özkök'ün avatar gazeteciliği diye tarif ettiği gazetecilik tip nasıl? Özkök Bild Gazetesi'nin yazıişleri salonundan yazdı.

Bugün Avatar gazeteciliği yapıyorum


ÖNCE bir uyarı.


Aslında 3D yeni bir teknoloji değil. Çok eskiden beri biliniyor. Benim çocukluğumda dürbün gibi bir şeyden üç boyutlu Disney fotoğrafları gösteren Amerikan oyuncakları satılırdı.
Mesela Bild bugün çok enteresan tarihi fotoğraflar yayınlıyor. Hitler’in o dönemde üç boyutlu çekilmiş fotoğraflarını bulmuşlar.
Bismarck’ın, Kayzer 3’üncü Friedrich’in cenazesi önünde çekilmiş bir fotoğrafı da var.
Ayrıca Alfred Hitchkoch’un üç boyutlu bir filmi de varmış.
Bild bu projeyi, kültürel yayınlarda uzmanlaşmış “Arte” televizyon kanalıyla birlikte yapıyor.
Arte bugün bütün yayınlarını 3D yapacak.
Bu işbirliği bana çok ilginç ve güzel geldi.
Demek ki entelektüellere seslenen bir kültür kanalı, ülkenin en popüler gazetesi ile ortak proje yapabilirmiş.
Bu fikir, kültür kanalına “popüler alanda” itibar kazandırırken, popüler gazeteye de “entelektüel” alanda itibar sağlıyor.
Benim “Hibrid gazetecilik” dediğim şey işte budur.
En popüler olanla, en entelektüel olanı aynı çatı altında toplamak.
Bana göre gazeteciliğin geleceği bu “hibrid” zihniyette yatıyor.
Nitekim Almanya’nın entelektüel gazetesi Frakfurter Allgemaine Zeitung dün yayınladığı haberde bu işbirliğinden saygıyla söz etmiş.
¡ ¡ ¡
Fikir Kai Diekmann’dan çıkmış. Eşi Katia onu “Avatar” filmine götürmüş. Filmi seyrederken bu fikir aklına gelmiş.
Geçmişte Türkiye’de de bazı gazeteler bir fotoğrafı 3D yayınladılar.
Ama bütün bir gazeteyi 3D yayınlamak fikri yeni.
Kuşkusuz Bild’in yaptığı işin sembolik anlamı, projenin kendinden daha önemli. Bu fikir, gazetelerin teknolojik gelişmelere ayak uydurma arayışlarının sembolik bir ifadesi.
Bana göre dijital çağa asıl ayak uydurma projesi, gazetelerin i-Pad’e geçişleri ile sağlanacak.
¡ ¡ ¡
Dün Bild’de buna “Avatar gazeteciliği” adını taktım.
Gazeteler aslında tutucu organizmalardır. Yeniliklere ayak uydurmada pek bonkör davranmazlar.
Ama şu da gerçek.
Ayak uyduramayan gider.
Tabii ayak uydurma derken sadece teknolojik gelişmelerden söz etmiyorum.
İşin bir de gazetecinin zihniyeti ve içerik açısından görünümü var.
Son günlerde gazetelerin “haber” fonksiyonları tartışılıyor.
Bana göre “haber” artık gazetenin birinci öncelikli içeriği değil.
New York’ta üç gün boyunca New York Times’ı ve “Wall Street Journal”ı baştan sona okudum.
İkisi arasındaki rekabet içeriğe çok olumlu yansımış.
İki gazete de haberden çok artık ilginç feature’lara, dergi gibi konulara ağırlık vermişler.
Bugün dünyada, ben dahil, bilinen ünlü birçok gazeteci parasını yazılı basından kazanıyor. O nedenle yazılı basının varlığını sürdürmesi için yapılan arayışları dikkatle takip edip yaratıcı yanımızı sonuna kadar seferber etmek hepimizin menfaatine.
Yani, artık babadan kalma zihniyetle devam etmemiz mümkün değil.
Benim “sit com” gazeteciliği kavramıma, sırf ben söyledim diye karşı çıkanların da bu yazıyı dikkatle okumalarını dilerim.
Çünkü ilk kaybedenler onlar olacak.

Ertuğrul Özkök/Hürriyet