BU YIL TASFİYE OLACAK İLK GAZETECİ KİM? ORAY EĞİN O YAZARIN ŞİFRELERİNİ VERDİ!

"Dikkat ediyor musunuz, birkaç gündür o yazar aleyhine o kadar çok birbirine benzeyen yazı çıkıyor ki..."

Bu yıl tasfiye olacak ilk gazeteci

Geçen sene bu zamanlarda Hürriyet'teki yönetim değişikliğinden dolayı zafer ilan ediyordu yandaşlar. Tam 20 yıl boyunca pek çok tartışmanın hedefinde olmuş, son beş yılda ise açık ve net bir şekilde muhalif tavır almış Ertuğrul Özkök'ü sindiremiyorlardı. Ne yandaş basın ne de onların kumandasını elinde tutan iktidar.

Sistemli kampanyaları sonuç verdi, Ertuğrul Özkök gitti. O günlerde dikkat ettim, aynı koro yeni Genel Yayın Yönetmeni'ne 'Bizim çocuk' muamelesi yapmaya çok hazırdı. Köşelerden Enis Berberoğlu'na övgü dolu satırlarla beraber 'akıl verme' çabaları da dikkat çekiyordu. Bir senelik görevinde Berberoğlu onların aklına ihtiyacı olmadığını fazlasıyla gösterdi, onu kulübe katmak isteyenlere de pek yüz vermedi.

Özkök'ün gidişinden sonra yandaşların kelle arzusu bitmedi ne yazık ki... Bu sefer bir zafer kazanmış olmanın hırsıyla bir başka sistemli saldırı için harekete geçtiler.

Oktay Ekşi'yi hedef tahtasına oturttular. Özellikle 'merkezden' dinci basına devşirilmişlerin tetiklediği bir operasyonla Hürriyet'in başyazarını yıpratma kampanyası başladı. Her fırsatta bir açık aramaya yöneldiler.

Oktay Bey o açığı bir süre sonra kendi kendine verdi ve bir kale daha yıkıldı, Türk basınında istifasıyla bir dönem daha bitti.

Ancak burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta saldırıların sistemli olmasıydı. Bir merkezden yönetiliyormuş gibi, bir koro halinde birbirlerine paralel yorumların çıkmasıydı şaşırtıcı olan. Birileri talimat vermiş, düğmeye basmıştı sanki.

Eski bir Hürriyet yazarı olan Bekir Coşkun yeni çıkan kitabı 'Başın Öne Eğilmesin'de çok uzun süre bir 'rivayet' olarak kalan 'tasfiye listesi' meselesinin doğru olduğunu açıklıyor. Bekir Coşkun'a böyle bir listenin varlığını Aydın Doğan söylemiş hatta. Coşkun ikinci sıradaymış, Oktay Ekşi ise üçüncü.

Liste ilk gündeme geldiğinde 10 kişiden oluştuğu söyleniyordu. Demek ki başkaları da var sırada.

Ve 1 Ocak 2011'de bir düğmeye daha basıldı.
Aynı koro bu sefer Yılmaz Özdil'i hedef seçti. İlk günden beri sindiremiyorlardı zaten, şimdi ise sıranın ona geldiğini düşünerek örgütlü atışlara başladılar.
Çiğ et görmüş vahşi köpekler misali.

Dikkat ediyor musunuz, birkaç gündür Yılmaz Özdil aleyhine o kadar çok birbirine benzeyen yazı çıkıyor ki... Yüzeyde güya onun yılbaşı yazısıyla dalga geçiyorlar, ama altmetninde bunun bir operasyon başlangıcı olduğunu görmemek mümkün değil.
Zaten Cemaat'in temsilcisi Hüseyin Gülerce bu yıl yapılacak seçimlerden sonra medyayı yeniden tasarlama niyetleri olduğunu açık açık dile getirdi; eskiden bu gibi niyetler imayla yapılırdı, şimdi hiç gizleme gereği bile duymuyorlar. Ne de olsa güç onlarda... Aynı Cemaat'in bir başka dershane hocası da medyada bir 'tasfiye' yaşanması gerektiğini söylememiş miydi?

Devir bu arkadaşların devri, güç, iktidar, para onlarda. Polisten yargıya kadar her yerdeler, istedikleri her şeyi yapıyorlar. Neden medyayı da yeniden tasarlamasınlar, neden işlerini gelmeyenleri tasfiye etmesinler ki? Direne direne bir yere kadar, zaten şunun şurasında biat etmeyen kaç kişi kaldı ki...

Ama bir de 'ilahi adalet' var.
Bunların mahallesinden kolonya kokulu bir adam vardı hani yakın zamana kadar... İşine gelmeyenleri gammazlıyor, hedef gösteriyor, patronlara çağrıda bulunup işten atılacaklar listesi veriyordu.

Sonunda kendisini kapının önünde buldu.
Hoşgörünün ve diyaloğun kapısı Cemaat de önce Apo teması, ardından da bu tasfiye skandalı yüzünden arka arkaya küçük skandallara imza atan Hüseyin Gülerce'nin haddini aştığından kulağını çekmesin sakın?


Oray EĞİN / AKŞAM