Baykam'ın yazısı neden yayınlanmadı? Cumhuriyet'ten sansür açıklaması!

Cumhuriyet gazetesi, yazar Bedri Baykam'ın Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği dünkü yazısının yayınlanmaması hakkında açıklama yaptı.

Cumhuriyet gazetesi, yazar Bedri Baykam'ın Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği dünkü yazısının yayınlanmaması hakkında açıklama yaptı. Gazete, Baykam'ın yazısının kurultay sürecinde CHP'de aktif siyaset yapması nedeniyle yayınlanmadığını söyledi. Açıklamada "hem genel gazetecilik etiği hem de Cumhuriyet’in yayın geleneği, bir partide yöneticilik yapan ya da aktif siyasi faaliyet yürüten kişilerin gazetecilik yapmasına ve düzenli köşe yazmasına cevaz vermemektedir" denildi.

İşte o açıklamanın tamamı:

Cumhuriyet Gazetesi’nde Salı günleri yazan Sayın Bedri Baykam'ın dünkü yazısı yayımlanmamıştır. Bu durum, bazı gazetelerde- yazının içeriği nedeniyle sansür edildiği yönünde- haksız eleştiri ve yorumlara yol açmıştır.

Her gazetenin olduğu gibi Cumhuriyet’in de yetkili organlarınca belirlenmiş bir yayın politikası vardır. Yazılar bu çerçevede kaldıkça yazarların farklı görüş ve eleştirileri zenginlik olarak değerlendirilir, asla müdahale edilmez. Sadece yazının içeriğinde hakaret, nefret söylemi, kişilik haklarına tecavüz olup olmadığı, yasal ve etik yönden kontrol edilir. Sorunlu bir ifade varsa konu,yazarla paylaşılır.

Sayın Baykam'ın köşe yazısının yayımlanmamasının yazının içeriğiyle hiçbir ilgisi yoktur. Nitekim o yazıdakilerden çok daha ağır eleştiriler, gazete sayfalarında defalarca yer bulmuştur. Yazının yayımlanmaması, içeriğinden tamamen bağımsız, ilkesel bir nedenden kaynaklanmıştır.

Yazının kaleme alındığı gün, aralarında sayın yazarın da olduğu bir grup CHP'li politikacı, partinin kongre süreciyle ilgili bir siyasi bildiri yayımlamıştır.

Hem genel gazetecilik etiği hem de Cumhuriyet’in yayın geleneği, bir partide yöneticilik yapan ya da aktif siyasi faaliyet yürüten kişilerin gazetecilik yapmasına ve düzenli köşe yazmasına cevaz vermemektedir.

Bilindiği gibi, bir başka köşe yazarımız olan sayın Mustafa Balbay, Kongre sürecinde aday olacağını açıklamadan önce gazetemizin, “Ya aktif siyaset ya gazetecilik/yazarlık” kuralına uygun davranarak kendi isteğiyle yazılarına ara vermiştir.

Yayımlanan bildiriden, Sayın Baykam'ın da CHP'nin kongre sürecinde aktif siyasi faaliyet içinde olduğu/olacağı anlaşıldığından, yazılarına yer verilmemesi uygun görülmüştür.

Bu karar öncelikle, Cumhuriyet’in gündelik siyasal-kişisel mücadelelerde kullanılmasına engel olmayı amaçlamaktadır. Yoksa yazarlarımızın yazılarının içeriğine asla müdahale edilmeyeceğini, en iyi yazarlarımız bilmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

BLOGUNDA YAYINLADI

Bedri Baykam, Cumhuriyet'in basmadığı yazısını blog'unda yayımladı. İşte o yazı:

Sayın Kılıçdaroğlu,

CHP'nin yaşadığı son çalkantılara karşı, kurultayı toplamanız sevindirici. Ancak bu seçimli Kurultay’ın birkaç bin kişilik dar bir salona hapsedilmesi çok üzücü. Bunu yol yakınken değiştirmenizi diliyorum. Genel Başkanlık’tan artık istifa etmeniz ve bu Kurultay’da tekrar aday olmamanız için 11 gerekçeyi size iletiyorum:

BİRİNCİ SEBEP EKMELEDDİN İHSANOĞLU

1- Parti’nin kuruluş felsefesine tamamen ters düşen bir adayı, Parti’nin hiçbir yetkili organına danışmadan kamuoyuna sundunuz. Bu zat'ın idollerini "Menderes, Erbakan ve Özal" olarak açıklamasını, tek parti sürecini ise "Menderes'in son verdiği baskıcı dönem" olarak tanımlamasını seyretmekle yetindiniz.

2- Seçimlerde yaşanan hezimetin ardından özeleştiri yapacağınıza, tutarsız kararınız yüzünden "tıpış tıpış" (!) oy kullanmayan milyonları suçladınız. Bir de üstüne "Yarın olsa yine İhsanoğlu'nu seçerdim" deme cüretini gösterdiniz. Ne yazık ki tavrınız, otobana ters yönden dalıp ardından "Hay Allah tüm sürücüler ters yönde" diyen fıkrayı hatırlatıyor.

YARATTIĞINIZ BOŞLUĞU DEMİRTAŞ DOLDURDU

3- Gezi eylemlerinde hayatını, gözünü kaybeden, canını ortaya koyan her yaştan genci hiçe sayarak, Çankaya seçiminizde onlarla alay edercesine AKP profiline çok yakın bir adayı öne sürerek, "Gezi ruhu" ile CHP arasında varolabilecek sinerjiyi baştan yok ettiniz. Yarattığınız akıl almaz boşluğu Selahattin Demirtaş doldurdu. Sayenizde etnik kökenli bir parti, sosyal demokrat değerlere çengel attı.

4- Parti’den ve kamuoyundan yükselen tepkileri hiçe sayarak bir B planı oluşturulmasına imkan tanımadınız, tehditlerle 20 milletvekilinin Emine Ülker Tarhan'a imza vermesini engellediniz. Sayenizde RTE ilk turda kazandı.

ATATÜRK'Ü SORGULADINIZ

5- Sn. Kılıçdaroğlu, 2009 yılında siz henüz CHP Grup Başkanvekili iken, sizinle randevulaşarak Parti'nin demokratik bir tüzüğe kavuşması için bir çabaya öncülük ettiğimizi iletmiştim. Siz de bu çabaya hak verip tüzüğü beklediğinizi söylemiştiniz. 2010’un başında farklı kuşaklardan partilimizin katkısıyla hazırlanan bu taslağı size getirmiş ve destek sözü almıştım. Ardından Mayıs 2010'da Genel Başkan olmanızdan sonraki dönemde, bir Tüzük Kurultayı topladınız. Ancak bizim "Demokratik Devrim Tüzüğü” ndeki parti içi demokrasi önerilerimizi pas geçerek sadece kadınlar ve gençlere kota uygulamasını aldınız; o da ancak onları seçilemeyecek sıralara yerleştirerek! Şimdi de duyuyoruz ki, Parti’de ön seçim uygulamasının önünü daha da keserek kendi tek adam tavrınızı pekiştirecekmişsiniz! Niye örgüte güvenmiyorsunuz? Bırakın Zonguldak'ı Zonguldaklılar, Muş'u Muşlular seçsin! Sizin Atatürk dönemini sorgularcasına adlandırdığınız "Yeni CHP" (!) döneminde, parti ne halka açılabildi, ne de örgüte!

6- Düzenlediğiniz baskın seçimden önce milletvekillerinin medyaya konuşmasını yasaklamışsınız! Tüm atama ve azletme yetkilerinizle, örgüt üzerinde tahakküm kurmanız yetmiyormuş gibi, şimdi de rakibiniz olacak CHP'lilerin ağızlarını açmalarını mı engelliyorsunuz? Emin olun bu kadarını RTE bile düşünememişti! Bizi yanılttınız ...

KENDİNİZİ SADRAZAM SANIYORSUNUZ

7- Geçen hafta sizi eleştirenler hakında "Onları milletvekili yaptığıma pişmanım" diyerek, kendinizi Sadrazam, Vezir atayan Sultan konumuna taşıdınız. Parti imajına ve demokrasiye verdiğiniz zararı hesaplayamadan.

8- "Kurultay’dan sonra artık Parti içinde kimsenin böyle konuşmasına izin vermeyeceğim" diyerek sanki kazanacağınızdan eminmişsiniz gibi Kurultay'ın iradesine ipotek koydunuz.

9- Genel Başkanlığınızda Parti’nin temel değerlerini altüst eden demeçlerinizle Atatürk-İnönü dönemi ve 27 Mayıs hakkında en karanlık yorumları yaptınız. Ne o dönem şartlarını, ne bastırılan isyanları, ne demokrasiyi düşmanı Menderes ve Bayar’ın emellerini algılayamadan...10- Yabancı yayın organlarına verdiğiniz mülakatlarda "Türkiye'de laikliği tehlikede görmüyoruz" diyerek, ülke gerçeklerine ne kadar uzak olduğunuzu tekrar açığa vurdunuz.

HALKIN UMUTLARINI KIRDINIZ

11- Çocukların, gençlerin akıllarını alt-üst ederek, altı ok ve sosyal demokrasiyi egemen sağ partilere benzemeye çalışan, solun önerdiği yaşam tarzından utanan bir konuma düşürdünüz. Yani gelecek kuşakları sağ veya marjinal partilere doğru savurdunuz, halkın umutlarını kırdınız.

Sn. Kılıçdaroğlu, Parti’yi demokratikleştirmek üzere hepimizin desteği ile geldiğiniz Parti başkanlığında CHP büyüyemediği gibi, rotası da Cumhuriyetçi-Atatürkçü çizgilerden uzaklaştı. Lütfen CHP'ye daha fazla zarar vermeyin. Çünkü sizden önceki Genel Başkanların çok farkında oldukları, maalesef unuttuğunuz bir konu var: O koltuğa kim oturursa otursun, CHP'nin ebedi şefi, Atatürk'tür.