BAŞBAKAN ERDOĞAN TEKE TEK'TE SERT ÇIKTI; BAŞBUĞ'A TERÖRİST DİYENLERİ TARİH AFFETMEZ!

Başbakan Erdoğan Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programında gündeme yönelik sorularını yanıtladı.

Başbakan Erdoğan Teke Tek’te Fatih Altaylı’nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

İşte Erdoğan’ın açıklamaları:

ÇIKANLARA KESİNLİKLE DOKUNMAYCAĞIZ

Bölücü terör örgütünün 4 boyutu var: İmralı, Kandil, Avrupa ve parlamento. Dedikleri şey şu "İmralı ne derse biz onu yaparız". Bunda samimilerse şu anda İmralı beklentilerimizi cevap verecek şekilde adımlarını atıyor. Şu anda silahların bırakılmasından yana bir tavrın içerisine gidiliyor. Bu işin artık çıkışı yok. Biz ne dedik, ’yurtdışına çıkacaklarsa sınır noktasında biz iktidar olarak elimizden gelen bütün imkanlarımızı seferber edeceğiz, bundan önce olduğu gibi dokunmaya fırsat vermeyeceğiz’. Bu bittiği zaman eğer benim Kürt vatandaşımı seviyorlarsa benim Kürt kardeşime en büyük iyiliği bunlar yapmış olacaklar. Çünkü operasyonlar bitecektir. Benim güvenlik güçlerimin tek işi operasyon değil ki. Benim askerim kışlasındadır, polisim de mahallindedir, başka bir yere çıkmaz. 600 milyon dolarlık olduğu yeri sen gel iş makinaları yak, tehditler falan. Sebep ne ’bize vergi vermedin’. Aynı şekilde başkaların yiğitçe yatırımları var. Şimdi başka gelmek isteyen de bunları görerek korkuyor, gelmiyor. O zaman bölge nasıl kalkınacak? Biz buna rağmen bölgede 36 katrilyon altyapı üstyapı yatırım yapmışız. Biz teröre rağman bunu yapmışız. Demek ki, terör bölgeden sıyrılsa bu yatırım 72 trilyona çıkar.

CİZRE’DEKİ HAVAALANI YIL SONU BİTECEK

Geçmişte ’Yüksekova’ya, Şırnak’a, Cizre’ye hava alanı yapacağız’ desem herhalde bana gülerdiniz. Ne yaparlarsa yapsın biz bu yatırımlarımızı bitireceğiz. Onlar Kürt olmasına rağmen kendi insanı gibi bakmıyor. Biz oradan milletvekili çıkaramadığımız halde orası benim insanımdır, vatanımdır. Biz oraya da havaalanı yapacağız dedik, yapıyoruz. İnşallah yıl sonuna yetiştirmeye çalışacağız. Aynı şekilde Cizre’deki havaalanına da bitireceğiz inşallah. Şimdi yatırımcı oradan pazara nasıl ulaşacağız diyor. Onun için senden raylı sistemi arıyor, havaalanını arıyor. Bunları arıyor. Siz bunların altyapısını oluşturacaksınız. Turizmde de uçakların oraya gelip gitmesi için bu şart. Hepsinden öte üniversiteler. Bizim her ilimizde üniversite var. Burada öğrencisinden akademisyenine varıncaya kadar uçakla gitmesi başka bir şey. Haftada bir gün ders vermeye gelecek olan akademisyenin üniversite ücretini ödüyor atlayıp uçakla dersini veriyor ve dönüp gidiyor. Biz şimdi bu döneme geçtik. Biz geldiğimizde 76 üniversite vardı bizim zamanımızda 166’ya çıktı. Biz bu işte çok geri kaldığımız için mesafeyi kapatmamız lazım.

BEYİN GÖÇÜ DEĞİL DÖNÜŞÜ YAŞANIYOR

Ben buraya gelmeden önce bir toplantıda konuştum. Uzman doktorlarımız niçin orada kariyer yapamasın. Dolayısıyla hem orada hizmeti görsün hem de kariyerini yapsın. Biz bunu yaptığımızda kariyer sahibi eleman kazanmış olacağız. Bu dönemde gerek devlet gerekse vakıf üniversitelerinde kalite artıyor. Şimdi bizim tıptaki açığımızı inşallah kısa zamanda kapatacağız. Bizim tıpta beyin gücümüz iyi. Artık göç vermiyoruz. Şimdi artık dönüş başladı. Teknolojiyi devlet olarak biz de alıyoruz özel sektörde transfer ediyoruz. Bu tabii bize bir başka güzellik getirdi. Benim her vatandaşım istediği her hastaneye gidiyor. Bunların çoğu SGK’yla anlaşmalı olarak iş yapıyor. Artık MR için 7-8 ay beklemek bitti. Devletin sağlık maliyeti 4 kat arttı ama benim insanımın sağlığı için herşey feda olsun. Biz yolsuzluğu kestik. İlaçlarda olan yolsuzluklar vardı. Bunların hepsi gitti. İlaç firmalarına diyoruz ki, ’Çok kazanma arkadaş az kazan’.Biz hala şehir hastanelerine başlayamadık. Maalesef yargıda çok lüzumsuz şekilde kafaya takarak bizim bu sürecimiz engelledi. İstanbul, Ankara, Gaziantep, Adana başlamadı. 29 büyükşehir hedefimizdi. Bunlar Türkiye’de bambaşka bir heyecan meydana getirecek. Kenar köşe bir ilimiz kalkıp da Ankara’ya, İstanbul’a gelmeyecek. Oralar üst düzey doktorlarımız için aynı zamanda mesailerini verdikleri ve eğitim aldıkları yer olacak.

SAĞLIK BAKANLIĞI’NDA REVİZYON

Benim Sağlık Bakanımdan hiçbir şikayetim yoktur. Bir devir teslim süreci. Biz bir taraftan insan yetiştirmemiz lazım. Bir taraftan da zaman zaman meslek körlüğü başlar. Bizim şehir hastaneleri meselemiz yeni değil. 5-6 senelik bir mesel. Bizim önümüzdeki süreci şimdiden hazırlamamız lazım. Bu gerek bakanlık olsun gerek yeni yetişecek arkadaşlarımız için olsun. Şimdi Recep Bey’in üçüncü dönemiydi. Recep Bey bu dönem gidiyor. Şimdi seçimden sonra devir teslim yapması farklı ama bunu bir parlamentoda olan bir arkadaşımızın alması başka. İki bakanla birbirinin alakaları bir farklılığı görülüyor. Yeni bakanımız Mehmet Bey, Recep Bey’in birikiminden istifa edecek. Burada herhangi bir ters bakma, olumsuz yaklaşım böyle bir şey sözkonusu değil. Ben de yine kendisinden birikimlerinden gerek parti içinde, parlamentoda istifade edeceğiz.

İDRİS BEY GÖZÜKARA ARKADAŞIMDIR

İdris Bey benim çok çok eski arkadaşım. İmam Hatip’ten sınıf arkadaşım. Çalışkan, pek diplomaya doyan bir arkadaşımız değil, gayretlidir. Bu süreç içerisinde herşeyi değerlendiriyoruz. Bu değerlendirmeler içerisinde de, istişarelerimiz vs. bu süreç içerisinde böyle bir değişim. Terör olayı bizim için çok çok önemli bir süreç. İdris kardeşim aslında gözü kara bir kardeşimdir. Terör bölgelerinde görülmesiyle vs. Bu noktada herhangi bir sıkıntı sözkonusu değil. Fakat böyle bir değişimin olması ihtiyacı yaptığımız araştırmalar neticesinde doğmuştur.

DİYARBAKIR’DA TÖRENE MECBUR MUYDUK?

Buna bir zaman vermek mümkün değil. Bu her an olabilir uzayabilir. Ama biz her an olması için çalışıyoruz. Şu anda bizim proje ilerliyor. Bazıları ’adaya niye gidilir’ diye bizi hesaba çekmeye çalışıyor. Biz buna hiç aldırmadan istihbarat teşkilatımı buraya gönderiyorum. Biz siyasi uzantısı olan parlamentodaki ekibe de bazı şeyleri söylüyoruz. ’Siz şu anda bölücü terör örgütünün uzantısınız. Siz de kabul ettiniz. Siz de barış istiyorsanız bu cesaret işidir. Onun için bir yerlerden korkarak iradenizi geciktirirseniz barış gecikir’ diyoruz. Çünkü parlamentonun içi barışın olması için mücadelenin verilmesi gereken yer. Demokrasi bunun en önemli anahtarı. Gelin bu adımı bu şekilde atın. Silahlarla bir yere varılmaz, silahlar barışın güvencesi değildir. Şimdi adaya gönderildi, gittiler. Geldiler, tabii kendilerine bakanımıza dedim ki, ’süreci koruyabilmek için çok konuşmak değil, iş yapmak önemli. Lütfen mesajlara dikkat etsinler, bizi farklı mesajlar vermeye itmesinler. Biz Paris’te ölenler için mecbur muyduk Diyarbakır’da cenaze töreni yapmaya.

BENİM KAN BEYNİME SIÇRIYOR!

Şimdi konuşma yapıyorsun, en sonuna geliyorsun ’Barışı istediğini söyleyen başbakan Kürt kardeşlerimizi bombalıyor’ diyorsun. Bunu söylediğin zaman kusura bakmayın kan beynime sıçrar! Benim Kürt kardeşimle değil terörle problemim var. Bunu söyleyince ben de arkadaşlarımla ’ne oluyoruz’ diyoruz. Demek ki sen bu mücadeleyi samimi vermiyorsun. Şimdi biz adaya giderken diyoruz ki, ’lütfen artık teröristin ve terörizmin söylemini bırakacaksın. Bize parlamento içindeki bir parlamenter diliyle konuşacaksın’. Böyle olduğu zaman ’Başbakan benim Kürt kardeşimi bombalayan’ sıfatını yapıştırırsan o zaman ben de o kişiye iyi niyetle bakmam. Bu söylemi yerinde kullanacak insan kimse o noktada onlara anlayış gösterelim.

4’LÜ OLMAZSA 2’Lİ ZEMİN ARARIZ

Biz başta iyi niyet ortaya koyduk. Anayasa çalışmalarında 324 milletveki ile komisyonu 3 kişi temsil ediyoruz. İlk etapta 26 paketi dillerine doladılar. Bu paket millete gitti ve yüzde 58’le evet dendi. Ufak tefek bazı yerlerde takılıyorlar. Önce uzlaştıklarımıza bakalım yola devam edelim dedik. Örneğin Başkanlık sistemi gündeme geldi, hemen bir isyan başladı. Ana muhalefet olsun, ikinci muhalefet olsun. Kabul edersin veya etmezsin. 324 milletvekili olan partinin önerisidir. Kabul etme, koyalım bir kenara yola devam edelim ama bu toplumun içinde Başkanlık sistemi tartışılsın. Biz mevcuta bakarız, yanlışlara doğrulara bakarız, tartışılır, benim toplumum da başkanlık sistemi nedir, parlamenter demokrasi nedir öğrenir. Ana muhalefet lideri Başkanlık sisteminde parlamento yoktur diyor. Biz buna rağmen ’sabredin arkadaşlar’ dedik. Ama bizim Mart sonuna kadar onlar ne getiriyor, anlaştık anlaştık. Anlaşmadık illa 4’lü anlaşmamız şart değil. Anayasayı çıkaracağımız şekilde 2 partiyle anlaşabiliyorsak, azami müşterekte birleşebileceğimiz anayasayı yaparız.

TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ

Bunlar olmazsa referandum için ortak ararız. Zaten bizim anayasa çalışmamız var daha da ileri götürebiliriz. Biz referanduma gidebiliriz diyen hangi partiyse oturur konuşuruz. Ortak yeni anayasayı hazırladıktan sonra Meclis’e sunarız. Milletimizden başkanlık sistemi bu gücünü alırsa çok başlılıktan kurtuluruz ve çok seri karar alma imkanını getirecektir. Diyelim yarı başkanlık sistemi. Kendine has bazı doğruları var, ABD’deki sistemin kendine has doğruları var biz de bunları alalım Türk tipi başkanlık sistemi getirelim. Bizim geleneklerimiz var, göreneklerimiz var. Burada bütün mesele asıl iradenin halkta olmasıdır. Halk seçimini yapıp istediğini indirebiliyorsa mesele bitmiştir. Halkın iradesinin üstünde bir irade biz bu sistem içerisinde tanımıyoruz. Halkın kararına herkesin saygı duyması lazım.

BELEDİYELERE YAPILAN SORUŞTURMALAR

Görev süremiz içerisinde ne kadar belediye izin verildi söyleyeyim. Partimizdeki belediyilerden 599 belediye hakkında biz soruşturma izni vermişiz. CHP’yle ilgili 454 belediye, MHP’yle ilgili 231, BDP’yle ilgili 96, diğerleri 141 soruşturma. Böyle bir tablo var. Bizim belediyelerimizle ilgili olarak üzerinde ısrarla durduğumuz şey; yolsuzluğa, çıkar ilişkilerine, personelle ilgili girdi çıktılara hassasiyetimiz çok fazla. Burada AK Partili belediyelerin sayısal olarak fazla. En fazla belediye bizde olduğu halde. En son Eskişehir ve Antalya. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili soruşturmayı bizzat savcı kendisi davet ederek yapıyor. Eskişehir’le ilgili olarak yargı bu süreci açıyor. Ve yargı bunu başlatıyor. Ana muhalefet bu olayı bizimle ilişki kurmak suretiyle kendine göre oraya bir güç devşirmek istiyor. Burada bir sıkıntı yoksa yargıda ortaya çıkacaktır.

KILIÇDAROĞLU SÜREKLİ MAHKUM OLUYOR

Ben hapse girdiğimde 7-8 dosya vardı. Biz ne zamanki partiyi kurduk dosyalarımı 58’e çıkardılar. Şimdi bu dosyalardan 3-4 tane kaldı. Partiyi kurmadan önce bunların çoğu düştü. Bunların hiçbirisinde benim imzam yok. İta amiri olmam sıfatıyla bana da bedel ödetmeye kalktılar. Ben milletvekili olduğum için dosyam duruyor. Şimdi o dosyayı zaman zaman anamuhalefet ve diğeri kullanmaya kalktı. Bizim bugünlere gelmemizin sebebi bir defa çizgiyi sağlam tuttuk. Ana muhalefet bizim Kayseri’deki belediyeye taktı. Hepsinde kendileri mahkum oldu. Belediye başkanım sürekli Kılıçdaroğlu’nu mahkum etti. Aldığı tazminatı halka sucuk ekmek olarak dağıtıyor. Şimdi benim Kılıçdaroğlu’na davalarım var. Yakında bunları kazandığımda garip gurabaya dağıtılacak.

BU ARKADAŞLARIMIZ KOPMAYACAK

Biz bu yola çıkarken arkadaşlarımıza hep şunu telkin ettik. Özellikle dava adamı olmak, biz bir davanın müntesipleri olarak bir defa geriyi tıkamayacağız. İleriye sürekli insan yetiştirmemiz lazım. Amerika’da adam 2 dönem başkanlık yapıyor ve gidiyor. Bir daha da dönüşü yok. Biz bu işi böyle yapmayacağız. 3 dönem arka arkaya bu işi yaptıktan sonra milletvekili arkadaşımız bir dönem ara verecek. İsterse dönebilir. İsterse vakıf ve başka hizmetlerde bulunabilir. Think tankk kuruluşlarımızda hizmet verebilir. ABD ve Batının bazı kuruluşları think tankla dünyaya fikir ihraç ediyorlar. Biz bu konuyla ilgili çok girişimlerde bulunduk. İstiyorum ki, bu tür arkadaşlarım bu kuruluşlarla beraber uluslararası camiada yer edinelim. Benim kaliteli arkadaşlarımla beraber bu süreci çok daha güçlü kılacağız. Bu arkadaşlarımı başka vazifeler de bekleyebilir. Bu arkadaşlarımız kopmayacaklar. O bağ devam edecek.

TÜRKİYE SİYASETİNDE BİR REFORM

Bu davayı güçlü kurmak. Bu dava Türkiye’ye hizmet davasıdır. Bu davayı her yerde o hizmeti vermek mümkün. Hepimiz bu hizmeti verebiliriz. Millet bize inandı. Bu Türkiye siyasi tarihinde bir reformdur. Bu Türk siyasetine bir başka kan getirmiştir. Ben inanıyorum ki, diğer partiler de zaman içerisinde bu sistemi uygulayabilirler.

BAZI ÖZELLEŞTİRMELER İPTAL EDİLEBİLİR

İdeolojik hareket edemezsiniz. Batan ülkeleri artıda gösteriyorsunuz bizi hala ekside. Bütün bu olanlardan gelişmiş ülkeler de şikayetçi. Biz ne diyoruz ’Verseniz de vermeseniz de’. Yatırımcı Türkiye’nin güvenilir ve inanılır olduğunu biliyor. Şimdi fonlar da gelecek. Kredi kuruluşları itibar kaybına uğradı. Biz şimdi Fich’le anlaşma yapacağız. Şimdi Türkiye bazı kredi kuruluşlarıyla ilişkisini kesti. Şimdi arkadaşlarımız Körfez’e gidiyor. Demosrasyonlar ikili görüşmeler yapılıyor. Ben inanıyorum ki çok ciddi fonlar Türkiye’ye gelmeye başlayacak. Biz belki bazı özelleştirmeleri iptal edeceğiz. Örneğin otoyol meselesi, köprüler meselesini tekrar masaya yatıracağız. Daha yüksek beklentilerimiz var.

İKİ HAVALİMANI İHTİYACI KARŞILAMIYOR

150 milyon bu havaalının ilk hedefi değil. Bunun ilk periyodu öyle zannediyorum 90 falan değil. Biz buradan hemen sıyrılacağız. Şu anda Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen cevap vermiyor. Böyle olunca bizim turizm noktasında çok ciddi kaybımıza neden oluyor. Bir anlamda kardan zarar ediyoruz. Atatürk Havalimanı’nda orada konut falan olmayacak, tamamen yeşil alan olacak.

KANALİSTANBUL PROJESİ BİTMEK ÜZERE

Kanalistanbul bittiği zaman boğaz rahatlayacak. Eskilerin ifadesiyle tenezzüh alanı olacak. Proje çalışmaları bitmek üzere. Allah göstermesin boğazda bir kaza olursa. Bizim bunları yaşamamız lazım. Yassıada’yı biz Sivriada’yla beraber Özgürlük ve Demokrasi Adası yapacağız. Özel toplantılar orada yapılacak. Bir anlamda kongre adaları olacak. Otelleri olacak. Sivriada’ya biz Sidney’deki gibi bir simge salon olacak, geçişler olacak. Yassıada’da oteller, toplantı salonları, müze olacak.

YABANCI MİMARLAR ZEVKİMİZİ YANSITMIYOR

Ben yurtdışından gelen mimarlara ’Ne olur bizim kültürümüzü yansıtın’ diyorum. Bakıyorsunuz şimdi bizim ülkemizde uzakdoğuda yapılanların aynısı yapılıyor. Bizim mimari bir geleneğimiz var. Ben hem belediye başkanlığı yapmış bir insan olarak bizim mimarimizdeki o zevki, estetiği, rahatlamayı ve huzuru bunlarda bulamıyorum.

O ADADA KUMARHANEYE KARŞIYIM

Herşeyi bütçeden yapamazsınız. Bizim başarımızda kaynak bulmak vardır. Yap işlet devret anlayışı bizim döneme kadar neredeyse yoktu. Biz bunu yaygınlaştırdık. Burada da onu yapacağız. Artık burası bir yaslı ada olmayacak. Özgürlük ve Demokrasi Adası olarak dünyada bir iz bırakacak. Orada kumara karşıyım. Kumar bu toplumu ifsad eden bir şeydir. Bizim toplumumuza kumarhane falan girmesin. Bizden önce kumarhane vardı ne oldu Türkiye batıyordu.

TSK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR

Bu bizi dilhun eden bir konu. Kuvvetler ayrılğı prensibi bir defa birbirlerinin alanına girmeye ne yazık ki çok müsait. Daha önce sayın Ahmet Necdet Sezer’in döneminde yargıyı adeta bu erkleri üzerine çıkaran bir Meclis konuşması vardı. Bu ifadeler çok eleştiri aldı. Ne yargının yürütme, ne yürütmenin yargı üzerinde bir üstünlüğü olamaz. Hepsinin anayasanın tanımladığı o kategoride hizmetini vermesi lazım. Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimiz hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda ’terör örgütü mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez. Bu tanımlamayı yapanlar kendileri bulundukları makam itibarıyla kendilerini sağlamda görseler bile tarih onları affetmez. Bir defa TSK bir örgüttür ama terör örgütü değildir. Bu anayasal örgütün başıdır dersen eyvallah. Ama terör örgütü dediğin zaman affedilir bir yanı yok. Bu çok ciddi bir yanlış. Mesela orada emekli olan komutanlarımız var generaller var. Bu noktadaki yaklaşım tarzı çok yanlış.

NİYE UZATIYORSUN BU İŞİ BİTİR!

Belli makamlarda olan insanlar bazı insanaları artık öyle bir hale getirmiştir ki, bu kaçar mı, durur mu bunu bilir. Kaçma ihtimali yokken, böyle bir şey yokken bunu yaparsan sistemi tehdit eder pozisyona giriyorsun. İster emekli olsun, ister muvazzaf olsun. Kardeşim ver kararını. Ne geciktiriyorsun bu işi? Otur gece gündüz çalış icabında. Benim şu anda 6 saat uykum var, sen de yap.

GENELKURMAY BAŞKANINI NEDEN TUTUKLUYORSUN?

Bu sadece generallerimiz diğer subay ve astsubaylar için yapılan uygulamalar biz siyasiler için oldu ve halen oluyor. Burada kim kaçar, kim kaçmaz. Tutuksuz yargılama meselesi, burada çok hassas davranmaları lazım. Tutuklama bizim için son seçenek olmalı. Cezaevi noktasında biz niye sıkıntıdayız? Tutuklama olayını son seçenek olarak düşünmeli. Hemen böyle geleni alayım atayım içeri olmaz! Bu adam terörist, tamam, eyvallah tutukla. Öyle bir şey oluyor ki, teröristi bile bir kapıdan alıp diğer kapıdan bırakıyorsun. Yahu Genelkurmay Başkanı’nı niye içeri alıyorsun arkadaş. Tutuksuz yargıla. Yap bunu o zaman bitir işi. Şahsen bundan dolayı üzgünüm. Bu kanaatimi burada paylaşmak zorundayım. Bunu asla yargıya müdahale olarak da söylemiyorum. Ama bunun bir değerlendirmeye alınması noktasında söylüyorum. Tutukluların geneli için böyle bir şeyi ortaya koyuyorum. Uzun tutukluluk sorunu milletvekilleri için de geçerli.

MGK GENEL SEKRETERLİĞİ SİVİLLEŞTİ

Dünyada milli güvenlik kurulları bu tablo içerisinde oluştukları için Türkiye’de de bu şekilde gelmiş. Şu anda bizim eskiden olduğu gibi karşı tarafta silahlı kuvvetler falan yok. Şimdi o iş değişti, şimdi karma oturuluyor. Mesela diyelim ki TOBB diyor ki, ’ekonomik durumu sizinle değerlendirmek istiyoruz’ diyor. Bundan bir ay önce sayın başkan benden ricada bulundu ve ’Güneydoğu ve doğu borsa, oda başkanları getirsem, terörü konuşsak’ dedi. Ben de ’buyrun’ dedim. Oturduk bir değerlendirme yaptık. Bu toplantıları yapıyoruz. Biz elimizi taşın altına kendimizi koyduk desenler. MGK’nın şu andaki yapısı da göreve geldiğimiz yapı değil. Biz 2 ayda bir toplanıyoruz. Buradan tavsiye kararı çıkıyor. MGK Genel Sekreterliği hem sivil, sadece askeri konuları ele alan bir genel sekreterlik değil. Ekonomi, dış siyaseti ele alan birimleri var. Şimdi bunu daha da iyi götürüyoruz. Muammer Bey’e söyledim ’sizden artık danışmanlık hizmeti bekliyorum’ dedim. Bir think tank olarak bize bu hizmeti vermelerini söyledim. Kendileri ona göre bir yapılanmayı gerçekleştirecekler.

BİZ TÜRKÇÜLÜĞE DE KARŞIYIZ

Bize oy vermeyenleri ayrım safında dışlamak gibi algılanmak istemem. Benim muhalefette onlara oy veren vatandaşlarımı, kardeşlerimi kasdetmiyorum. Ben CHP’ye oy veren kardeşlerime ’onlar’ diyemem. Onları aykırı bir noktada asla göremem. Ama onların oy verdikleri zihniyetin yanlışlıklarını, tutarsızlıklarını ortaya koyarım. Aynı şey MHP’li kardeşlerim ve BDP’ye oy veren kardeşlerim için de geçerli. Biz bu millete efendi olmaya gelmedik hizmetkâr olmaya geldik. Milletimiz bizi bu makamda tuttuğu sürece hizmetimizi gece gündüz demeden sürdüreceğiz. Asla bir ayrımcılığın içerisinde olamayız. Afyonkarahisar’dan yola çıkarken şunu söyledim ’etnik milliyetçiliğe, bölgesel milliyetçiliğe hayır’ dedim. Etnik milliyetçiliğe de Türkçülüğe de karşıyız. Bölgesel milliyetçiliğe de karşıyız. Güneydoğu batının aldığını aynen almalıdır. Oralar da aynen batı gibi olacak.

MEZHEP ANLAYIŞI KAŞINMAK İSTİYOR

Biz 76 milyon bir, beraber, iri ve diri isek bölgelerimiz beraber kalkınacak. Halkımız birbirini aynen görecek. Burası Türk mahallesi, burası Gürcü, burası Kürt, burası Laz mahallesidir deyip arkaya atamayız. Türkiye’de müslümanlar kahir ekseriyette. Ama Türkiye’de mezhep anlayışı kaşınıyor. Sünni-Alevi meselesinde bizim bu tuzağa düşmemiz lazım. Yoksa Suriye’nin düştüğü duruma düşeriz. Özellikle Hatay’da bu işi kaşımaya çalıştılar. Bunun karşısında hepimiz, tüm medya dikilmemiz lazım. Bu ülkede herkes inancını inandığı gibi yaşamalıdır. Zaten laikliğin farklı tarafı budur, ama buradan anlarsak. Tüm inanç gruplarının inancını yaşama güvencesi biziz.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

Cumhurbaşkanlığı seçimi 2014’ün Ağustos’unda. Şu anda ona girmememiz lazım. O günler geldiğinde sayın Cumhurbaşkanımızla oturur hesabını yaparız.

ONLARIN SICAKLIĞI BİZİ ISITIYOR

Ben şimdi yediğimizle, içtiğimizle vücudumuzun men ettiği hiçbir kötü alışkanlığımız yok. Ben de ne sigara var ne alkol var. Sağlıklı gıdalar almaya devam ediyoruz. Hepsinden öte şu millete hizmet sevdası var ya, bütün yorgunluğumuzu alıp götürüyor. Ülke içinde gititğiniz yerlerdeki o ilgi alaka var ya bütün yorgunluğunuzu alıyor. Beylikdüzü’nde soğuğun altında vatandaşlarımızın duruşu sizi ısıtıyor, başka bir enerji veriyor.

BİZ FERHAT’LA ŞİRİN GİBİYİZ

Aşk ruhun gıdasıdır. Bu millet bize aşık biz millete aşığız. Biz Ferhat’la Şirin gibiyiz. Biz sizi Allah için seviyoruz diyoruz. Bu millette bu aşk oldukça bizde de bu sevda oldukça biz daha çok işler yaparız.