Ali Babacan’dan çarpıcı 17-25 Aralık çıkışı! ‘Malum arkadaşlar Yüce Divan’a gitmemek için...’

17-25 Aralık Soruşturma Komisyonu'nun güçlü ve olumsuz kanaatlerinin olduğunu söyleyen Ali Babacan, “Malum arkadaşlar Yüce Divan'a gitmemek için sağı solu tehdit ettiler” dedi.

Ali Babacan, Karar TV'de gazeteci Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sorularını yanıtladı.

17-25 Aralık sürecinin iki yüzü olduğunu ve olayın hukuki boyuttan çıkarak siyasi hesaplaşmaya döndüğünü belirten Babacan'ın açıklamaları şöyle:

"YARGININ SONUNA KADAR ÜZERİNE GİTMESİ GEREKİR" DEDİM

O dönemde de yargıya üzerine düşeni yapması gerektiği çağrısında bulunduğunu hatırlatan Babacan şu ifadeleri kullandı:

"Gel gelelim bir de meselenin öbür yüzüne. Bu dosyaların içeriği... Burada çok ciddi iddialar var. Benim 17-25 Aralık'tan hemen sonra Meclis'te yaptığım uzun bir konuşma var. 2014 yılının bütçe görüşmelerinin kapanış konuşması ve hükümet adına kapanış konuşmasını ben yapıyorum. Ve orada da açık açık söylüyorum; "Bu bir oyundur ama ciddi iddialar vardır ve yargının bu iddiaların sonuna kadar üzerine gitmesi gerekir. Bağımsız ve tarafsız yargı bu iddiaların hepsine bakması lazım." Sedat Peker videoları çıktığında da ben aynısını söylemiştim. Daha sonra kamuoyuna açık yaptığım onlarca konuşma var. Bakın bu partinin ismine biz neden AK dedik? Ak ne demek, lekesiz temiz... Partinin adına ak deyip de yolsuzlukla mücadele konusunda gerekli duruşu ortaya koymazsanız, bu konu partinin bekası haline gelir dedim."

"MALUM ARKADAŞLAR, SAĞI SOLU TEHDİT ETTİLER"

"Sadece partiye değil memlekete de olan oluyor. Bir de bu arkadaşlar Yüce Divan'a gönderilmedi değil mi? Bu toplumun vicdanında da bir iz bıraktı. Önce Soruşturma Komisyonu kuruldu. (9'u iktidar partisi, 6'sı muhalefetten) O dönem Soruşturma Komisyonu'na üye olan arkadaşlarla konuştuk tek tek. Hepsinin yolsuzluk olduğuna dair güçlü ve olumsuz kanaatleri vardı. Daha sonra iş hukuki değerlendirmeden yavaş yavaş döndü siyasi bir değerlendirmeye ve bir siyasi hesap başladı. Ve o malum arkadaşlar sağı solu tehdit ettiler. Yakarız da yıkarız da... Ve iş döndü dolaştı hukuki mecradan çıktı bir siyasi hatta düştü. Ve benim tutumum çok açıktı herkes biliyor o dönemde. Ben çok siyasi hesabı bilmeyebilirim ama büyük bir hesap günü var buna inanırım bir de hukuka inanırım dedim ama ağırlıklı görüş öbür taraftaydı maalesef. Soruşturma komisyonunun olumsuz oylayarak Genel Kurul'a gönderdiği bir şeyden daha farklı bir şey çıkması çok kolay değil. Komisyon aylarca herkesi dinledi, iyice uzmanlaştı. O dosyalarla yatıp kalktılar. Ama iş nihai oylamaya geldiğinde hukuki mecradan siyasi hatta düştü."