Akif Beki, Saray'a yakın medyayı uyardı : Bari paralelci yaftası yapıştırmayın

Başbakanlığı döneminde Erdoğan’ın danışmanlarından olan Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, köşe yazısında Anayasa Mahkemesi'ne yönelik suçlamalara tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Can Dündar-Erdem Gül kararı sonrası “Saygı duymuyorum, uymuyorum, tanımıyorum” dediği Anayasa Mahkemesi, Saray'a yak-AKP medyası tarafından “darbeci”, “paralel çete destekçisi”, “casusluğu teşvik eden” gibi ifadelerle hedef haline getirilirken, yine aynı cenah içerisinden çatlak sesler de yükselmeye devam ediyor.

Başbakanlığı döneminde Erdoğan’ın danışmanlarından olan Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, köşe yazısında Anayasa Mahkemesi ile ilgili suçlamalara tepki gösterdi. Beki’nin yazısında Saray merkezli medyaya yönelik üslubundaki sivrilik ise dikkat çekiciydi.

“Delil koyamıyorsan ifade özgürlüğüne ölçüsüz müdahaledir”

Beki, yazısının başında ve büyük bir kısmında Anayasa Mahkemesi’nin kararına ve yürüyen davalarla ilgili şikayetleri görüşmesini düzenleyen yasayla ilgili uzun uzadıya eleştiri örnekleri sıraladı, bunların hemen hemen hepsinin kabul edilebileceğini söyledi.

Ne var ki bu eleştirilerin bir adım ötesinin, yani vatana ihanet ve casusluk suçlamasının ise kabul edilemez olduğunu belirten Beki, bu suçlamaları ortaya atanların “Tutukladığın gazeteciyse ve neden tutuklanmaları gerektiğini somut delillerle ortaya koyamıyorsan neticede gazeteciler üzerinde gözdağı, özgür habercilikten caydırma, yıldırma ve pıstırma etkisi uyandırıyor, otosansür havası yayıyorsundur. Ve dolayısıyla yaptığın sadece kişi hürriyetini çiğnemek değil, basın ve ifade özgürlüğüne de ölçüsüz bir müdahaledir” yanıtı alacağını dile getirdi.

“Türbe yapmışlar, kıçı başı açıkta”

“Anayasa Mahkemesi’nin hainleri ve casusları salıverdiği” şeklindeki yorumların “Kim yürüyen bir davada hak ihlali şikayetlerini görüşürse o bir paraleldir” demeye kadar gidebileceğine dikkat çeken Beki, yazısını şöyle noktaladı:

Sizi çürütmek için AYM kararlarından aksi örnekler getirmek bile abesle iştigale girer ondan sonra. Medya değil de Hoca Nasreddin’in son şakası gibi olur, ucubeleşirsiniz. Hani türbe yapmışlar da, kıçı başı dört bir taraftan açıkta. Bir yerine de kalevari bir demir kapı koyup üstüne kocaman bir asma kilit takmışlar ya… İstemediklerine ‘görmüyor musun kapı kilitli be adam, kör müsün de giriyorsun’ tarzı çıkışma imkânı vermesi için…

AYM’nin kararından ‘Bak nasıl bağımsız, nasıl muteber bir yargımız var’ diye yararlanmayıp eleştirmeyi seçtiniz hadi. Bari evire çevire itibarsızlaştırırken üstüne bir de paralelci yaftası yapıştırmayın. Karaladığınız neyse de araç olarak kullana kullana paralelci suçlamasını da yıpratırsınız. Şakadan türbe kapısının kilidine döner sonra, daha da ciddiye alan kalmaz.

Yazının tamamını okumak için TIKLAYIN