Röportaj
26 Eki 2014 09:30 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:51

Ali Kırca'nın tipini beğenmemişler!

Usta televizyon habercisi Ali Kırca, yeni kitabı Öteki Bahçe'yi ve televizyon haberciliğini Hürriyet'ten Ayşe Arman'a anlattı.

Yeni kitabı Öteki Bahçe ile edebiyat dünyasına  el atan ünlü televizyoncu Ali Kırca, Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuştu. Televizyon haberciliğine başlama hikayesini anlatan Ali Kırca, meğer TRT'den başka iş başvurusunu kabul eden olmadığı için televizyoncu olmuş.

İşten ayrılmasının nedenlerini de anlatan Kırca, artık çok fazla televizyon izleyemediğini söylüyor. İşte Ayşe Arman'ın Ali Kırca ile yaptığı o söyleşiden çarpıcı başlıklar:

Siz Ali Kırca'sınız. Bu ülkenin televizyon tarihine ismini altın harflerleyazdırmış insanlardan birisiniz. Televizyon star'ımızsınız.Anchorman'siniz. 'Siyaset Meydanı', Türk televizyon tarihine dövme gibi kazındı, bir döneme damgasını vurdu. Ama siz, "Elveda televizyon"dediniz ve şimdi roman yazıyorsunuz. Bu nasıl olur?

-Öncelikle saydığın sıfatlarla kendimi çok fazla bağdaştırmak istemediğimi söyleyeyim!

Neden?

-O sıfatlar insana ağır ve çok gelir de ondan.

İyi de siz sadece Ali değildiniz ki hiçbir zaman...

-Olabilir ama bu benim tercihim değildi. Ekmek parası için televizyoncu oldum.Başka şansım yoktu!

Nasıl yani?

- 40 yıl boyunca sadece televizyon haberciliği yaptım. Kendimi hiçbir zaman gazeteci olarak tanımlamadım. Ama istediğim bu muydu, tartışılır. Benim para kazanmam lazımdı, çeşitli işlere başvurdum, sadece TRT'de iş bulabildim.

Başka nerelere başvurmuştunuz?

- 12 Mart darbesinden sonra Bahriye'den ayrılınca parasız kaldım. Ailemin ekonomik durumu bozulmuştu. Cep harçlığım bile yoktu. Bir taraftan Tıp Fakültesi'ne devam ederken, bir taraftan da ilaç reprezantı olmak için bir ilaç şirketine başvurdum. Prezentabl bulmadıklarını söylediler, olmadı, tipimi beğenmemişler! Sonra büyük reklam ajanslarından birine, hadi söyleyeyim adını,Manajans'a gittim...

Onlar da mı almadı?

-Hayır! Metin yazarı olabilecek kabiliyette görmediler. O da olmadı.

Televizyoncu nasıl olabildiniz?

-Tamamen şans eseri! O zamanlar televizyon haftada üç gün, üç saat yayın yapabiliyordu. O yayınlardan birinde, tesadüfen eleman arandığını duydum. Ertesi gün Harbiye'deki Radyoevi'nin kapısını çaldım. O duyuru hayatımın akışını değiştirdi. Sonra da tam 40 yıl bu işi yaptım.

DELİ OLMAK ŞARTTIR!

Peki bunca yıldan sonra birbirinizden nasıl koptunuz?-Ben bırakmadım televizyonu. O beni bıraktı! Ama herhangi bir olumsuzlukaramıyorum arkasında. Kanal sahip değiştirdi, yeni sahipler de benimle çalışmakistemedi.İstediğiniz şartlarda bir teklif gelirse devam eder misiniz?

-Ha bak, onu düşünürüm! Ben 20 yıl anchorman'lik yaptım. Bu ne demek biliyormusun? 20 yıl boyunca, her gün aynı saatte, tam 19.00'da ekranın önünde vekameranın karşısında olmak zorundasın demek. Bunu yaptım.

Bir tür 'tutsak' hayatı yani...

-Evet, zor bir şey. Temel fıkrasındaki gibi "Deli olmak şart mıdır?" Evet, 20 yılanchorman'lik yapmak için, biraz deli olmak şarttır! Şimdi geriye dönüpbaktığımda, nasıl yapabilmişim ben de şaşırıyorum. Bu ülkede bunu, hiç aksatmadan 20 yıl boyunca yapan başka kimse yok.

Televizyondan ayrılmak zorunda kalmanızı siyasi sebeplere mi bağlıyorsunuz?

- Siyasi açıdan da bakılabilir ama başka bir sürü faktör de söz konusu. Medyada köklü bir değişim yaşanıyor. Bizim başladığımız dönemde bir önceki dönemi sürdürebilmek nasıl mümkün değilse, şimdi de bizim dönemin habercilik modelini sürdürebilmek mümkün değil. Birand, Uğur ve benim dönemimden sözediyorum. O anchorman'lik modeli artık istenmiyor. Seyirci istiyor ama siyasi iktidar karşı. Fakat bu, yalnız bize özgü bir şey de değil.

Nasıl yani?

Tüm dünyada da böyle bir değişim mi söz konusu?-Amerika'da da anchorman'ler dönemi vardı, ağır abiler, özellikle de üç ağır abi:Peter Jennings, Tom Brokaw ve Dan Rather...

Şu anda televizyon izliyor musunuz?

-Çok fazla bakmıyorum. Doğrusu içimden gelmiyor. Ama yanlış anlaşılmasın,televizyon haberciliğinde başarılı arkadaşlar var. Bizden daha değişik ve farklıbiçimde yapmaya başladılar işi. Özellikle de kadın haberci arkadaşlarımızın başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Röportajın tamamını okumak için tıklayıız