Medya
07 Haz 2014 13:12 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:16

Ali Atıf Bir sordu; Huu, huu orada gazeteci var mı?

Bugün gazetesi yazarı Ali Atıf Bir, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın istifasına sebeb olan tezek olayında medyanın peşin hüküm verdiğini olayın gerçek olup olmadığını araştırmadığını yazdı.

İşte Ali Atıf Bir'in bugünkü köşesinden çarpıcı bir bölüm:

Huu huu... 'Tezek'e ne oldu?

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz istifa etti. Bu bir ilk. Üstelik TÜSİAD’ın diğer başkanlarının geçmişine ve Sütaş’ın markalaşma tarihine bakarsanız niye başka açılardan da ilk olduğunu anlarsınız. Muharrem Yılmaz’ın başkan olması “Anadolu'dan gelen” bir ilkti. Bir “ilk”, “ilk” olarak istifa etti.

Muharrem Yılmaz istifa ederken de “TÜSİAD’ın itibarına zarar vermek istemiyorum” dedi. Bu güzel, yerinde bir açıklama.

Diğer yandan açıklamalara bakarsak şöyle de bir mesaj var: “Tezek haberini yapan ve büyüten iktidara yakın medyadır. Bu nedenle Sütaş’ı ve beni, TÜSİAD’ın iktidara yönelik muhalefeti nedeniyle hedef olarak alıyorlar.”

Bunların hepsi güzel. Olağan açıklamalar. Olağan olmayan bir gün sonra herhangi bir gazeteyi açtığınızda “tezek iddiası” ile ilgili bir tane bile doğrulamanın olmaması.

Koca koca amiral gemileri bile “tezek iddiası” diyor. Yani Sütaş’taki yöneticilerin sendikalı işçilerin yoluna tezek dökmek yoluyla mobbing yaptığı iddiası doğru mu yanlış mı öğrenmeye çalışan yok.

Hatta hâlâ bu iddia doğru mu yanlış mı bilmiyoruz.

Bu iddia yanlış ise faklı şekilde konuşuruz, doğru ise farklı şekilde... Acilen “tezek olayı” doğru mu yanlış mı bilmek zorundayız.

Neden?

Çok basit bu iddia doğru ise konu TÜSİAD, iktidar falan değildir. Bir kere acilen Sütaş’tan bir istifa bekleriz ya da bunu yapan yöneticinin niye hâlâ işine son verilmediğini sorgularız.

Ve de şu soruları sorarız:

Nasıl oluyor da insan sermayesine böylesine acımasız davranan bir kurumun patronu TÜSİAD’a başkan olabiliyor? Patronlar bu eylemi nasıl hâlâ onaylayabiliyor?

Ve de hâlâ TÜSİAD niye “tezek olayına” karşı Soma faciasında olduğu gibi bir eleştirel bildiri yayınlamıyor?

İddia yanlış ise sorumuz şudur:

İktidar yanlısı olmak insana böylesine çarpık bir gazeteciliği nasıl yaptırır? Türkiye’de her eve girme potansiyeli olan bir markayla nasıl böyle acımasızca oynanabilir? Her türlü gazetecilik kurumu böyle bir yalan haberi çarpıtmayı neden kınamaz?

Ama gelin görün ki kimse “tezek” olayını tartışmıyor, kapatıyor, asıl konu elimizin altından kayıp gidiyor. Akıllara yanlış bilgiyle ya da bilgisizlikle karar vermeye terk ediliyor.

Huu, huu orada gazeteci var mı?

Huu, huu... İnsanı önemseyen birileri?

Yoksa “tezek kokusu” medyaya kadar ulaştı da akıllar buram buram tutuldu mu?

Huu, huu...