Röportaj
05 Ağu 2012 12:24 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:59

''AJDA BANA GÖRE DAHA GERGİN!'' NAZLI ILICAK İÇİNİ İZZET ÇAPA'YA DÖKTÜ!

Nazlı Ilıcak, Kemal Ilıcak'la olan ilişkisinden estetik ameliyatlarına kadar her şeyi anlattı.

"Şöyle bir çocukluğumu ve ergenliğimi hatırlıyorum da; doğup büyüdüğüm ev bütünüyle CHP hegemonyası altındaydı. Babam CHP’li olduğu için takım tutar gibi biz de Halk Partili’ydik; evimize Tercüman Gazetesi girmezdi. Dolayısıyla yazarları pek sevilmezdi. Şimdi bu kamplaşmanın nasıl da saçma olduğunu görüyor insan, gelecek için de endişeleniyor... Biz yine haddimizi aşmayalım... Ama “tescilli” bir Tercüman yazarı olan Nazlı Ilıcak ile söyleşiye gitmeden önce bütün bunlar aklımdan geçti işte."

Habertürk yazarı İzzet Çapa, Nazlı Ilıcak ile yaptığı röportajına böyle başlıyor.

İşte "Sohbete başladığımızda önyargıların bizi nasıl etkilediğini bir kez daha anladım... 12 Eylül’e çıkacak o döneme ait anılarını derlediği kitabını da merakla bekliyorum." diyen Çapa’nın röportajından çarpıcı bölümler:

’DİNE SAYGIYI RAHİBELERDEN ÖĞRENDİM’

Okulda kateşizm (Hıristiyan din bilgisi) dersi aldınız mı?
Müslümanlara verilmezdi. Ama bahçedeki kiliseye hocalar, rahibeler ellerinde İncil ile girip çıkardı.
Papaz da var mıydı okulda ?
Bir papaz felsefe dersine gelirdi. Aslında dine saygı duymayı orada öğrendim. Müslümanlığı hiçbir zaman kötülemezlerdi. Çevremde zaman zaman gayrimüslimlere "Gâvur" derlerdi. Karşı çıkardım. Rahibeler kendini Allah’a adamışlardı, neden gâvur olsunlar!
Katolik okulunda okuyorsunuz ve başörtüsünü savunuyorsunuz?
Rahibelerin de başı örtülü, unutmayalım...
Utangaç bir çocuk muydunuz ?
Çok utangaçtım. Ailem Ankara’daydı. Bir çocuğun ailesinden ayrı okuması çok zor. Güvensiz yetiştim ama okulun içinde bir canavar oluyordum. Özellikle 27 Mayıs döneminde askerlik hocasıyla hep kavga ederdim.
Askere ilk tepkiniz okulda başladı desenize...
Belki... Babam tutuklanıp Yassıada’ya gönderildi. Annem İstanbul’a döndü. Benim de yatılı okul hayatım bitti ve özgürlüğüme kavuştum. Bir nevi babamdan alınan özgürlük benim özgürlüğüme dönüştü.

’KEMAL İLE MANTIK EVLİLİĞİ YAPTIK’

Gelelim hayatınızdaki bir diğer dönüm noktasına. Kemal Ilıcak’la evliliğiniz...
Kemal çok sevimli bir insandı ama yetişme tarzlarımız ve dünya görüşümüz farklıydı.
Ayrı dünyaların insanları...
Aynen öyle. "Ben Kırsekili Ali Çavuşun oğlu Kemal" derdi. Hep şükreden, zarif bir adamdı ama köklerini hiç unutmazdı.
Elit bir aileden gelen kızla halk çocuğunun evlenmesi Türk filmlerindeki gibi sorunlar yarattı mı?
Hayır. Kemal hep benim gibi biraz görgüsü olan, şehirli bir kadınla evlenmeyi arzu ediyormuş. Daha önce bir kızla tanıştırmışlar; "O köylü, ben köylü, sosyal hayatta başarılı olamayız" diye reddetmiş.
Derken birbirinize aşık oldunuz...
Mantık evliliği demek daha doğru. Hiçbir zaman "Kemal bana aşıktı, ben de Kemal’e aşıktım" diyemem. Lütfen bunu cımbızla çekip manşete taşımayın...
Tamam taşımayız da hiç aşık oldunuz mu?
Oldum diyelim. Ama "Kime" diye sorarsan söylemem.

’BU KADAR ASKERİN HAPİSHANEDE OLMASINA ÜZÜLÜYORUM’

Oğlunuz Mehmet Ali bugünlerde size neden kızıyor?
Biraz muhalif bir tavır takındığım için olabilir. Sivri dilim ve kalemim yüzünden başıma çok şey geldi.
AK Parti’ye muhalif misiniz ki?
AK Parti’yi destekliyorum ama yaptığı bazı yanlış icraatları eleştirme hakkına sahibim.
Sıkı bir başörtüsü savunucususunuz... Nedeni insan hakları mı yoksa inancınız mı?
İnsan hakları bağlamında savunuyorum. Görevlerini hakkıyla yerine getiren bir dindarım diyemem. Bizim Mehmet Ali dindar. Ama Allah’a inanırım.
"Türkiye’ye askeri vesayeti yenmeden demokrasi gelmez" diyenlerdensiniz...
Dedim, Tayyip Bey de bunu başardı. Ama Ergenekon konusunda tavrım biraz farklı. Bu kadar askerin hapishanede olmasına üzülüyorum. Silivri’dekileri düşünüyorum da; biz Boğaz’da püfür püfür otururken onlar hangi şartlarda yaşıyorlar...
Ergenekon sanıklarının bugünkü durumu hak ettiklerini düşünüyor musunuz?
Bazılarının hak ettiğini düşünüyorum.
Yani bütün planların gerçek olduğuna inanıyorsunuz.
Evet ama bunu düşünen askerlerin kendilerine göre bir suçu yok. Türkiye’nin geleneğinde 1960’dan beri zaten bu askeri vesayet var. Kendilerini Cumhuriyet’i korumakla görevlendirmişler. Türkiye askeri vesayetin kurbanı oldu ama bu askerler de o vesayetin kurbanı oldular.
Yine de cezalandırılmalarını doğru buluyorsunuz...
Yeni Evren olmayı hedefleyenlerin cezalandırılması doğru.
Kim mesela?
Çetin Doğan’ın Balyoz meselesinin başını çektiğinden hiç şüphem yok.
Mahkeme süreci çok uzamadı mı size göre?
Hem de çok... Cezaevlerindekilerin büyük kısmının en azından tutuksuz yargılanması gerekir. Tutukluluk adeta cezaya dönüşmüş halde. Hepsi yaşını başını almış insanlar. Tuncay Özkan bile belli bir yaşa geldi zavallı.
 
’SABAH’A GEÇMEK İÇİN TMSF BAŞKANI İLE KONUŞMUŞ OLABİLİRİM’

Bir dönem pek çok gazete dolaştınız. Sabah’a geçmek için baskı yaptığınız doğru mu?
Zaten Takvim’de yazıyordum. Sabah’a geçmeyi ben istedim.
Başbakanı araya koyduğunuz doğru mu?
Koyduğumu hatırlamıyorum. Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı beni arzu etmedi; hükümet yanlısıyım ya da çok fazla asker karşıtıyım diye düşündü herhalde.
Bugünkü Sabah’a geçerken baskı yaptırdınız mı?
Yok, zaten TMSF el koyduğu zaman geçtim.
Torpil var mıydı torpil?
Var mıydı yok muydu bilemiyorum. Gittim yönetime söyledim.
Kime ama?
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’e söylemiş olabilirim. Bunu hakkım olarak görüyorum. Kimler yazmıyor ki... Bugüne kadar 3 gazeteden atıldım, kimse sahip çıkmadı bana.
 
‘Yandaş basın mensubu’ musunuz?
AK Parti’yi desteklediğimi baştan söylüyorum. Çizgim zaten belli. Hep iktidar yanlısı oldun diyenlere de "Bu ne cehalet! Hayatım boyunca muhalefet ettim" diyorum.
Ecevit’e karşı hiç pişmanlık hissettiniz mi?
Tabii... 80 öncesinde çok zıt kutuplardaydık. Sonra dost olduk. Namuslu, ahlaklı adamdı ama başarısızdı.
80 öncesinden kalan başka pişmanlıklarınız var mı?
Sadece 80 öncesi değil, çoğu zaman yazılarımdan pişmanlık duydum. Keşke bu kadar aşırıya gitmesem demişimdir. Ama gençtim o yıllarda.
Bugünkü, aşırıya gitmeyen haliniz mi?
Daha dikkatli davranıyorum. Mesela milliyetçi bir çizgideysem Kürt meselesinde çok daha hassas olmam lazım ama değilim. Karşımdakini anlamaya çalışıyorum. Görüyorum ki ülke bölünüp parçalanıyor.
Buna sizin de katkınız oldu mu?
Hepimizin hatası. Müthiş inkârcı bir çizgiden gelmişiz. Kürtler eşit vatandaş yapılmamış. Bütün bunlar dayatıldı, Kürt diye bir şey yok dendi...

’Gençliğimde bir ara sosyalist oldum’

Havayı biraz yumuşatalım... Aşkın yaşı var mı size göre?
Bilemem. O defteri kapattım artık. Zaten beni bir aşk kadını olarak tarif edemezsin. Hayatım boyunca bir eş, bir arkadaş, bir ortak oldum. Karşımda da böyle bir erkek isterim.
Gençliğinizde bir komüniste aşık olabilir miydiniz?
Gençken komünist, faşist diye bir ayrımım yoktu.
Hiç solcu olduğunuz bir dönem var mıydı?
20’li yaşlarda Lozan’dayız. Şirin Tekeli ev arkadaşımdı; koyu solcudur. Beni de bir ara solcu yaptı... "Sosyalizm fakire fukaraya acımaksa çok güzel bir şeymiş" diye düşündüm. Eve dönünce de anneme "Sana çok önemli bir şey söylemem lazım" dedim. Kadın çok korktu, kim bilir aklına ne geldiyse! Sonra "Sosyalist oldum" deyince ifadesini görmeniz lazımdı.
Baba ne dedi "kötü yola düşen" kızı için?
Ertesi gün ayakkabı almak istedim. Babam "Türkiye’de herkesin iki pabucu olana kadar almayacağım" dedi. Sosyalizm maceram kısa sürdü anlayacağın. (Gülüyor..)