Medya
11 Haz 2020 11:11 Son Güncelleme: 11 Haz 2020 12:33

Ahmet Hakan ‘süper rakamlar’ demişti! Hürriyet'in ziyaretçi sayıları gerçek değil mi?

Ahmet Hakan'ın 'süper rakamlar' diyerek duyurduğu Hürriyet'in internet sitesinin tıklanma oranlarına göre 3 yıl öncesinden bile az tıklandığı iddia edildi.

Ahmet Hakan, Hürriyet'in aylık ortalama 96 milyon ziyaretçi ile Türkiye’nin en çok ziyaret edilen haber sitesi olduğunu, ayda 1.7 milyar sayfa görüntülendiğini ifade ederek, "Süper rakamlar" demişti.
 
Bir dönem Hürriyet'te dijital içerik yönetim editörü olarak görev yapan Emre Kızılkaya, Journo'da kaleme aldığı haberde; Hürriyet'in bugün üç sene öncesinden bile daha az tıklandığını iddia etti.
 
Journo'daki haberde; Hürriyet'in Demirören Medya Grubu'na satıldıktan sonra dijital verileri bağımsız olarak denetleyen Gemius platformundan çıktığı ve 2017 yılında 1.8 milyar sayfa görüntülenme sayısına sahip olduğu bilgileri yer aldı.

İşte o haber:

Hürriyet’in internet sitesinin tıklanma sayısı, üç yıl önce bile bugün Ahmet Hakan’ın övündüğü miktarın 100 milyon üstündeydi. Ama asıl mesele bu değil…

Ahmet Hakan, Türkiye medyasında tanıdığım en zeki birkaç isimden biri.

“Dijitalde de öncüyüz: İşte süper rakamlar” başlığıyla bugün yayımlanan yazısında da “siyasi zekâsını” göstermiş.

Hürriyet.com.tr’nin “tarihi zirveyi” yakaladığını yazan Hakan’ın iddialarını ben bir bağlama oturtmaya çalışayım. Rakamlar sahiden “süper” mi, siz takdir edin.

Siyaset: Demirören dönemini, Demirören dönemiyle kıyaslamak

“Zirve,” “yükseliş,” “rekor” gibi ifadelerin geçtiği sayısal bir analizde kritik noktalardan biri, çizgiyi nereden çektiğiniz. Yani neyi, ne zaman, neyle karşılaştırıyorsunuz?

Ahmet Hakan, “hürriyet.com.tr’de ayda 1.7 milyar sayfa görüntüleniyor. Geçen yılın son aylarına göre tam yüzde 70’lik bir büyüme demek bu” diyor.

Kritik ifade: “Geçen yılın son aylarına göre…”

Demirören’in gazeteyi satın almasından sonra kâğıtta tirajların nasıl dibe vurduğu, “şişirilmiş” olmakla suçlanan resmi verilerde bile kabak gibi ortada.

Bu süreçte dijitalde de erişimin hızla düştüğü, üçüncü parti platformlardan görülebiliyor. “Geçen yılın son ayları” dâhil…

Hürriyet’in dijital performansına dair detaylı sayıları ise bilmiyoruz.

Çünkü satın almadan sonra Demirören yönetiminin ilk icraatlarından biri, dijital verileri bağımsız olarak denetleyen Gemius* platformundan çıkmak olmuştu.

“Öncüyüz” diyorsanız verilerinizi tarafsız bir denetçinin izleyip açıklaması gerekir, yoksa kendi kendine yaptığınız sayımı işi bilen kimse ciddiye almaz.

Ahmet Hakan’ın bahsettiği 1.7 milyar sayfa görüntülenmesi ise -şişirilmiş bile olsa- bir başarı değil, başarısızlık.

Bunu anlamak için güncel sayılara dahi gerek yok.

Bakın, 2017’de yazmıştım: O günlerde hürriyet.com.tr’nin sayfa görüntülenme sayısı 1.8 milyardı.

Türkiye’de internete erişen insan sayısının her ay artmaya devam ettiği, üstelik koronavirüs başta olmak üzere bir dizi sıcak gündem maddesi nedeniyle habere ilginin birkaç kat arttığı bir dönemde, üç yıl öncesinin sayfa görüntülenme sayısına bile ulaşamamak aslında felaket.

Elbette, Ahmet Hakan muhtemelen işin aslını gayet iyi biliyordur (kandırılmadıysa!) ama sözlerini bir siyasetçi gibi zekice seçip “algı yönetimi” yapıyor olsa gerek.

Hakan geçenlerde tirajlar konusunda da aynı taktiğe başvurmuştu. “Sokağa çıkma yasaklarının olumsuz etkisine rağmen Hürriyet tirajını arttırmayı başardı” diye yazmıştı.

Evet, birkaç ay öncesiyle kıyaslayınca bu doğru, çünkü büyük bir gazetenin tirajı böyle kısa bir sürede ancak bu kadar dibe vurabilirdi. Dibe vurduktan sonra bir miktar yukarı “sekmesi” normal.

Henüz birkaç yıl önce 500 bin satan, bugün ise 82 milyonluk bir ülkede bugün 200 bin alıcı bile bulamayan bir gazeteden bahsediyoruz.

Ticaret: “Tık” sayısının uzun süredir pek anlamı yok
2017 tarihli o yazıda da vurguladığım gibi, “tık” sayısı uzun süredir dijital medya için bir “kutup yıldızı metriği” değil.

Dünyanın önde gelen medya şirketleri, epeydir hedeflerini sayfa görüntüleme (PV) adedine göre koymuyor. Öncelikle okurla ne kadar etkileşim kurduklarına bakıyorlar.

Hürriyet’te 2016’dan itibaren tıklanma sayılarının zamanla tamamen sözlüğümüzden silineceği bir dönüşüm süreci başlatmış ve etkileşim metriklerini esas alan yeni anahtar performans kriterleri geliştirip uygulamaya koymuştuk.

Çünkü tık sayısı, bir medya şirketinin ticari başarısına dair sağlam bir öngörü sunmaz; güvenilir bir “predictor” değildir.

Bu yüzden Ahmet Hakan keşke 1.7 milyar tıklanma ile ne kadar gelir elde edildiğini de açıklasa…

Bu tıklamaların ezici çoğunluğunun Google’dan gelen trafik ile foto galerilere dayandığı düşünülürse, dijital gelir konusunda da kutlamak yerine ağlanacak bir manzara olmalı.

Birkaç yıl önce her tıkta birkaç TL kazanabilen medya şirketleri artık 0.001 TL gibi komik gelirler görebiliyor. Özellikle de foto galeri gibi “kalitesiz” tıklamalarda…

Sadık kitlesini kaybetmiş, ancak “gelip geçici” kullanıcıları çekebilen dijital medya kuruluşları, her tıklamada kuruşa tâlim eder; sonunda da meteliğe kurşun atar.

Bu gidişat belki Hürriyet’te daha belirgindir ama tüm dünyayı etkileyen bir durum da söz konusu.

Dijital medya kuruluşlarının tık başına elde ettiği reklam geliri özellikle koronavirüs salgınıyla beraber hızla geriledi.

Google ve Facebook gibi dijital platformların yaygınlaşmasıyla zaten yıllardır medya kuruluşları aleyhine işleyen bir gerileme söz konusuydu.

Dünyanın önde gelen neredeyse tüm medya şirketlerinin özellikle son 10 yıldır reklam geliri yerine okur gelirini merkeze alan iş modellerine geçişi de bu yüzden. Burada etraflıca anlatmaya çalışmıştım.

Yazının tamamını okumak için tıklayın...