Röportaj
19 Eki 2008 16:25 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:22

ACUN ILICALI,CHRİSTİNA AGUİLERA'YI NASIL İKNA ETTİ?..FETHULLAHÇI İDDİASI DOĞRU MU?..İŞTE ACUN'UN BİLİNMEYENLERİ...

Kızıma yıllarca Amerika´dan Christina Aguilera´nın CD´lerini taşıdım Bu sefer kendisini getirdim. İşte Acun Ilıcalı'nın bilinmeyenleri...

Hayatımıza Televole'yle girdi. Bu genç adamı ilk orada gördük ve sevdik. 15 dakikalık bir bölümü vardı. Sonra kendi programını yaptı, 4 sene boyunca Acun Firarda ile karşımızdaydı.

Sonra Fear Factory ve Survivor derken, asıl bombayı "Var mısın Yok musun?"la patlattı. Söz konusu yarışma, bütün Türkiye'nin karşısına kilitlendiği program oldu, Ilıcalı da son zamanların en başarılı televizyoncusu. Ekranda kendisi gibi olan adam. Ultra gerçek adam. Kısa hayatına çok acı sığdırmış adam. Bu akşam bir dünya starını konuk etmesini bahane ettim, hayat hikayesini adamakıllı öğrendim...

Çocukluğunuza dair ilk görüntü.../_np/4744/6654744.jpg

- 4 yaşındayım. Ayakta durmuş bir şeyler anlatıyorum. Karşımda babam ve arkadaşları var. Hepsi anlattığım şeye gülüyor, babam da benimle gurur duyuyor ve sıkı sıkı bana sarılıyor. Kendimi acayip iyi hissediyorum. Bir psikoloğa anlattım, dedi ki, "İşte bu! Senin hayatının özeti bu. Çevrendekiler tarafından beğenilmek ve onaylanmak istiyorsun. Hep bu güdüyle yaşıyorsun!"

Tespit doğru mu?

- Doğru.

Nasıl bir çocukluk?

- Neşeli, haşarı, huzurlu ve mutlu. Müteahhit bir baba, ziraat mühendisi bir anne. Birbirlerini çok sevmişler, ailelerinin itirazlarına rağmen üniversitede evlenmişler. Aşklarını her an hissederdiniz. Bir de abim var benim, Ömer...

O neci?

- Doktor. Çok düzgün bir adam. Ben gittiğim her okulun en kötü öğrencisiydim, Ömer ise en iyi öğrencisi. İkimiz de Edirne İlkokulu'nda okuduk, sonra o İtalyan Lisesi'ni, ben Kadıköy Anadolu'yu kazandım. Ben tam bir looser'dım, 9 ikmal getiriyorum, son anda sınıfta kalmaktan yırtıyorum filan, abim ise örnek insan, Çapa Tıp'ı kazandı.

Siz?

- İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı. Ama o okuldan daha ilk gün nefret ettim. Binayı da, semti de sevmedim. Zaten bütün arkadaşlarım Boğaziçi'ne girmişti. Ben de tam 2 yıl boyunca her sabah 7.30'da evden okula diye çıktım, Boğaziçi Üniversitesi'ne gittim...

Niye yaptınız böyle bir şeyi?

- E ambiyans çok iyi. Arkadaşlarım orada. Kantin cıvıl cıvıl. Kızlar-mızlar. Herkes bana selam veriyor, bölümler arası maç oldu mesela "Sol açık oynar mısın?" dediler. O kadar oraya aittim yani.

Evdekiler acı gerçeği ne zaman öğrendi?

- Babam bir sabah "İkmal var mı?" dedi. "Yok" desem kuşkulanacak, "Var" dedim "Perşembeye." Bendeki de salaklık işte, meğer Perşembe 30 Ağustos'muş, resmi tarih, babam bunu fark edince şüpheleniyor, okula gidip "Şunun bir durumunu öğreneyim" diyor. "İki senedir uğramadı!" cevabını alınca tabii beyninden vurulmuşa dönüyor. Ben o gece eve geç geldim, kapıyı babam açtı, yüzünde tuhaf bir ifade, "Balkona gelsene" dedi, "Seninle konuşmak istiyorum!" Bir mevzu var ama ne? "Evladım" dedi, "Sen benimle dalga mı geçiyorsun! İki senedir her sabah okula gidiyorum diye bu evden çıkıyorsun, meğer gitmiyormuşsun. Allah aşkına nereye gidiyorsun?" Utana, sıkıla "Boğaziçi Üniversitesi'ne" dedim, "Görsen sen de çok seversin baba. Diğer okula içim hiç ısınmadı da!" Dünyanın en müthiş adamıydı, "Bu sene hoca tutarız, çalışır Boğaziçi'ni kazanırsın. Madem bu kadar çok sevdin, oku bari orada!" dedi.

Kazandınız mı peki?

- Sorma. Bir sene sonra sınava girdim, bu sefer de İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği'ni kazanmayayım mı. Daha önce beğenmediğim binanın biraz daha ilerisinde yine çirkin bir bina. Şaka gibi. O arada bir evlilik yaşadım...

BABAM BENİM LİBEROMDU

Biraz erken olmuş.../_np/4745/6654745.jpg


- Evet. İkimiz de 19 yaşındaydık, ilk eşim Boğaziçi'nde okuyordu...

Aileniz hiç itiraz etmedi mi "Yapmayın, etmeyin, daha çok gençsiniz!" diye...

- Annemle babam da mücadele vermek zorunda kaldıkları için bence aynı filmi seyrediyormuş gibi o