Medya
06 Mar 2011 09:08 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:06

''ABD BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA TÜRKİYE'DEN ÜÇ KAT İLERİDE!''

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın "Türkiye'deki basın özgürlüğü ABD'den bile ileri" sözüne karşılaştırmalı yanıt!

Basın özgürlüğünde Türkiye-Amerika karşılaştırması

Bitecek gibi değil anladığım kadarıyla. Türkiye’de gazetecilerin gözaltına alınmaları, duracak gibi görünmüyor. Aslında yeni bir durum da değil bu. Şimdiye kadar size göre ‘marjinal’ olan birçok gazeteci, birçok suçtan, birçok kereler hapis cezası aldı zaten. Ve hâlâ da almaya devam ediyor. Ancak farkı, şimdi o insanlara sizlerin de bildiği isimler eklendi. Ve Türkiye’de basının özgür olmadığı sizden de tescil gördü. Güya akademisyen İçişleri Bakanı dedi, biliyorsunuz. “Türkiye basın özgürlüğü açısından ABD’den daha basın özgürlüğü olan bir ülkedir” diye. Güya diyorum, çünkü bir akademisyen elinde somut veri olmadan konuşmaz. Başbakan’ın diliyle, sallamaz. İşte madem mesele de bitecek gibi görünmüyor, ben de somut bir karşılaştırma yapmak istedim. Başlık başlık... Madde madde... Eğer okursa, hem basın özgürlüğünün kriterleri ne onları öğrenmiş olur. Basın özgürlüğünün tanımını... Hem de Türkiye işin neresinde, onu... Anket, uluslararası Freedom House örgütünün. Ana kategori puanları da 2010 raporunun sonuçları. Üç başlık var: Yasal, politik ve ekonomik koşullar. Bunların altında da kriterler. Her kriter için bir kusur puanı koyuyorlar. Şartlar ne kadar kötüyse de, inceledikleri ülkeye o kadar çok puan veriyorlar. Önce anketi okuyun, sonra konuşacağız. Bu arada, Bakan bu anketi görüp öyle mi demeç verdi acaba diye düşünmedim de değil!.. Çünkü 2010’da Türkiye’nin toplam kusur puanı 51, Amerika’nınki 18. Meseleyi tamamen tersten mi anladı acaba!..

YASAL KOŞULLAR (0-30 Puan)
Türkiye: 22 ABD: 5
1) Anayasa ve yasalar basın özgürlüğünü koruyor mu ve bu kurallar uygulanıyor mu? Yargıçlar bu hakları destekliyor mu? Basın özgürlüğüne karşı işlenen suçlar soruşturuluyor mu? (0-6 puan)
Türkiye: 6 ABD: 3
2) Ceza yasaları ve kurallar haberciliği kısıtlıyor mu? Etnik, dini, ulusal güvenlik konularında sınırlamalar var mı? Gazeteciler yazdıkları yüzünden düzenli olarak hapse atılıyor mu? (0-6 puan)
Türkiye: 6 ABD: 2
3) Gazeteciler, devlet görevlilerine yayın yoluyla hakaret ettiler diye cezalandırılıyorlar mı? Bu cezalar bürokratlarca kamu denetiminden sıyrılmak için kullanılıyor mu? (0-3 puan)
Türkiye: 3 ABD: 0
4) Yargı sistemi ve mahkemeler, medya davalarında bağımsız ve tarafsız kararlar alabiliyor mu? (0-3 puan)
Türkiye: 2 ABD: 0
5) Bilgi edinme özgürlüğü kuralı var mı ve uygulanıyor mu? (0-2 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0
6) Bireyler, müdahale olmadan bir medya organı kurabiliyor mu? Bu konuda prosedürler gereğinden fazla külfetli mi? Resmi kurumlar, başvurulara önyargısız yaklaşıyor mu? (0-4 puan)
Türkiye: 2 ABD: 0
7) Medya alanındaki düzenleyici resmi kurumlar; bağımsız, özgür, apolitik hareket edebiliyor mu? Devlet, atamalar ve finansal baskı yoluyla bu kurumlara etki ediyor mu? (0-2 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0
8) Gazeteci olma ve gazetecilik yapma serbestisi var mı? Gazetecilere çeşitli kriterler dayatılıp formalite zorlukları çıkarılıyor mu? Gazeteciler meslek örgütlerine özgürce üye olabiliyor mu? (0-4 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0

POLİTİK KOŞULLAR (0-40 PUAN)


Türkiye: 18 ABD: 8
1) Yayınlar hangi ölçüde hükümetin ya da bir partinin yönlendirmesinde? Gazeteciler, devlet ve patronlar tarafından ne kadar editoryal baskı altında? Medya organları var olan tüm görüşleri dengeli bir şekilde yansıtıyor mu? Yoksa medya, hükümet yanlısı ya da hükümet karşıtı, partizan yayınların mı etkisinde? (0-10 puan)
Türkiye: 6 ABD: 4
2) Devlet, basına bilgi vermeyi engelleyen gizlilik kültürüne ne kadar bağlı? Medya organları, editoryal çizgileri ne olursa olsun bu bilgilere eşit şartlarda erişebiliyor mu? (0-2 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0
3) Resmi olarak sansür var mı? Gazeteler ve televizyonlar içerikleri nedeniyle kapatılıyor mu? İnternet siteleri ve bloglar engelleniyor mu? (0-4 puan)
Türkiye: 2 ABD: 0
4) Gazeteciler otosansür uyguluyor mu? Gazetecileri bazı hikâyelerden uzak tutan, hiç kimsenin söz etmediği yazılmamış kurallar var mı? (0-4 puan)
Türkiye: 2 ABD: 1
5) Halkın, farklı bakış açılarını içeren yayınlara erişimi var mı? Gazeteciler, hükümetin ya da diğer güç odaklarının yolsuzluklarını araştırabiliyor mu? (0-4 puan)
Türkiye: 2 ABD: 1
6) Yerel ve uluslararası basın özgürce haber yapabiliyor mu? Gazeteciler çalışırken kötü muamele görüyor mu, takip ediliyorlar mı? Ülkenin belli bölgelerinde gazetecilere limitler getiriliyor mu? (0-6 puan)
Türkiye: 3 ABD: 1
7) Gazeteciler, devlet görevlileri ya da başka aktörler tarafından fiziksel şiddete uğruyor mu? Öldürülme, işkenceye uğrama, kaçırılma var mı? (0-10 puan)
Türkiye: 2 ABD: 1

EKONOMİK KOŞULLAR
(0-30 PUAN)
Türkiye: 11 ABD: 5
1) Medya sahipliğinde devlet tekeli var mı? Özel sektör yayıncılık yapabiliyor mu? Bağımsız haber ajansları bulunuyor mu? (0-6 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0
2) Özel sektörün medyadaki sahipliği şeffaf mı? Medya patronları hükümet ya da politik partilerde görevler alırken, bu ilişkiler halktan gizlenebiliyor mu? Özel sektör medyada kamu menfaati ve çoğulculuğu güçlendiriyor mu? (0-3 puan)
Türkiye: 2 ABD: 1
3) Özel sektör medya sahipliği, içeriğin çeşitliliğini etkileyecek kadar kümelenmiş mi? Sadece hükümete ya da başka toplumsal aktörlere yakın grupların aşırı kontrolü var mı? Medya tekelleri var mı? (0-3 puan)
Türkiye: 2 ABD: 1
4) Altyapı imkânlarında kısıtlılıklar yaşanıyor mu? Özel baskı tesisi var mı? İnternet servis sağlayıcılığında devlet tekeli var mı? (0-4 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0
5) Devlet, medya organlarına lisans ücreti, frekans kirası gibi alanlarda aşırı yüksek ücretler dayatıyor mu? Kâğıt fiyatları makul mü? Diğer sektörlere göre fazla vergilendirme oluyor mu? (0-4 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0
6) Devlet ya da diğer aktörler, medyayı verdikleri reklamlarla kontrol etmeye çalışıyorlar mı? (0-3 puan)
Türkiye: 1 ABD: 0
7) Gazeteciler olayları örtbas etmek için rüşvet alıyor mu? (0-3 puan)
Türkiye: 1 ABD: 1
8) Medya kuruluşları finansal açıdan; devlet, siyasi parti ya da büyük holdinglerden bağımsız ayakta kalabiliyorlar mı? (0-4 puan)
Türkiye: 2 ABD: 2

NOTLAR...

*En temel fark, yasal boyut. Yargıçlar Türkiye’de gazetecileri korumuyor. Gazeteciler hapse atılıyor (en son sayı 53). Ve gazetecilere devlet adamlarına hakaret ettiler diye cezalar veriliyor, tazminat ödettiriliyor. Ve en kötüsü... En son Oktay Ekşi örneğinde olduğu gibi. Kendilerini basın özgürlüğü savunucusu zannedenler bile bu tür karşı karşıya gelmelerde gazeteciyi kabahatli bulabiliyor. Freedom House’dan Chris Walker’la konuştum. “Türkiye uzun süredir basın özgürlüğünde, özgür değil orta derecede bir uygulayıcı. Ancak son dönem yaşananlar endişeleri güçlendirdi” dedi.
*Amerika’da şimdiye kadar en uzun süre hapis yatan gazeteci, 2005’te bir CIA ajanının kimliğini deşifre edip kaynağını açıklamayan Judith Miller. Üç ay kaldı. Bunun dışında, Yüksek Mahkeme 1971’de New York Times’ın Pentagon Belgeleri’ni basabileceğine karar verdiğinden beri yargı tercihini basından yana kullanıyor. Ve gazeteciler, bir devlet adamına hakaret edip iftira bile atsa, 1964’te yine Yüksek Mahkeme’nin verdiği başka bir kararla hukuk önünde korunuyor. Politikacıların bakışına gelirsek... En son Super Bowl maçını veren Fox, o akşam her Super Bowl’da olduğu gibi Başkan’la da bir özel röportaj yayınladı. Ve Obama, her akşam hakkında olmadık haraketler edilen kanala çıkıp... O olmadık hakaretleri eden Bill O’Reilly’nin karşısına oturdu. Ne soruyorsa da yanıtladı.
* ‘Amerika’nın En Tehlikeli Adamı’ (2009) belgeselinde, 70’lerde gazetelere bahsettiğim Pentagon Belgeleri’ni sızdıran Daniel Ellsberg bir analiz yapıyor. Devletin sırlarını öğrenen politikacının dönüşümü... “Önce” diyor, “Heyecanlanırlar. Sonra daha önce bunları bilmedikleri için kendilerini aptal gibi hissederler. Sonra bunları bilmeyen başkalarına aptal gözüyle bakarlar. Bir süre sonra da kimseyi dinlememeye başlarlar.” Yardımcısı Julia Pacetti, Ellsberg’ün şu aralar röportaj vermediğini söyledi. Ancak belgeselde anlattıkları, bugün Amerika’nın basın özgürlüğü konusunda en sıkıntılı yanını oluşturan WikilLeaks meselesini çok doğru tarif ediyordu. Oyuncağı elinden alınmış politikacı saldırganlığı... Türkiye’de mi?.. Türkiye’de devlete gerek kalmadan gazeteciler belgeleri kendileri örtbas ediyorlar. Sonra “Geldi, basmadım” diye sıkılmadan söylüyorlar.
*  WikilLeaks’i insan hakları savunucusu avukat Steven Schneebaum ile konuştum. Onun da söylediği, “Bu Amerika için bir test”. Ancak ilginç olan... Schneebaum meseleye devletin yaklaşımdan çok gazetelerin duruşu açısından bakıyor. Çünkü ona göre Amerika’da yasalar bu konuda gazeteleri korumaya yeterli. “Benim favori gazetem New York Times, bu belgeleri basmama kararını nasıl kendi kendine alabilir” diyor. Daha da ilginci, “Bırakalım buna mahkeme karar versin” diyor. Yani durum... Türkiye’de basın özgürlüğü yargı tarafından kısıtlanırken... Amerika’da liberal bir avukat, basın özgürlüğünde yargıya gazetelerden daha çok güveniyor.
*  Amerika’da gazeteciler hapse atılmadığı için bizdeki koşullarla bir karşılaştırma yapamadım. Elimdeki en yakın örnek, WikilLeaks zanlısı Er Bradley Manning. Schneebaum’a göre Manning meselesini basın özgürlüğü olarak görmek yanlış. O bir asker ve sorumlulukları var. Ancak yine hafta içi görüştüğüm, avukatı David Coombs’a göre ise Manning, tutulduğu Quantico’da ayrımcılık gören bir mağdur. Ölüm cezası gerektiren ‘düşmana yardım’la yargılanacak Manning’in avukatının yazdıkları: “Dün gece, Manning’in bütün kıyafetleri çıkarıldı. Yedi saat boyunca hücresinde çırılçıplak kaldı. Sabah saat 5’te kalk borusu çaldı. Ve Manning hücresinin önünde çırılçıplak durmaya zorlandı.”
*  Bilgiye erişime gelince... Amerika, bu konuda Türkiye’yle kıyaslanmayacak kadar ileride. Gerçi Obama’nın çok övündüğü Bilgi Alma Özgürlüğü’nden ben bir yabancı gazeteci olarak şimdiye kadar yararlanamadım. Üç farklı dosya hazırladım. İkisini reddettiler. Birini temyiz ettim yine reddettiler. Sonra da dosyalardan biri için adımı internete koydular. “İncirlik’teki nükleer bomba envanterini istiyor” diye... Ama bunun dışında... Bütün bakanlıklarda... Bütün devlet kurumlarında, bilgi kanallarını açık tutuyorlar. Ellsberg’in belgeselinde biri soruyor. Devletin gizli belgelerini sızdıran bir köstebeğe nasıl dönüştüğünü. Anlatıyor. “14 yaşımdayken bir trafik kazası yaşadık. Babam direksiyonda uyudu. Annemle kız kardeşim o kazada öldüler. Ve o gün babam gibi güçlü bir otorite figürünün bile hata yapma riskiyle karşı karşıya olabileceğini öğrendim.”
Soran olursa. Basın özgürlüğü de işte bunun gibi bir şey...

Tolga TANIŞ / www.hurriyet.com.tr