Medya
13 Eyl 2011 11:03 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:48

11 EYLÜL VE BİR MEDYA MENSUBUNUN GARİP AKIBETİ! (BARBARA OLSON'UN SIR ÖLÜMÜ!)

Medyaradar'ın siyaset-medya analisti Atilla Akar 11 Eylül 2001 günü kayıplar arasında ilan edilen eski CNN ve Fox News spikeri Barbara Olson'ın ölümündeki gariplikleri yazdı.

İki gün önce 11 Eylül’ün 10. yıldönümüydü.  Ben dahil çoğu yazar bu konuda bir şeyler yazmaya çalıştı. O “uğursuz” günü bir daha hatırladık. Hafızalarımızda halen taze olan dehşet görüntüleri bir kez daha gözlerimizin önünden geçti. “Dünya tarihini değiştiren” ve ancak kıyamet filmleri sahnelerinden alışık olduğumuz türde kan dondurucu karelerdi. İkiz kuleler, Pentagon ve 4 uçaktaki yolcular dahil toplamda 3000’den fazla insan kaybedilmişti. Bugün bile hatırladıkça tüylerimiz ürperiyor!

Fakat sanırım 11 Eylül’ün bende “fazladan” bir etkisi oldu. O günden bugüne adeta “deli gibi” 11 Eylül’ü araştırıyorum. Bunu kendime bir tür “misyon” edindim. 11 Eylül’e dair ne varsa takip ettim, okudum, araştırdım. Resmi, gayri resmi her tür bilgi ve iddiayı topladım, karşılaştırdım, analiz ettim. Bunun sonucunda doğrudan 11 Eylül’ü ele alan biri araştırma biri roman olmak üzere 2 kitap, onlarca makale, röportaj ve TV konuşması ortaya koydum.

Bütün bunlardan sonra vardığım sonuç şudur; olayın hiçbir aşaması resmi iddialarda geçenlerle uyuşmuyor. Olayın bünyesinde yüzlerce cevaplanmamış soru, dikkate alınmamış iddia ve bir o kadar “gariplikler” mevcut. O yüzden bize baştan beri hep bir “çağdaş cadı masalı” anlatıldığına inandım. 11 Eylül’de dünyaya “resmi” olarak söylenenlerin “söylenmeyenlere” oranla ancak “devede kulak” kaldığını gördüm. Maddi ve mantıki kanıtların yapılan resmi açıklamalarla çeliştiğine, bir “tutarlılığa” sahip olmadığına kanaat getirdim. Neresine el atsanız bir “tuhaflık” fışkırıyor adeta…

Ancak bu yazıda bunları anlatacak veya sıralayacak değilim. Fakat bu kez 11 Eylül kayıpları arasında sayılan bir “medya mensubu”ndan bahsedeceğim sizlere. Daha doğrusu medya ve 11 Eylül ilişkisini yazmayı düşünürken birdenbire bu olay geldi aklıma. Bu anlamda 11 Eylül’e dair farklı bir “hatırlatma” yazısı olacak bu.

CNN VE FOX’UN ÜNLÜ VE GÜZEL SPİKERİ…

Söz konusu kişi 11 Eylül’de Pentogan’a çarptığı söylenen American Airlines’a ait 71 uçuş sayılı Boeing 757 modeli uçakta öldüğü açıklanan yolculardan biri. Ancak o “sıradan” bir yolcu değil. Adı Barbara Olson. Sıradan olmamasının bazı nedenleri var. Öncelikle o ünlü bir sima. CNN ve FOX NEWS kanallarının tanınmış spikerleri arasındaydı. (Ayrıca Hillary Clinton’ın hayatı ile Bill Clinton ve Hillary Clinton’un Beyaz Saray’daki son günlerini anlatan iki kitabın yazarıdır.) Kısaca “medya içinden” biri…

Diğer neden ise kocasının Ted (Theodore) Olson oluşu. Peki Ted Olson kim? Bir anlamda George Bush’u iktidara getiren ve 2000 seçimlerini kazanmasını sağlayan kişi. (Hani şu Bush’un kardeşi Jeb’in vali olduğu Florida’daki tartışmalı 500 oy var ya, işte o tartışmalı davada resmen Bush’u temsil eden avukat. Ardından bir tür ödül olarak “ABD Genel savcısı” gibi bir makama getirildi. ) Kısaca o da sıradan biri değil. Ayrıca sıkı Cumhuriyetçi ve Bush iktidarına çok yakın bir isim…

Barbara Olson ise ortaya atılan iddialara ve kocası Ted Olson’un beyanlarına göre kaçırılma esnasında eşini cep telefonundan iki kez arayıp konuşuyor. İlk konuşmada “Kaçırıldık, korsanlar ön tarafta maket bıçakları ile yolcuları ve pilotları kesiyor” diye beyanda bulunuyor. Sonra da kocasına “Seni seviyorum” diyor ve iletişim tümden kopuyor. Bize anlatılan resmi hikâye bu.  Ancak 11 Eylül günü gerek kaçırıldığı söylenen uçaklarda olanlar gerekse de o gün Pentagon’da yaşanan gariplikler artık gizlenemez bir şekilde ayyuka çıkmış durumda.

Ki, artık neredeyse kanıtlanmış bu iddialar arasında kulelere çarpan uçakların “uzaktan kumandalı” olduğu, içinde ne “korsan” ne de “yolcu” bulunmadığı, Pentagon’a uçak çarpmadığı, muhtemelen “Bunker-Buster” (Sığınak Delici) denilen bir tür füze olduğu da var. Aynı şekilde kaçırıldığı söylenen yolcular ve uçaklarla da ilgili uzun süredir ilginç iddialar ortaya atılıyordu. Sorunun temelde düğüm noktasını ise kaçırıldığı söylenen uçaklara ve yolcularına ne olduğu geliyordu. (Resmi olarak uçuş listeleri ortada, isimler mevcut. Ancak uçak dahil tüm yolcular hesapta yangında kül olmuş bulunuyor!) Bu konuda muhtelif “komplo teorileri” vardı. Ki, değme Hollywood filmleri yanlarında hiç kalırdı. (Belki biraz “Kod Adı Kılıç Balığı” filmi yaklaşabilir!) Bunlar arasında “Barbara Olson’un Flight 77 içindeki herkes uçağa verilen gazla zehirlendiği sırada, kendisini korumak için önceden hazırlanan gaz maskesini takarak kurtulduğu ve esas Flight 77’nin Güney Ohio’da Wright Patterson hava alanına iniş yaptıktan sonra estetik ameliyat geçirip, Karayipler Adası’na gittiği” yer almaktaydı. American Airlines’ın 77 sayılı uçağının ise yolcularının tümünün öldürüldüğü ve sonra da “Atlantik Okyanusu’nun derinlerini boyladığı” söyleniyordu. Aynı şekilde daha önce 1960’larda Küba’ya yönelik olarak tasarlanan ama Başkan Kennedy tarafından engellenen General Lemnitzer’in “Northwoods Operasyonu” ile ilginç benzerlikler kuruluyordu.
Neresinden bakarsanız bakın dehşet şeylerdi bunlar!

BARBARA OLSON YAŞIYOR OLABİLİR Mİ?

Ancak 22 Eylül 2005 tarihinde bir internet sitesinde Barbara Olson’a dair çok ilginç bir haber yer aldı. (http://www.tomflocco.com/fs/OlsenArrested.htm ) Bu habere göre Barbara Olson yaşıyordu. Dahası Avrupalı istihbarat servisleri tarafından Polonya-Almanya sınırında yakaladığı söyleniyordu. Vatikan pasaportu taşımaktaydı ve bankada büyük miktarda parası olduğu saptanmıştı. Sonra bu haberin devamı gelmedi. Haber hiçbir açıklama yapılmadan siteden de kayboldu. Şu an aradığınızda doğrudan bulamıyorsunuz zaten. Sanki birileri “kulak çekmiş” gibi!
Dahası kocası Ted’in daha önceki ifadeleri de zaten çelişkilerle doluydu. (Önce “karısının kendisini cep telefonundan aradığını” söylüyordu. Hatta konuşmanın bu yüzden, “sinyal yetersizliği gibi bir nedenden, kesilmiş olabileceğini” vurguluyordu. Ayrıca önceleri “bir nedenle kredi kartı hesaplarına ulaşamamış, yoksa cep telefonunu kullanır ve beni arardı.” diyordu. 6 ay sonra ise bir başka yerde” “uçaktaki yolcuların kullandığı telefondan aradığını" söylemişti. Daha ilginci Ted Olson’ın daha önce “görevlilerin Amerikan halkına yalan söyleme hakları vardır. Bazı özel durumlarda devleti yönetenler yanlış bilgi verebilirler” dediği hatırlatılıyordu. Barbara Olson Ted Olson’un üçüncü karısı. İlginçtir Ted Olson kendisiyle o sıralar yapılan röportajda karısının buharlaşması ile ilgili hiçbir üzgünlük belirtisi göstermiyor ve gayet neşeli bir şekilde onunla yaptığı telefon konuşmalarını anlatıyordu.
Bilemiyoruz bugüne kadar bu haberin ne “doğruluğu” ne de “yanlışlığı” teyit edilebilmiş değil. Bu açıdan habercilik kuralı olarak “şüphe” ile yaklaşmak lâzım. Ancak üzerinde düşünmemize ve soru sormamıza engel bir durumda teşkil etmiyor. Bu kayıtla “İhtimaller senaryosu” şunlar olabilir;
1) Barbara Olson komplodan şans eseri bir şekilde sıyrıldı. Ancak artık komplonun doğrudan “şahidi” durumundaydı.
2) Onun yaşadığının ortaya çıkması 11 Eylül’e dair anlatılan her şeyin çökmesi demekti. Dünyaya açılan savaşın bütün “gerekçeleri” biterdi “Terör” bahanesi son bulur “operasyon” geri teperdi! 
3) Komplocularla hemen bazı “pazarlıklar” yapıldı. Muhtemelen eşi Ted Olson devreye girdi ve karısının “kimlik değiştirerek” yaşaması karşılığı sustu. (2006 yılında yayınlanan romanım “Kamikaze Operasyonu”nda bir bölüm olarak bu “pazarlığı” kurgusal olarak anlatmıştım.)
4) Barbara Olson Avrupa’ya kaçırıldı.
5) Vatikan pasaportlu “sahte kimlik” uyduruldu.
6) Ancak Avrupalı istihbarat servisleri bunu haber aldılar ve Olson’ı yakaladılar.
7) O dönem için ellerindeki Olson’ı Bush’a ve ABD yönetimine karşı bir “koz” veya “şantaj” malzemesi olarak kullandılar. ( Aynı dönem ve takip eden süreçte başta Fransa, Almanya ve İtalya’da olmak üzere 11 Eylül’ün “gerçek mahiyeti” üzerine ilginç beyanatlar yapıldı!)
8) Olson CİA’ya “iade” edildi veya açıklanmaması karşılığı Avrupa’da –veya başka bir yerde- enterne edildi. Yeni yaşam olanakları sunuldu.
9) Bu koşulda Barbara Olson halen yaşıyor olabilir. Tabii biraz yaşlanmış olarak. (O zaman 46 yaşındaydı şimdi 56 olmuştur!)
10)  Kimbilir belki de tanrı “Vatikan Pasaportlu” Olson’a bir kıyak çekmiş ve onu  bu dünyaya tekrar göndererek ikinci bir yaşam hakkı tanımıştır!

Evet, inanın 11 Eylül, uçaklar, yolcular, korsanlar, vb ile ilgili o kadar çok gariplik, hatta açık yalan ve çarpıtma var ki bunları listelemek bile sayfalar tutabilir. Burada önemli olan 11 Eylül sonrası dünyaya açılan savaşta bu yalanların her birinin bir basamak olarak kullanılması. Fakat eğer Barbara Olson’un akibeti de bunlardan biriyse “11 Eylül yalanları” halen sürüyor demektir!...

Atilla AKAR
atillaakar@gmail.com