Röportaj
05 Eyl 2017 09:46 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:05

Tutuklu gazeteci Murat Aksoy: Pişman olduğum tek şey Müslüm Baba’yı geç keşfetmek!

371 gündür Silivri'de tutuklu olan gazeteci Murat Aksoy, düzenli spor yaptığını, okuduğunu ve kitap yazdığını belirtti

371 gündür cezaevinde olan Gazeteci Murat Aksoy, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat'ın sorularını yanıtladı.

31 Mart günü tahliye olduktan hemen sonra, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın başlattığı ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında aynı gece tekrar tutuklanan gazeteci Murat Aksoy, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 17 Ağustos günü görülen duruşması sonucunda da tutukluluğunun devamına karar verilen gazeteciler arasındaydı.

Silivri 9 No’lu Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aksoy ile bu söyleşi, sınırlı bir iletişim zamanında aracılı olarak gerçekleşti.

"Tutukluluğum cezaya dönüştü"

Murat Aksoy’a yönelttiğim sorular ve yanıtları şöyle:

- Tutukluluğun bir yılı geçti. En özet haliyle sana bu yaşatılanı nasıl tanımlarsın?

- Tutukluluğum bir cezaya dönüştü. Eğer bu bir suçsa, sadece düşündüğümü ifade ettim ve yazdım. Kimseden talimat almadığım gibi, kimsenin yönlendirmesiyle de yazı yazmadım.

Elimde ne bir silah, ne de bir ‘terör örgütü’ne dair bilgi, belge var.

Deniyor ki, ‘Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak ister misin?’ Ne suçum olmuş ki, neden pişman olayım? Tutuklu olsam da yargıya güveniyorum. Her ay mahkemeye suçsuz olduğuma dair dilekçe gönderiyorum. Geçen hafta da dilekçe gönderdim. Belki olur ya, bu ay sonu özgürlüğüme kavuşurum.

- Son duruşmanda karar açıklandığında, tutukluluğunun devamına karar verildiğini duyduğunda neler hissettin?

- Çok çok üzüldüm. Aslında tahliye bekliyordum. Umut işte. Ama yine de vidanım rahat. Bir gün adalet yerini bulacak. Onlar iddianameleriyle bana yönelttikleri suçlamalara delil sunamadılar. Fakat ben, haberlerimi, görüşmelerimi ne amaçla yaptığımı delilleriyle mahkeme heyetine sundum. Önder Aytaç ile 2007-2008 yıllarındaki görüşmelerim haber amaçlıdır. SMS ile telefon numarası istemiş, yollamışım. Önder Aytaç, TSK’de görevli, üniversitede öğretim görevlisi, TRT’de program yapan biri. Böyle biriyle görüşmemin suç olabileceğini nasıl düşünebilirim? 7-8 yıl önceki bu görüşmeler sonrasında da kendisiyle hiçbir görüşmem olmamıştır.

"Kitap yazıyorum"

- Cezaevinde günlerin nasıl geçiyor?


- Çok programlı geçiyor günlerim. Sabah ve akşam olmak üzere ikişer saat spor yapıyorum. Kahvaltı sonrası gazetelere bakıyorum. Yoğun olarak okuyorum ve Alevilik üzerine bir kitap yazıyorum. Bitmek üzere. Daha çok, Nazım Hikmet’i okuyorum. Ve “Demek ki benim fikirlerime de Nazım Hikmet’inkiler gibi değer veriyorlar ki, hapse attırlar” diyorum. Ama, bedenimizi hapsedebilirler, fikirlerimizi asla. Bir gün buradan çıkacağım ve yazmaya devam edeceğim. Moralimi iyi tutmaya çalışıyorum. Vicdanım zaten rahat. Çocuklarımın yüzüne bakamayacak bir şey yapmadım. Alnım açık.

- Tutukluluğun süresince en çok neleri özledin?

- Ailemi, sadece eşimi ve çocuklarımı.

Müslüm Baba'dan Haydar Haydar

- Twitter’da çok sık şarkı linki paylaşırdın. Ben şimdi senin için hangi şarkıyı paylaşayım istersin?

- Sana çok teşekkür ederim. Müslüm Baba’dan Haydar Haydar’ı. Tek pişman olduğum şey, Müslüm Baba’yı geç keşfetmiş olmam.

- Son olarak, dışarıya iletmek istediğin bir mesaj var mı?

- Tüm dostlara, güzel ülkeme selam. Ailem sizlere emanet.