Gündem
17 Ağu 2017 18:22 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:03

Tutuklu gazeteci Murat Aksoy: İbrahim Karagül ile 164, Cem Küçük'le de 98 kez görüştüm suç mu?

Tahliye olduğu gece yeniden gözaltına alınarak tutuklanan gazeteci Murat Aksoy, hakkındaki ikinci davada bugün savunma yapıyor.

Tahliye edildikleri 31 Mart gecesi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'ın başlattığı soruşturma kapsamında tekrar tutuklanan gazeteci Murat Aksoy ve müzisyen Atilla Taş'ın aralarında bulunduğu 13 kişi haklarındaki yeni dava kapsamında savunma yapmaya devam ediyor.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya tutuklu yargılanan 12 gazeteci ve 1 tutuksuz gazeteci katıldı.

Duruşmada savunma yapan gazeteci Murat Aksoy, iddianamede kendine yöneltilen suçlamalardan birinin Bülent Arınç'ın danışmanı ile telefon görüşmesi olduğunu söyledi.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ikinci duruşmaya tutuklu sanıklar Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız katıldı. Tutuksuz yargılanan sanık Ali Akkuş duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya sanıkların yakınları izleyici olarak katıldı.

Duruşma sanıklardan Hüseyin Andin'ın savunma yapmasıyla devam ediyor.

Savunmasını yapan tutuklu sanıklardan Hüseyin Aydın "Suçlamayı kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

Murat Aksoy savunma yaptı

Tahliye olduğu gece yeniden gözaltına alınarak tutuklanan gazeteci Murat Aksoy, hakkındaki ikinci davada kendine yöneltilen suçlamalardan birinin Bülent Arınç'ın danışmanı ile telefon görüşmesi yapmak olduğunu söyledi.

"Tank, helikopter mi kullandım'

Gazeteci Murat Aksoy savunmasında, 31 Mart'ta tahliye edildiği duruşmayı anımsatarak, “Oysa 7 aydır tutukluydum. Hakkımda yargılandığım dava dışında hiçbir soruşturma olmadı. Hiçbir savcı beni ifadeye çağırmadı. Ne olduysa 31 Mart 2017'de tahliye olunca oldu. Açıkçası savcı o gün tahliyemi isteyerek bana iyilik değil, istemeden kötülük yapmıştı” dedi. Aksoy, kendine yöneltilen darbe suçlamasına ilişkin ise, “Elime silah mı aldım? Birine emir mi verdim, birinden emir mi aldım? Tank mı kullandım, F16 mı, helikopter mi kullandım” diye sordu.

“Gazeteciliği savunuyoruz”

Eleştirel yazılarını ve görüşlerini Yeni Şafak’tan İMC TV’ye geniş bir yelpaze ile paylaştığını kaydeden Aksoy, “Yazmış olduğum binlerce yazı, 300’den fazla TV programı ve sosyal medya paylaşımlarından hiçbiri nedeniyle hakkımda dava açılmamıştı” dedi. Aksoy, görüşlerinin ve yazılarının yazdığı kurumun yayın politikasına göre değişmediğinin altını çizerek, “Her mecrada eleştirel oldum. Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok adaleti savundum. Şimdi de burada gazeteciliği savunuyoruz.” dedi. Aksoy, haklarındaki iddianamenin özensizliğinin Türk hukuku adına acı verici olduğunu vurgulayarak, “Gazetecilikte 5N1K sorusu vardır. Bu iddianamede 'nasıl' sorusu yok. 'Bu darbe nasıl olabildi' sorusu yok. Bunun da nedenini biliyoruz” dedi.

Alevi ve solcu olduğumu saklamadım

Cami, cemevi projesini, Cem evini camiye çevirme projesi olduğunu savunarak bir Alevi olarak eleştirdim. Tek suçum yazı yazmak. Gazetecilik suç değildir. Bu davalar açılırken yapılan özensizlik Türk adaleti açısından acı verici. Alevi, solcu, sosyal demokrat kimliğimi hiç gizlemedim.

Arınç'ın danışmanını arama suçu

Aksoy, Tarık Ümit Genç ile telefon görüşmesinin suçlama konusu yapılması ile ilgili, “Ağustos 2016 için Kara Karga dergisinde Bülent Arınç'la söyleşi yapmayı planladık. Bunun için telefonumda kayıtlı eski danışmanı Kemal Öztürk'ü aradım. Kendisi görevi bıraktığını ve yeni danışmanın Tarık Ümit Genç olduğunu söyledi ve numarasını verdi. Bu konuşma sanırım Temmuz başında oldu. Daha sonra kendisini aradım, durumu anlattım. E-posta adresini aldım ve kendisine, telefonda konuştuklarımızı yazdım. Hatta söyleşi çerçevesine ilişkin sorunları da e-posta adresine yolladım” dedi.

'Akdoğan ve Küçük ile de görüştüm'

Aksoy, iddianame eklerindeki HTS analiz raporuna göre bugüne kadar yaklaşık 5 bin 270 kişi ile temas kurduğunu anımsatarak bu aralığın 10 yıllık zaman dilimini kapsadığını kaydetti. Bu zaman dilimine göre suçlama konusu edilen görüşmelerin 1-2 kez olduğunu söyleyen Aksoy, bunun yoğun görüşme trafiği olarak adlandırılamayacağını vurguladı. Aksoy, Yalçın Akdoğan ile 153, Cem Küçük ile 98, Bekir Bozdağ ile 53, İbrahim Karagül ile 164, Hüseyin Çelik ile 25 kez görüşmesi olduğunu belirterek, “Suçsa bunlarla da mesleki faaliyet kapsamında görüştüm” dedi.

Aksoy, “Ayağımda adalet ayakkabısı var. Sayın Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşte giydiği ayakkabıdan. Adaletinize güveniyorum. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum” diyerek tahliyesini ve beraatini talep etti.