Röportaj
17 Haz 2015 12:25 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:39

Türkçe Olimpiyatları'nı sunan Bülent Özveren: "Makul şüpheden tutuklanacağımı düşündüm"

Türkçe Olimpiyatları ile de ünlenen Bülend Özveren, Aksiyon'dan Behram Kılıç'ın sorularını yanıtladı.

Eurovision kadar sunduğu Türkçe Olimpiyatları ile de ünlenen Bülend Özveren, Aksiyon'dan Behram Kılıç'ın sorularını yanıtladı: 'Makul Şüphe'den tutuklanacağımı düşündüm dedi.
Cemaat ile AK Parti arasında yaşanan fiili savaş durumu Türkçe Olimpiyatları'nı da etkiledi. Bu sene Uluslararası Dil ve Kültür Festivali adıyla Türkiye dışında 20 ülkede gerçekleşen Türkçe Olimpiyatlarını, Eurovision şarkı yarışmalarından tanıdığımız Bülend Özveren sundu.
1943 doğumlu Özveren, ortaöğrenimini Saint Benoit Fransız Lisesi’nde, lise öğrenimini ise Galatasaray Lisesi’nde tamamlamış, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş, yılların TRT spikeri. 1975’ten beri Türkiye'de Eurovision şarkı yarışmasını sunan Bülent Özveren, 2005’ten beri, yani son 10 yıldır da Türkçe Olimpiyatları’nı da sunuyor.
Özveren, Aksiyon'un sorusu üzerine 'Makul Şüphe'den tutuklanacağımı düşündüm yorumunu yaptı.

İşte Özveren röportajından dikkat çeken bölümler:

-Özellikle bu sene bir korku yaşadınız mı bu organizasyonu sunduğunuz için? Hani…
Katiyen komplo teorilerine fazla değer veren bir insan değilim. Fakat ilk defa, hayatımda ilk defa, Dortmund’daki gösteri bitti, otele geldim. Odama çıktım. Yatağa uzandım. “Yahu” dedim kendi kendime, “Acaba ben yarın Türkiye’ye ayak bastığımda, pasaporttan geçerken, makul şüpheli sıfatıyla, kenara çekilme ihtimalim olabilir mi?” Hayatımda ilk defa böyle bir düşünceye kapıldım. Bizi ne hâle getirmişler, düşün! Benim gibi akılcı yönden düşünen, katiyen safsataya önem vermeyen bir adam birdenbire “Acaba beni yarın çekerler mi kenara?” diye düşündü. Çünkü kenara çekildiğin takdirde bir sürü pislikle karşılaşacaksın, haksızlıklarla karşılaşacaksın, belki de hapishaneye bile yollayacaklar seni. Yapacak hiçbir şey yok. Senin oralarda 3-5 gün, 3-5 ay, 3-5 sene kalma ihtimalin var. Bunlar elhamdülillah bitti. Artık böyle bir tehlike yok. İlk defa hayatımda böyle bir şey düşündüm. Olabilir mi diye düşündüm. Ve endişe de ettim. “Bu yaştan sonra hapishanelerde ne yaparım?” dedim. Ve üstelik yaptığım kötü bir şey yok. Ülkem için son derece yararlı bir hizmet yapılıyor, Türkçe için son derece yararlı bir şey yapılıyor, insanlara sevgi, barış, kardeşlik aşılanıyor orada. Ben bunu görüyorum, gördüğüme göre de konuşuyorum, gördüğüm her şey müspet ve yararlı.

-İş bulamama korkusu yaşadınız mı diyecektim.
Hayır. Çünkü ben elhamdülillah ekonomik yönden herhangi bir ekstra işe mahkûm konumda değilim. Yani ben gidip herhangi bir TV’de program da yapabilirim. Belki TRT’den bir iş gelmez bana. Umurumda da değil. Zira TRT’de her yapacağımı yaptım. TRT’nin 50. Yıl Belgeseli’ni bile yaptım. Zaten TRT’yle o kadar iç içeyim ki insanlar bana “TRT’ci abi” derler. Ama TRT bana yarın öbür gün başka bir tavırla yaklaşırsa, umurumda değil. Ben sosyal demokratım, cumhuriyetçiyim. Ne olduğumu kendim de biliyorum, insanlar da biliyor. Hepsini atın kenara. Yapılan iş önemli. Ben yapılan işin içindeyim. Onu destekliyorum. Sonuna kadar da destekleyeceğim bu olimpiyatları.

-Çevrenizden hiç tepki aldınız mı bugüne kadar?
Sıfır. Yaptığın doğru diyorlar. Bakın Fransız okulunda okuduğunuz zaman Descartes’ın ‘akılcılık’ mantığını çaktırmadan kafanıza işlerler. Ben bir şey safsataysa dinlemem bile. İlgimi çeken bir konu var ise de sorularımı sorarım. Bu konuda sorularımı sordum, kendi kendime sordum, çevreme de sordum. Ve bu çok doğru, yararlı bir şeydir diye kesin kanaat getirdim