Polemik & Kulis
28 Nis 2016 12:22
Son Güncelleme: 20 Kas 2018 08:53
TGC seçimleri bitti, kavga sürüyor! TGC'den o isme sert yanıt! (Medyaradar/Özel)
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde sonuçlanan seçimlerin ardından başlayan polemik sürüyor.
TGC seçimlerini kazanan Bağımsız Bağlantısız Özgür Gazetecilik
Grubu adına TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, hem seçimi
kazanan Yönetim Kurulu’na hem de üyelere suçlamalar yönelten
Emeğe Saygı Grubu Sözcüsü Sedat Bakıcı’ya sosyal medya
üzerinden yanıt verdi…
İşte o yanıt:
Farklı bir seçim hikayesi!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 21-22 Nisan tarihlerinde Burhan Felek Konferans Salonu'nda 45. Genel Kurulu’nu başarıyla gerçekleştirdi. Seçime katılan yüzlerce gazeteci Cağaloğlu’nda anılarını tazelerken, arkadaşlarıyla da hasret giderme şansını yakaladı. Seçim günü muhabirlik yaptığımız arkadaşlarla bir araya geldiğimizde Cemiyetin katıldığımız genel kurullarını da hatırlamayı ihmal etmedik.
Hepsinde ortak bir nokta vardı. Cemiyet yönetimleri ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar seçimlerde her zaman en az üç grup yarışır, rekabet eder, genel kurulda birbirini eleştirir, seçim bittikten sonra da el sıkışırlar, arkadaşlığa, dostluğa devam ederlerdi.
Biz gazeteciler de hangi grupta olursak olalım birbirimize karşı asla öfkemiz, saygısızlığımız olmazdı. Aksine genel kurulda bir arada olmanın keyfi, ne kadar rekabet içinde olursak olalım her şeyin önüne geçerdi.
İlk defa bu genel kurulda ortak paydanın farklı şekillendiğine tanıklık ettik. Genel kurulda Bağımsız Bağlantısız Özgür Gazetecilik Grubu’yla Emeğe Saygı Grubu yarıştı. Seraceddin Zıddıoğlu ve Şükrü Disanlı da bağımsız aday oldu.
Genel Kurul’da iki grup da görüşlerini eleştirilerini dile getirdi. Birbirine teşekkür etti. Sorunsuz bir biçimde genel kurul tamamlandı. Seçimde de tablo değişmedi. Arkadaşlarımız oylarını kullandılar, istedikleri gruba desteklerini verdiler.
Seçim sonuçlarının açıklanmasından bir gün sonra seçimi kaybeden karşı grubun sözcüsü , TGC’yi, Bağımsız Bağlantısız Özgür Gazeteciler Grubu’na oy veren tüm gazetecileri suçlayan bir açıklamayı sosyal medyada yaydı. Gruplara oy veren üyelerin iradesini yok saydı, saygı gösterme nezaketinden uzaklaştı.
Cemiyete gazetecileri 81 ilde nasıl örgütleyeceğinin dersini verirken seçimi kaybettiği için kendi grubu dahil herkesi suçlayarak arkadaşlıktan, dayanışmadan ne kadar uzaklaştığını fark etmedi.
Karşı grubun sözcüsü seçim sonrasındaki bu örneğine rastlanmamış tutumlarıyla Cemiyetin çıtasını yükselttiklerini (!) ısrarla vurgulamayı da ihmal etmedi.
Biz mi ne yaptık? Hayır, üzülmedik, sadece şaşırdık. Sonuçta seçim kaybedilse bile centilmenliği kaybetmemenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladık.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni kurulduğu günden bu yana sadece gazeteciler yönetiyor!
Cemiyeti bizden önce yönetenler de arkadaşlığın, dayanışmanın hiçbir “kaybetme” duygusuyla zedelenmeyecek kadar kıymetli olduğunu biliyorlardı.
Biz de gündemimizde basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü ile ilgili bu kadar ağır sorunumuz varken, arkadaşlarını yok sayan, iradesini umursamayan, hakaret etmeyi "cüretkarlık" olarak tarif edenlere karşı, "dayanışmanın" kıymetini bilmeye devam edeceğiz.
MEDYARADAR/ÖZEL
İşte o yanıt:
Farklı bir seçim hikayesi!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 21-22 Nisan tarihlerinde Burhan Felek Konferans Salonu'nda 45. Genel Kurulu’nu başarıyla gerçekleştirdi. Seçime katılan yüzlerce gazeteci Cağaloğlu’nda anılarını tazelerken, arkadaşlarıyla da hasret giderme şansını yakaladı. Seçim günü muhabirlik yaptığımız arkadaşlarla bir araya geldiğimizde Cemiyetin katıldığımız genel kurullarını da hatırlamayı ihmal etmedik.
Hepsinde ortak bir nokta vardı. Cemiyet yönetimleri ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar seçimlerde her zaman en az üç grup yarışır, rekabet eder, genel kurulda birbirini eleştirir, seçim bittikten sonra da el sıkışırlar, arkadaşlığa, dostluğa devam ederlerdi.
Biz gazeteciler de hangi grupta olursak olalım birbirimize karşı asla öfkemiz, saygısızlığımız olmazdı. Aksine genel kurulda bir arada olmanın keyfi, ne kadar rekabet içinde olursak olalım her şeyin önüne geçerdi.
İlk defa bu genel kurulda ortak paydanın farklı şekillendiğine tanıklık ettik. Genel kurulda Bağımsız Bağlantısız Özgür Gazetecilik Grubu’yla Emeğe Saygı Grubu yarıştı. Seraceddin Zıddıoğlu ve Şükrü Disanlı da bağımsız aday oldu.
Genel Kurul’da iki grup da görüşlerini eleştirilerini dile getirdi. Birbirine teşekkür etti. Sorunsuz bir biçimde genel kurul tamamlandı. Seçimde de tablo değişmedi. Arkadaşlarımız oylarını kullandılar, istedikleri gruba desteklerini verdiler.
Seçim sonuçlarının açıklanmasından bir gün sonra seçimi kaybeden karşı grubun sözcüsü , TGC’yi, Bağımsız Bağlantısız Özgür Gazeteciler Grubu’na oy veren tüm gazetecileri suçlayan bir açıklamayı sosyal medyada yaydı. Gruplara oy veren üyelerin iradesini yok saydı, saygı gösterme nezaketinden uzaklaştı.
Cemiyete gazetecileri 81 ilde nasıl örgütleyeceğinin dersini verirken seçimi kaybettiği için kendi grubu dahil herkesi suçlayarak arkadaşlıktan, dayanışmadan ne kadar uzaklaştığını fark etmedi.
Karşı grubun sözcüsü seçim sonrasındaki bu örneğine rastlanmamış tutumlarıyla Cemiyetin çıtasını yükselttiklerini (!) ısrarla vurgulamayı da ihmal etmedi.
Biz mi ne yaptık? Hayır, üzülmedik, sadece şaşırdık. Sonuçta seçim kaybedilse bile centilmenliği kaybetmemenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladık.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni kurulduğu günden bu yana sadece gazeteciler yönetiyor!
Cemiyeti bizden önce yönetenler de arkadaşlığın, dayanışmanın hiçbir “kaybetme” duygusuyla zedelenmeyecek kadar kıymetli olduğunu biliyorlardı.
Biz de gündemimizde basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü ile ilgili bu kadar ağır sorunumuz varken, arkadaşlarını yok sayan, iradesini umursamayan, hakaret etmeyi "cüretkarlık" olarak tarif edenlere karşı, "dayanışmanın" kıymetini bilmeye devam edeceğiz.
MEDYARADAR/ÖZEL
