Medya
13 Nis 2011 17:03 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:14

SALİH TUNA'DAN SÖZCÜ'YE SALVO; "TAYYİP BEY ASIL SİZİN KAFANIZA SIKTI!"

Emin Çölaşan'ın, Doğru Necati'nin kalem oynattığı gazeteyi amigoluk kesmemiş olacak ki tetikçiliğe soyundular.

Tayyip Bey asıl sizin kafanıza sıktı

Emin Çölaşan'ın, Doğru Necati'nin kalem oynattığı gazeteyi amigoluk kesmemiş olacak ki tetikçiliğe soyundular.

Hadi "tetikçi" demeyeyim de, "tetikçi üslubu" diyeyim.

Şu manşete bakın: "İbo'nun kafasına bir kurşun da Tayyip sıktı"

Neymiş efendim, Erdoğan, Tatlıses'i hastanede ziyaret etmiş de, müracaatını almış da neden aday göstermemiş!

Aday gösterseydi, bu sefer de, mahut suikastın toplumda oluşturduğu duygusal atmosferi oya tahvil etmek istiyor, diyeceklerdi.

Zaten hastane ziyaretini de üç aşağı beş yukarı böyle görmüşlerdi.

Bütün Türkiye'nin nefesini tutmuş vaziyette sağlık durumunu merak ettiği adamı "Türkiye Başbakanı"nın ziyaret etmesini istismar olarak değerlendirmişlerdi.

İstismar tesmiye ettikleri o anın fotoğrafı üzerine dün ne yazdılar biliyor musunuz?

Sıkı durun aynen iktibas ediyorum: "Erdoğan Tatlıses'in yüzüne böyle gülmüştü"

Ya ne yapacaktı?

Ziyaret ettiği hastaya yüzünü mü ekşitecekti?

Veya...

Yüzüne her güldüğünü aday mı yapacaktı?

Bunların "yergi"si böyle de "övgü"sü farklı mı ki?!

Bence daha beter!

Anlatayım:

Birkaç hafta evvel bir gazete bayiinin önünden geçerken "malum gazete"nin tam ortasına yerleştirdiği eşek kadar fotoğraf dikkatimi çekmişti.

Belden aşağı bir fotoğraftı bu. (Yok, öyle değil Şinasi; belden aşağı dediğim, bacaklar vardı sadece.)

Kime ait olduğu belli olmayan bir sürü ayak yani.

Önde de bit kadar bir adam.

Yere mi düşmüş, it oturuşunda mı, tastamam belli değil.

"Kimdir, ne yapıyor, ayak altında ne dolaşıyor?" merakıyla bir iki adım yaklaşınca bir de ne göreyim!

Bu bizim Gandi Kemal değil mi; vay canına, ta kendisi!

Meğer ayak altında dolaşmıyor, ayakkabısını bağlıyormuş.

Söz konusu haberde de kendi ayakkabısını kendisi bağlıyor diye öve öve bitirilemiyor!

Demek ki etrafını çevreleyen diğer ayakların alayı konu mankeni mesabesinde.

İnsanın aklına ister istemez enva-i çeşit soru geliyor tabii:

O kadar adam ayakkabısını bağlarken Gandi Kemal neredeydi; onları mı seyrediyordu?

Veya...

Bunca ayak sahibi vatan evladı, "Bakalım Gandi Kemal ayakkabısını bağlamayı becerebilecek mi?" diye mi etrafını çevirmiş?

Ne desem boş!

Ah siz o fotoğrafı görecektiniz ki!

Ortodoks kemalistlerin övgüleri de yergileri de bidayetinden beri problemliydi ama hiçbir zaman bu kadar tuhaf değildi.

Tayyip Bey'in demokratikleşme hususundaki her adımı kafalarına kurşun gibi saplandı.

Öyle ki, kimyaları bozuldu!

Eskiden "irtica" diye yaygara kopardılar mı, iyi saatte olsunlar yanlarında biterdi.

Şimdi panayır cambazları gibi yerden yere atlıyorlar, ne fayda!

Ne yergileri yergiye, ne övgüleri övgüye benziyor!

Gelgelelim Kılıçdaroğlu bunların övgüsüne müstehak.

Tutturdu bir "Yeni CHP" gidiyor.

Yeni dediği de, gitti Önder Sav, geldi Oktay Ekşi.

Lichtenberg'in ifadesiyle "Eski deliklerden yeni bakışlar"dan ibaret bir hal.

Hakkını yemeyelim ama, bu tarz bakışlarda hepten başarısız sayılmaz.

Hasan Cemal bile "Baykal'lı yıllarda pek fazla tanık olmadığımız somut proje üretimi de yaşanıyor CHP'de..." diyebiliyor: "Aile Sigortası adını taşıyan önemli proje onlardan biri..."

Parayı nerden bulup da "Aile Sigortası" adı altında dağıtacaksın diye sorulduğunda, "Benim adım Kemal, ben parayı bulurum dersem bulurum..." demişti.

Çoluk çocuk herkes sarakaya alınca "kaynağı" söylemek zorunda kaldılar.

Ak Parti fakir fukaraya kömür, makarna dağıtmak için kaynak yaratıyor ya, işte bunu biz "Aile Sigortası" haline dönüştüreceğiz, demeye başladılar.

Sizin anlayacağınız formül şu:

Parayı Ak Parti bulacak, CHP dağıtacak.

Hey Allah'ım, ya!

Salih TUNA / YENİ ŞAFAK