Röportaj
06 Eki 2018 22:48 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 01:07

Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik: 24 saat servis veren market gibiyim!

Posta Gazetesi Ankara Temsilciliği görevini yürüten ve CNN Türk'te 6 yıldır 'Hafta Sonu' isimli programı sunan Hakan Çelik, "Haber ve yayın için her zaman her yerde ulaşılabilir durumdayım" dedi.

Haftanın yedi günü, aralıksız çalışıyor. Bir yanda Posta Gazetesi Ankara Temsilciliği, bir yanda altı yıldır CNN TÜRK’te yayımlanan ‘Hafta Sonu’ programı... Hayatını, “Haber ve yayın için her zaman her yerde ulaşılabilir durumdayım” diye özetleyen Hakan Çelik’le Hürriyet'ten Hakan Gence buluştu ve konuştu. İşte o röportaj:

* Programınız altı yıldır devam ediyor. Yazın bile ara vermediniz. Bir programı bu kadar uzun soluklu yapan ne?

- Şu anda televizyonlarda yayımlanan konuklu programların hiçbiri bu kadar geniş bir içeriğe sahip değil. Sanırım CNN TÜRK’teki ‘Hafta Sonu’ programımın temel farklarından biri bu. Birçok kanalda programların neredeyse tamamının tatile girdiği bir dönemde yayınlarıma kesintisiz devam ettim. Yazın bir miktar ekrandan uzaklaşan izleyicilere de televizyonu açık tutmaları için bir alternatif sunmak istedim. Normal şartlar altında gündemin biraz ‘kesat’ olduğu cumartesi ve pazar günleri için içerik de üretmiş oluyoruz. İzlenme oranlarımız çok iyi. Çok sık manşet çıkarıyoruz, konukların açıklamaları Twitter’da TT (trend topic) oluyor... İnsanların kahvaltı yaptığı ya da güne hazırlandığı bir saatte daha sakin bir enerjiyle yayına başlıyoruz. En zorlu konuları ve sıkıntılı gündemi bile sakin sakin konuşmak, tartışmak konuklara da izleyiciye de iyi geliyor.

Sakin bir insanım

* Bir yandan Posta gazetesindeki göreviniz, bir yandan ekran maratonu... Zor olmuyor mu?


- Yedi gün çalışıyorum ve çok seyahat ediyorum. Tempom yüksek, tek başıma ajans kadar içerik üretiyorum. Bu bakımdan ‘24 saat servis veren market’ gibiyim. Haber ve yayın için her zaman, her yerde ulaşılabilir durumdayım.

* Bu sezon program formatına katacağınız yenilikler var mı?

- Temel çerçeve aynı kalacak. Asıl farkı, gündem yaratan konuklar ve konular oluşturacak. Türkiye’de televizyona hiç çıkmayan ya da çok nadiren ekranlarda gördüğümüz isimlerin neredeyse tamamıyla yayın yaptım. Bu dönem de sürpriz konuklarım olacak.

* Ekranda birçok tartışma ve sohbet programı var. Bir moderatörü rakiplerinden ayıran nedir?

- Ortalama izleyicinin dikkati kolay dağılıyor, bu nedenle süre yönetimi çok kritik bir mesele. Titiz izleyici hızlı ve net soru bekler. Elbette yılların birikimi, mesleki donanım ve konuları çok yakından takip etmek çok işe yarıyor. 30 yıllık gazeteciyim, bugüne kadar 150 ülkeyi ziyaret ettim, binlerce kişiyle yayın ve röportaj yaptım. Bütün bunlar ciddi bir birikim sağladı fakat merak duygum meslekteki ilk günüm kadar canlı.

* Hafta içi yayımlanan tartışma programlarında ne kadar hararetli tartışma, o kadar reyting... Peki bir hafta sonu programını izlenilir kılan nedir?

- Ben ekranda çok rahat, sakin bir insanım. Olumlu enerjim bir-iki dakika içinde konuklara ve izleyiciye geçer. Yayında heyecanlanan, tedirgin olan ya da sıkılan bir konuğumu bile hatırlamıyorum. Program temposu çok yüksektir. 45 dakikalık program süresi çok hızlı akıp gider.

* Sürekli değişen gündemde haftalık program hazırlamak ve gündemi yakalamak daha mı zor?

- Hayır fakat anlık değişen gündemin sıcaklığı içinde konuk planlamasını çok sık değiştirdiğimiz oluyor. Bu da çok doğal. CNN TÜRK, sıcak haberde çok iddialı bir kanal. Hiçbir yeni gelişmeyi ve olayı atlamak gibi lüksümüz yok. CNN TÜRK Genel Müdürü Bora Bayraktar ve Haber Koordinatörü İrfan Sapmaz ile çok iyi koordine olarak gerekli hallerde anlık değişikliklere gidiyoruz. Uzun yıllardır Vodafone Türkiye sponsorluğunda ‘Hafta Sonu’ yayınımızı ekrana taşıyoruz.

* Sizce bu tip sohbet programlarının gündeme ilişkin sorunlara ne gibi etkileri oluyor? Bir şeyleri değiştirebilme etkisi var mı?

- Çok ciddi etkisi olduğuna inanıyorum. Bu da güven duygusuyla yaşanan bir etki. Kurumlar, medya ve ilgili kesimler yaptığımız yayını yakından takip ediyor, söylenenleri ciddiye alıyor. Eğer bir çağrı yapılmışsa bunu takip ediyorlar.

24 saat servis veren market gibiyim

30 yıllık gazeteciyim, bugüne kadar 150 ülkeyi ziyaret ettim, binlerce kişiyle yayın ve röportaj yaptım. Bütün bunlar ciddi bir birikim sağladı fakat merak duygum meslekteki ilk günüm kadar canlı.

Gülme krizine girdim

* Konuklarınızdan yola çıkarsak... Sizce biz Türkler tartışma konusunda ne kadar iyiyiz?


- Tartışma esnasında çok iyi dinleyici değiliz. Karşımızdakinin anlattıklarına konsantre olmak yerine daha çok söyleyeceklerimize zihnimizi hazırlıyoruz. Tartışma programlarına birçok kişi önyargıyla geliyor. Eğer ekran önünde bilginiz ve donanımınız yetersizse izleyici bunu o anda fark eder ve başka kanala geçer.

* Peki bunun yanı sıra Türk toplumunun politik bir toplum olduğunu düşünüyor musunuz?

- Türk toplumu aşırı politiktir. Bizim ülkede 24 saat politika konuşulur. Komşu sohbetlerinde, takside, sahilde... Hatta tartışmalar yaz aylarında Bodrum ve Alaçatı’ya taşınır. İnsanların, ülkenin ve dünyanın geleceğine kafa yorması kötü bir şey değil. Bununla birlikte diziler ve futbol maçlarının izlenme oranları da çok yüksek. Bu sayede Türkler dünyada ekran başında en fazla zaman geçiren halklar arasına yerleşiyor.

* Programda şimdiye kadar sizi en zorlayan ve en şaşırtan ne oldu?

- Her yayın, özgün ve kendi içinde kıymetli ancak son dönemde Bülent Arınç, Ali Koç, Selçuk Bayraktar, Ahmet Özal ve İlber Ortaylı gibi konuklar çok ses getirdi. Tanınmış bazı isimlerin adımı yanlış hatırlayıp bana yayın boyunca ‘Murat Bey’ demeleri gülümseten ayrıntılar arasındaydı. Abdurrahim Albayrak ve Doç. Dr. Oğuz Özyaral’la yaptığımız yayınları da gülme krizine girdiğim için zorlukla tamamlayabildim.