İnfial
17 Eki 2016 16:15 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:36

“Madonna” Skandalı: Ekrandan “Cehalet” fışkırıyor!..

Medyaradar medya analisti Atilla Akar, TV8’deki “Madonna”lı tartışmanın cehalet kodlarını tartıştı…

İlber Ortaylı hocamızın kulakları çınlasın!.. Onun söylediklerini ispatlamak için dörtnala koşan bir toplumumuz ve medyamız var. Sanırım bu kez de böyle bir örnekle karşı karşıyayız. Hani derler ya “En büyük cehalet bilmediğini bilmemektir.” Bu da o hesap yani!..

Olabilir! Herkes her şeyi bilmek zorunda değil. Ancak bazı konular vardır ki bilmemek gerçekten ayıptır. Örneğin Türk edebiyatının büyük ve usta ismi Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna”sını bilmemek bu kategoridedir. Hele de televizyonda program yapan biri isen hepten acınası ve komiktir. Sonuçta Kuantum fiziği üzerine konuşmuyorsun. Hoş, bu gibiler o zamanda uyduracak bir şeyler bulurlar nasıl olsa!

Daha da önemlisi karşına bilmediğin bir konu çıkabilir. Bunu hemen kafandaki ilk çağrışımla cevaplamaya kalkarsan pat diye çuvallarsın. Hadi o da olabilir diyelim. Peki  “bilmediğini bilmemek” de ısrar niyedir? “Pardon, yanılmışım” ya da “saçmalamışım” deyip susacağına, halen konuyu evirip çevirmenin, karşındakileri ve seyirciyi aptal yerine koymaya çalışmanın alemi ne? Cehalet cüretkârdır!

TAM BİR CEHALET ŞOVU!..

Neyse; bunlar zaten her yanı sarmış durumda. Sokaktaki adamı da sözüm ona entelektüeli de herkes payını almış halde. Ancak en son TV8’de yayınlanan “Aramızda Kalmasın” isimli programda yaşananlar tam “ibretlik” doğrusu. Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” kitabındaki “Madonna”nın pop şarkıcısı “Madonna” ile karıştırılması cehalete zirve yaptırdı doğrusu.

Programın sunucularından Jess Molho, Beren Saat'in romanın baş karakteri Maria Puder'i canlandıracağı bir dizi projesinden bahsederken, Funda Özkalyoncu'nun, "Kitaplar filme uyarlanınca ben sevmiyorum... Ama burada Madonna'nın hayatı da enteresan olabilir bizim için. Yani aşkları, ilişkileri filan" demesi herkesi şaşırttı. Devamında Jess Molho araya girerek kitabın 1943 yılında basıldığını hatırlattı. Kürk Mantolu Madonna'yı Şarkıcı Madonna zanneden Özkalyoncu ise şaşırarak "Aa.. Madonna var mıydı o yıllarda" diye sorunca herkes apışıp kaldı. Şaka gibi!..

Ne var ki iş bununla kalsaydı gene iyiydi. “Şaşırdı, zihni bulandı herhalde kadıncağızın” derdik belki. Ne gezer! O durumu kurtaracağı zannıyla gaflarına devam etti. (Medya sadece işin “Madonna” kısmını gördü nedense!) O panikle durumu kurtarayım derken daha da berbat etti.

Sonrasında topu çevirmeye çalıştı. “Uyarlanması Madonna üzerinden olacak diye düşünüyorum” dedi hanımefendi. Neyin uyarlaması? Niçin şarkıcı Madonna işin içine katılsın? Eser belli, konu belli. Pes yani. Hiç değilse sus otur be kadın!..

Dahası “Ben kitabı okudum ama…” diyor ne konusunu anlatabiliyor ne kahramanlarını. Zaten “Kürk Mantolu Madonna” üzerine tek söz edemiyor. (Okusa zaten bunları söylemeyecek) Habire ortaya karışık “Çevir kazı yanmasın” cinsinden boş laflar. Belli ki “Madonna” üzerine bir kitap okumuş ama okuduğu günümüzün şarkıcısı Madonna üzerine olmalı herhalde. Başka bir şey olamaz. Bravo doğrusu!

POT ÜZERİNE POT!..

Sonunda  “Prima Donna hikâyesi “diyor birde. Kavram bambaşka. (Prima Donna: Baş kadın, operadaki baş kadın oyuncu) Tam anlamıyla kel alâka!.. Romandaki “Madonna” ile uzaktan yakından ilgisi yok. Madonna (Meryem, Maria) Hz. İsa’nın annesi, kutsal kişilik anlamına geliyor (Ki, konu bağlamında da öyle. Sabahattin Ali’nin romanındaki “Madonna” ise “Madonna dele Arpie” isimli, 1517’de Andrea Del Sarto tarafından çizilen tablodan esinle ele alınmıştır.) Öte yandan resim ve heykel sanatında Meryem ve çocuk İsa’nın birlikte tasvir edildikleri eserlere verilen genel ad olarak biliniyor. Hanımefendi birde bunu operadaki “Prima Donna” ile eşleştiriyor. İllâ bir şeyler söyleyecek ya. Çuvallamanın sonu yok. Bir cehaleti başka bir cehaletle örtmeye çalışıyor!..

Ne demeli ki bilmem? Ekranlar bunlarla dolu. Kimi politik konularda saçmalıyor kimi böylesi “magazin” konularda. (Seviye sözüm ona “Bilgi yarışmaları”ndan belli!) Bir saçmalama, cehalet yarışıdır ki gidiyor. Toplumun geneli de bu durumda. Tam genele yakışır manzaralar ortaya çıkıyor. Eminim reji araya girmese, Jess Molho uyarmasa konu kaynayıp gidecek. Çoğu kişi de o “Madonna”yı bu “Madonna” zannedip duracak. Cehalet bulaşıcı bir şekilde herkese sirayet edecek. Sonra çık işin içinden!

EGO OYUNLARI!..

Cehalet, bilmemek normaldir. Kendi başına ne ayıptır ne de suç. Zaten buradaki cehaletten kastımız kişisel bir tanımlama ya da hakaret değil, sosyolojik bir tespittir.  Herkes “alim” olmak zorunda değil. Ancak ego ile sarmalanmış cehalet vahimdir. Ego sürekli cehaletini örtmeye uğraşır. Uğraştıkça daha da batar. Ancak o farkında bile değildir. Ya da farkındadır ama “Ne kurtarırsam kârdır” mantığıyla bocaladıkça bocalar. Egosunun emrettiği “Kifayetsiz muhteris”liğini sürdürmeye çabalar. O panikle çabaladıkça daha da saçmalar! 

Bu olay tüm programlara ve programcılara örnek olsun. Bilmeden konuşmanın, kendi zanlarını bilgi diye satmanın, üstüne üstlük onu kapatacağım diye iyice saçmalamanın ne kadar “tehlikeli” bir eğilim olduğu anlaşılır belki. Tekrar ediyorum; Bilmemek ayıp değildir. Ayıp olan bilmediğinde ısrar ve onu kendine yontmaktır!...

Hunharca katledilmiş yazarımız Sabahattin Ali’nin kemikleri iyice sızlamıştır herhalde!...

17.10.2016.

atillaakar@gmail.com