Güncel
26 Haz 2018 19:11 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 01:02

Kaynak Holding'in FETÖ yöneticilerinin davası

- Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finans merkezi olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'in yöneticilerine yönelik soruşturma sonunda, aralarında darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde olan örgütün "sivil imamları" Kemal Batmaz ve Harun Biniş ile örgütün sözde ''Başyüceler Şurası...

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finans merkezi olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'in yöneticilerine yönelik soruşturma sonunda, aralarında darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde olan örgütün "sivil imamları" Kemal Batmaz ve Harun Biniş ile örgütün sözde ''Başyüceler Şurası Başkanı'' Mustafa Özcan, eski Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun'un da bulunduğu 36'sı firari, 47'si tutuklu 97 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.

 

Bakırköy Adalet Sarayındaki konferans salonunda İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşmaya, 24 tutuklu, 2 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.
 

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Cengiz Altun, Bank Asya’ya talimatla para yatırmadığını, yapılan işlemlerin günlük para hareketlerinin olduğunu, böyle bir işlemin söz konusu olmadığını, yeni açılan hesap görüntüsü olduğunu, bu durumun ise mevcut parasından kalan parayı değerlendirmek için olduğunu söyledi.
 

Parasına para kazandırmak ve tasarruf yapmak için hesap açtığını ifade eden sanık Altun, ‘’Kaynak Holding’de muhasebe müdürü olarak çalışıyordum. Hiçbir derneğe üyeliğim yoktur. Bylock kullanmadım. 944 kişinin yer aldığı dua listesinde adım yoktur. Pak-iş’e üye olmamız için çok baskı vardı. Şirketlere kayyum atanırsa işten atılacaksınız, özlük haklarınızı ve maaşlarınızı alamayacaksınız gibi şeyler söylediler. Ben kaçtım, üye olmadım. Sendika Ahmet, Mehmet hakkını alırsa ben de alırım diye düşündüm. Bir yönlendirme var diye üye olmadım.’’ diye konuştu.
 

Terör örgütüyle anılan bir şirkette çalışmaktan utandığını bildiren sanık Altun, 13 aydır tutuklu olduğunu, terörle mücadele ettiğini söyledi.

Mahkeme başkanı, ‘’Terörle mücadele ettiğini söylüyorsun, muhasebecisin, hiçbir şey anlatmadın. Para transferlerini açıkla.’’ Demesi üzerine sanık Altun, "Sürat Kargo’da 7 yıl çalıştım, eleman düzeyindeydim. Holdinge geçtikten sonra gayri resmi rastladığım bir durum yoktu." dedi.
 

Başkan da ‘’Bağış yok muydu, Amerika’ya transfer yok muydu?’’ diye sordu.
 

Sanık Altun da, ‘’Holdingde transfer kapsamında Kimse Yok Mu, Fatih Üniversitesi’ne bağışlar vardı. Her şirket şu kadar bağış yapacak diye şeyler vardı. Ben Kaynak Holding’e kayyumla geçtim.’’ şeklinde cevap verdi.
 

Başkanın, ‘’12 yıl çalışmışsın, hiçbir sohbete katılmadın mı?’’ sorusuna sanık da, ‘’Katılmadım.’’ dedi.
 

Bir diğer tutuklu sanık Kadir Karakoç da savunmasında, Zambak Mimarlık’ta çalıştığını, mimar olduğunu, çalıştığı şirkette yüzde 10 hissedar olduğunu, ortaklarından ikisinin yurt dışına çıktığını, birinin ise zaten Amerika’da yaşadığını, şirketinin ise Kaynak Holding ile alakasının olmadığını öne sürdü.
 

Sanık Karakoç, Zaman Gazetesi’ne ve Sızıntı Dergisi’ne abone olduğunu belirterek, "Ben mimarım, Zaman Gazetesi’nin tasarımı değişti, tasarımı hoşuma gittiği için abone oldum. Bir kaç defa hayır amaçlı burs verdim. İddianameye konu sohbetlerde Kuran okunuyordu. 3-4 arkadaş kuran dersi alıyorduk. Kuranı öğreten İsa bey isimli biriydi. Soyadını bilmiyorum." diye konuştu.
 

Mahkeme başkanının, "Kim bu adam, belki hırsız. Sormadın mı?" diye sorması üzerine sanık Karakoç da "Sormadım." dedi.
 

Sanık Karakoç, "Ortaklarım bırakıp gitti, ortada kaldım. Arkadaşlar niye çıkıp gittiğini bende merak ediyorum." diye konuştu.
 

Duruşma yarına ertelendi.
 

- İddianameden

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'nün finans merkeziolduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'in yöneticilerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, aralarında darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde olan örgütün "sivil imamları" Kemal Batmaz ve Harun Biniş ile örgütün sözde ''Başyüceler Şurası Başkanı'' Mustafa Özcan, holdingin eski Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun'un da bulunduğu 36'sı firari, 47'si tutuklu 97 sanık yer aldı.

 

İddianamede, Kaynak Holding ve bağlı şirketlerin, olağan ticari faaliyetlerini yürütürken kurdukları ile örgüte bağlı tüm şirketlerinin para trafiğinin kesişim noktasında bulunduğu belirtilirken, bu sayede örgüt adına sisteme sokulması planlanan paraların FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kontrolünde olan ülke içerisindeki ve yurt dışındaki vakıf, dernek ve eğitim kurumları üzerinden finansının sağlandığı vurgulandı.

 

Görünen ticari faaliyetleri dışında FETÖ/PDY terör örgütünün finansmanı kapsamında faaliyetlerde bulundukları, şirket içerisinde kayıt dışı, burs, kurban, bilet, zekat, fitre adı ile düzenli para toplandığı anlatılan iddianamede, şirket çalışanlarının ''Rehberlik'' adı verilen yapılanma adı altında, kurum kültürü anlayışı ile örgütsel olarak yetiştirildikleri, şirketlerin genel yönetimlerin, bizzat örgüt elebaşının talimatları, kitaplarında ve dergileri ile internet üzerinden yayımlanan mesajları ile sürekli motive edildikleri kaydedildi.

 

İddianamede, bu anlayış ile birinci hedefin örgütün toplumda görünen, kamuflaj yapılanması olan ''hizmet hareketi'' adı altında sözde dinsel bir yapılanma ile faaliyet yürüttükleri ve tüm talimatların doğrudan örgüt elebaşından geldiği kaydedilirken, şirket içerisinde örgütün kriptolu programlarının kullanıldığı, örgütün kendisini sadece insanlığa ve dine hizmet eden bir yapı gibi gösterme çabasında olduğu ancak örgütün yapılan soruşturmalarla açığa çıkarılan yapısında terör örgütlerinde olduğu gibi hücre yapılanmalarının olduğunun tespit edildiği aktarıldı.

 

''İslami gerçekliğinden uzak olarak örgüt içerisinde eleman kazandırılan hücre evlerinden sorumlu olanlarla, kamu kurumunda bulunan örgüt mensuplarından sorumlu olan örgüt yöneticilerinin 'Kod adı' kullanmaları göz önünde bulunduğunda örgütün kendini gizleme politikası olduğu'' belirtilen iddianamede, 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile birlikte örgütün tüm amacının Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tüm organları ile ele geçirmek olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.

 

İddianamede, Kaynak Holding ve bağlı şirketlerinde tüm iş ve işlemlerin örgütsel olarak planlandığı, örgüt liderinin tüm söylemlerinin hassasiyetle takip edilerek tüm çalışanlar üzerinde baskı kurularak aidiyet duygularının geliştirilmeye çalışıldığı anlatılarak, örgütün yayın organlarına zorunlu abonelikler, sürekli himmet ile örgüte finans sağlandığı, örgütün tüm alanlarda gösterdiği faaliyetlerin bizzat holding merkezinde ve yöneticileri tarafından takip edilerek örgütün nihai amacına ulaşılması için her imkanın kullanıldığının yürütülen soruşturma ve elde edilen dijital verilerdeki bilgi ve belgeler ile tespit edildiği vurgulandı.

 

Sanıklar Kemal Batmaz, Harun Biniş, Mustafa Özcan, Naci Tosun hakkında ''anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile ''silahlı terörörgütü yönetici olmak'' suçundan 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenilen iddianamede, 39 sanık hakkında da ayrı ayrı "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile ''silahlı terör örgütü yönetici veya üyesi olmak'' suçundan 7,5 yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer 54 sanığın benzer suçlardan 7,5 yıldan 30'ar yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istendi.