Güncel
11 Ağu 2017 14:35 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:35

Kara Havacılık Komutanlığı'ndaki darbe girişimi davası

- FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, sanık ve müşteki avukatları ile müştekiler katıldı.

Sanık eski Astsubay Burak Önal, 15 Temmuz'da Kara Havacılık Komutanlığı'nda bakım komutanlığı hangarında nöbetçi olduğunu söyledi.

Önal, akşam odasındayken telefondan film izlediğini, ardından maça bakarken 22.00 civarında eşinin arayıp uçakların alçaktan uçtuğunu söylediğini dile getirdi. Sonra da annesinin arayıp darbe girişimi gibi bir şeyler olduğunu söylediğini anlatan Önal, dışarı çıktığında bazı helikopterlerin çalıştığını gördüğünü anlattı.

Burak Önal, gazinoda bakım komutanlığının nöbetçi heyeti Üsteğmen Ali Kemal Eren, astsubaylar Mehmet Karakaş, Fatih Tekkol ile toplandıklarını, Eren'in komutanları aradığını ancak ulaşamadığını savundu.

Televizyondan 01.30 civarından itibaren gelişmeleri takip ettiklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Orgeneral Ümit Dündar'ın açıklamasının ardından darbe girişimi olduğuna kanaat getirdiğini öne süren Önal, Üsteğmen Ali Kemal Eren'in askerlerin güvenliğinin sağlanacağı, hangar güvenliğinin ve kendi can güvenliklerinin alınacağına dair emir verdiğini söyledi.

Önal, Eren'in bu üç ermine uyduğunu, beraberindekilerle önce askerleri yatakhanelere aldıklarını, sonra silah deposunu kilitleyip tekrar hangara geçtiklerini ifade etti. Astsubay Fatih Tekkol’un telefonunda 02.00 civarında Binbaşı Nuri Tuncer'in "Herkes birliğe intikal etsin." mesajını gördüğünü savunan Önal, 03.00 civarında da yakındaki bir patlamanın ardından elektriklerin kesildiğini anlattı.

Bu sırada, birlikte çalışan astsubaylar Taner Bektaş ve Ercan Ural'ın da hangara geldiklerini ve kendileriyle hareket ettiklerini ifadede eden Önal, darbe yanlısı bir faaliyette bulunmadıklarını öne sürdü.

Sabah, kobra tipi bir helikopterin kule civarında ateş ettiğini, bu sırada yerden bir kaç helikopterin de kalkış yaptığını gördüğünü dile getiren Önal, nöbeti devrettikten sonra ana nizamiyeden çıktıklarını kaydetti.

Önal, 17 Temmuz'da savcı gelecek diye ifade vermek üzere birliğe gittiklerini, polislerce gözaltına alındığını ancak herhangi bir kötü muamele görmediğini, sonraki süreçte de tutuklandığını söyledi.

Burak Önal, "8 aylık evliyken eşimden ayrı bırakan, annemi ağlatan, çok sevdiğim mesleğimden ihraç edilmeme neden olan alçak FETÖ'den şikayetçiyim. Fetullah Gülen'in yargılanacağı günü de sabırla bekliyorum." dedi.

- Kursiyer teğmen de helikopterle Akıncı'ya gidenlerden

Sanık eski kursiyer Teğmen Burak Han İlgün de 15 Temmuz'da bölük komutanı Yüzbaşı Emre Erkan'ın 21.45'te tulumlu şekilde içtima olacağını ve tabur komutanı Yasin Candemir'in konuşacağını söylemesi üzerine yemekten sonra belirtilen saate kadar gazinoda diğer kursiyerlerle beklediğini iddia etti.

Candemir'in gelerek, "Arkadaşlar Genelkurmay'a saldırı var. Bizim birliğimize de saldırı olabilir." dediğini ve 5-6'şarlı gruplar oluşturmalarını istediğini anlatan İlgün, daha sonra gidecekleri yerleri söylediğini aktardı.

İlgün, emir üzerine silah ve yanına 10-12 mühimmat aldığını iddia ederek, başlarında takım komutanı Üsteğmen Serdar Acar ile Meydan Harekat Tabur Komutanlığı bölgesine gittiklerini, Serdar Ercan'ın, kursiyer Osman Teke ile kendisini tabur komutanlığının biraz daha ilerisinde açık alana yerleştirdiğini, Ercan'ın arada sırada kontrole geldiğini de belirtti.

Ercan'ın bir ara tabur komutanının yanına gönderip mühimmat aldırdığını da ifade eden İlgün, telefonundan internete baktığında eylemleri gördüğünü ancak kanunsuz bir şey yapmadıkları gerekçesiyle söylendiği gibi kışla güvenliği için orada olduklarını düşündüğünü savundu.

Serdar Ercan'ın emri doğrultusunda 05.30 gibi kule önündeki bir araçta dinlendikleri sırada yanlarına gelen arkadaşlarının da göstermesiyle kule yakınında bir kobra araç ve iki sivil minibüs gördüğünü anlatan İlgün, 4 kursiyer birlikte gittikleri kobrada sivil kıyafetli bir kişinin Jandarma Yarbay olduğunu söylediğini, bu kişinin buradan kalkan helikopterlerin bazı yerleri vurduğunu ifade ettiğini, ardından da silahlarını istediğini belirterek, "Şaşırdık, 'Bundan haberdar değiliz' diyebildik." diye konuştu.

- "Yalçın Albay, jandarmayı yere yatırıp silahını aldı"

Durumu söylemek için komutanın yanına kuleye çıktığını, onun gelip konuşacağını düşündüğünü anlatan İlgün, bu sırada jandarma alayı tarafından yoğun atış yapıldığını, o sırada kuledeki Oğuz Yalçın'ın da aşağı ateş ettiğini ifade etti.

İlgün, "Yalçın albayın bir jandarma personelini yere yatırıp silahını aldığını gördüm. Bir şok yaşadım, neyin ne olduğunu anlayamıyordum." dedi.

Vurulma korkusuyla kulenin arkasında kalkmak üzere olan helikoptere bindiğini belirten İlgün, bindiği helikopterin Akıncı Üssü'ne indiğini, daha sonra tel örgülerden bir kursiyer teğmenle atlayarak buradan çıktığını anlattı.

İlgün, 17 Temmuz akşamı kursiyerlerin okula çağrıldığını, burada bir süre bekledikten sonra polislerce gözaltına alındığını ve ardından tutuklandığını söyledi.

FETÖ ile bir bağının olmadığını iddia eden İlgün, tahliyesini talep etti.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Sizi bu duruma kim soktu?" sorusuna sanık İlgün, "Bizi bu duruma emir verenler soktu, isim olarak kimler olduğunu bilmiyorum." cevabını verdi.

İlgün'ün bu yanıtı üzerine izleyiciler, "Korkuyor hain. Merak etmeyin içeride çürüyeceksiniz." diyerek tepki gösterdi.