“Fethullah Hoca'nın elini öpeceğim” diyen o yazar şimdi Erdoğan'la “uçmak” istiyor!

Oysa ki birkaç sene önce "Ben gerçek vatan sevgisini Gülen Cemaati'nde gördüm" diyerek methiyeler dizmişti.

Yıllarca Hürriyet gibi bir büyük gazetede köşe yazarlığı yapmış, Akşam Gazetesi’nde yayın yönetmenliğinde bulunmuş Serdar Turgut’a bir haller oldu. Dostları bile, onca yıllık birikimini, kalmışsa bir miktar saygınlığını silip atarcasına kendi köşesinden kendi reklamını yapmaya başladığını düşünüyor.

Onlara göre üstelik sadece Ciner Medya yönetimine veya köşesini okuyanlara değil, iktidara ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapmaya çalışıyor kendi reklamını.

Pazartesi günü Habertürk’te yayınlanan yazısı, hem AK Parti hem de Habertürk çevrelerinde böyle algılanıyor.

Bakın ne demişti Turgut, “A330” başlıklı yazısında:

“Sayın Cumhurbaşkanım, okuduklarımdan anladığım kadarıyla sizin dış gezilere A330 uçağına alarak birlikte götürdüğünüz gazeteci/yazar listesini yeniden düzenleyip yeni isimleri kadroya eklemenizin zamanı çoktan gelmiş durumda.”

AK Parti çevresinin bu açık “Beni de alın” çabasına sadece gülmediğini, bundan büyük rahatsızlık duyduklarını söylemeye gerek yok. Sebebi, Serdar Turgut’un geçmişi…

Çünkü Serdar Turgut, çok değil bundan birkaç sene önce de bugün küfrettiği Fethullah Gülen’e methiyeler düzmüş, ondan randevu almak için cemaatçilerle kol kola girmiş, “Fethullah Hoca'nın elini öpeceğim” ve hatta “Ben gerçek vatan sevgisini Gülen Cemaati'nde gördüm" bile demişti. Üstelik FETÖ övgüsü 17-25 Aralık’tan sonra da artarak sürmüştü.



Serdar Turgut, kendisindeki savrulmaları, 180 derece dönüşümleri makul karşılıyor olabilir ama onu yakından tanıyanlar bu çabanın onu gülünç duruma düşürdüğünü ve yazdıklarına kendisinin bile inanmadığını ama “Geçmişinde çok daha büyük sıkıntıları olduğu için” bunları yazmak zorunda olduğunu söylüyorlar.

Bunun için sitelere kendisi için yazı yazdırarak, medyada artık isimleri çoktan tükenmiş yazarlara yanaşarak ve bir algı operasyonu yaparak kendini yeniden parlatmaya çalıştığını düşünüyorlar.

Aynı yakın çevreler, Serdar Turgut’un yönetime karşı da ikili oynadığını ve Ciner Medya yönetiminin de bunun farkında olduğunu belirtiyorlar.

Konuya vakıf bir başka isim, geçmişte FETÖ güzellemesi yapan, bugünse iktidar güzellemesini artık sakil bir tiyatroya dönüştüren Serdar Turgut’un yönetimden nasıl bir tepki göreceğini zamanın göstereceğini söylüyor. Şunu da ekliyor: “Serdar Turgut bu tür oyunlara tek başına girebilecek bir isim değil. Ona akıl hocalığı yapan ve Ciner Medya yönetiminde klik çıkarmaya çalışan bazı isimler de mercek altında. Bunlara geçmişte başarısızlıkları ve kuruma verdikleri zararlar tescillenmiş, ama şimdi röportajlarla, ısmarlama haberlerle kendilerini yeniden parlatmaya çalışan başka isimler de dahil. Herkes kimin ne yaptığını biliyor.”

Aldığım duyumlara göre Serdar Turgut’un bu hırsının ve çabalarının arkasında Oray Eğin’in Habertürk’te yazmaya başlamasının da payı büyük. İddiaya göre Serdar Turgut, genç Oray Eğin’in parlatıldığını ve kendisinin ikinci plana itildiğini düşünüyor. Son yazılarının ve kendi kendini parlatma çabasının tek sebebinin bu olduğunu düşünenler de var. Ama o zaman da akıllara şu soru geliyor: Peki neden bu ikili yazılarında birbirlerini sürekli övüyorlar? Bu sadece bir var olma çabası kardeşliği mi, veya dostluk da bir yere kadar mı?

Ciner Medya’da kazan kaynıyor. Ve yakın çevreler, kazanın altına kimlerin odun taşıdığının çok iyi bilindiğini söylüyor. Odun taşıyanların, o kazana düşmesinin yakın olduğunu söyleyenler de var.

Bekleyip göreceğiz.

RADAR OPERATÖRÜ